Ah yerde kalmazmış

“Ah!”

 

Bu ünleyiş yüreğin en sıkıntılı anda, karamsarlıkta, aldatılmışlıkta, çıkardığı sestir.

 

Tıpkı birinci vitesten ikinci vitese geçmekte geciken sürücüye, motorun değiştir beni diye çıkardığı uğultulu ses gibidir.

 

Bazen kemanın tellerinden yükselen acılı ezgi… Bazen bir uzun hava türküsünde nefessiz kalan gazelhanın sıkıntılı çığlığıdır. Ya da:

 

“Baba bugün hava bulanık!” Türküsünde olduğu gibi yürek yangının sesidir.

 

Hakkın gaspıdır.

 

Emeğin sömürüsüdür.

 

Kul hakkıdır.

 

Evlatlarının haberine alamayan anaların, babaların feryadıdır.

 

Önce of la başlar ahlar.

 

Söylenecek çok şey vardır söylenemez… Yazılacak çok şey vardır yazılamayan… Haykırılmak istenen dert vardır haykırılamayan…

 

“Of!” Der insan sıkıntı yükselince yüreğin doruğuna.

 

“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.” Babından.

 

Bazen bire sırdır... Kelepçe olup boğazına dolanan bir sır ki kuyulara bile bağıramayacağın.

 

Der ki Anadolu’nun kadim insanı:

 

“Ah yerde kalmaz!”

 

Kim zalimse, kim zulmü sarmışsa kulun yaşama umuduna ettiğinin ahı onu tutarmış.

 

Ne saraylar, ne yüzlerce korumalar, ne sayılmayacak kadar dünyalıklar ah yükleyenin kalkanı olamazmış.

 

Ben demiyorum…

 

Dadaloğlu, Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin diyor!

 

Unutmayın! Devri egemen olsanız bile; ol mazlumun ahı, indirirmiş şahı.

 

Yayın Tarihi
02.09.2015
Bu makale 408 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!