Antalyaspor’da suçlu kim?

Antalyaspor’da işler iyi gitmiyor… Kırmızı beyazlı ekip bu yıl çıktığı Süper Lig’de geride kalan 6 haftada aldığı sonuçlarla, Antalyalıları maalesef derinden yaraladı. Geride kalan 6 hafta, sadece alınan sonuçlar açısından değil, gelecekle ilgili sinyaller bakımından da camiada karamsar bir tablo yaşanmasına yol açtı. Antalya’nın istediği, takımın bu yıl küme düşmemesi. Zaten sezon başında önümüze konan hedef de buydu. Ancak şimdiye kadar bu hedefe ulaşılacağına yönelik olumlu sinyal alamadığımız gibi, çok acıdır ki tüm Türkiye Antalyaspor’u küme düşmeye aday takımlar arasında gösteriyor…

Antalyaspor’un toparlanıp bu 6 haftalık kötü gidişe son vermesi için, yakınmayı bırakıp önce kendine çeki düzen vermesi lazım. Federasyonun çifte standart uygulamalarını, hakem hatalarını unutup, hatayı kendimizde aramamız gerekiyor…

Gelin bugün Antalyaspor camiasını oluşturan brimleri tek tek değerlendirelim… Böylece nerede hata yaptığımızı çok daha net anlar, gelecekte bunları onarmak için şans yaratırız…

Yönetim Kurulu: Ekonomik durumun düzeltilmesi için gösterdikleri çabayı, takımın kurulmasında ve yönetilmesinde tekrarlayamadılar. Sponsorluklar konusunda alkış topladılar, sportif başarıya katkı koyamamakla eleştirildiler. En önemli hataları, zamansız teknik adam değişikliği oldu. Bu hatayı, yeni gelen teknik direktörü güçlü bir teknik ekiple destekleyememekle de tekrarladılar. Ekip halinde çalışmak yerine, ferdi hareket etmeyi tercih ettiler. Başkanın fazlasıyla öne çıktığı bir yönetim biçimini benimsediler. Bazı yöneticiler devre dışı bırakıldı. Futbolla yöneticilerin arasındaki bağ koparıldı. Takım çok yalnız bırakıldı. Ayrıca transfer döneminde fazla hata yapıldı. Gereksiz oyuncular alındı, takıma direkt katkı sağlayacak transferler yapılamadı.

Teknik Direktör Jarabinsky: 6 haftada kadroyu ve sistemi oturtamadı. Bazı futbolcuları çabuk defterden sildi. Ön yargılı hareket ederek takımın iskeletini bozdu. Omurga bozulunca, takım sahada dik duramaz oldu. Futbolcular arasında birlik ve beraberliği sağlayamadı. Tercih hatalarını sistem uygulamasında da tekrarladı. Maç içinde hakimiyet kuramadı. Takım bocaladığı anlarda, devreye girip gerekli müdahaleleri yapamadı. Bazı oyuncuları yeteneklerinin ötesinde mevkilere çekip hem Antalyaspor’u, hem de bu oyuncuları zor durumda bıraktı. Son alınan yenilgiden sonra, bu kadroyu kendisinin kurmadığı bahanesinin ardına sığınmaya çalıştı. Oysa, profesyonel bir futbol adamı olarak, teklif yapıldığında bu gerekçeyi öne sürmesi ve görev kabul etmemesi gerekiyordu. Görevi kabul ettiğine göre de sorumluluğu üstlenmesi lazımdı. Ancak o yavaş yavaş bahaneler üretmeye ve kötü gidişten kendisini sıyırmaya çalışıyor. Bu düz mantıkla devam ettiği taktirde, Antalyaspor’a yararından çok zararı dokunacak.

Genel Kaptan Erdal Akpınar: Etkisiz eleman olmayı kabullendi. Antalyaspor’daki ağırlığını ve ismini zedeledi. Teknik ekibin hatalarına seyirci kaldı. Görüntüde yönetimin takımdaki temsilcisi olmasına rağmen, bu etkinliği gösteremedi. Lig başında yaşanan kaosun birinci derece sorumlusu oldu. Kişisel beklentilerini, takımın çıkarlarının önünde tuttu. Antalyasporlu Erdal Akpınar’ın yapılan hatalarda yumruğunu masaya vurması, gerekirse görevi bırakmayı bile göze alması gerekiyordu. Ancak o bulunduğu yerde kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etti.

Antalyasporlu futbolcular: Antalyaspor formasının ağırlığını bir türlü hissedemediler. Özellikle kariyerinde büyük takımlar ve Milli forma bulunan oyuncular, kötü dönemde sorumluluk alıp liderliğe soyunmadı. Saha içindeki mücadelede hem yetersiz kaldılar, hem de ruhlarını giydikleri formaya veremediler. Antalyasporluluk bilincine bir türlü ulaşamadılar.

Antalyaspor taraftarları: Ligin ilk maçında yaşanan olumsuzluklarla takımın ceza almasına neden oldular. Bu agresifliği, kural tanımazlığı ve sabırsızlığı sonraki haftalarda da tekrarladılar. Denizlispor maçında, Konyaspor ile Adana’da oynanan maçlarda yaşananlar Antalyaspor’a ciddi zararlar verdi. Son maçta çizgiyi iyice aştılar. Maçın bitmesine daha 35-40 dakika kala, takıma destek vereceklerine, gereksiz tepki vererek, gerginlik yaşanmasına ve durumun iyice kötüye gitmesine neden oldular. Özellikle, yönetime yönelik ‘şerefsiz’ tezahüratları, başkana yönelik terbiye sınırlarını aşan tepkiler, Antalyaspor taraftarına hiç yakışmadı. Grupçuluk anlayışı, Antalyasporluluk duygusunun üzerine çıktı.

Antalya medyası: Antalyaspor Saüper Lige çıktı, ancak Antalya medyası amatör kümeye düştü. Ajans haberleriyle yapılan spor sayfaları, sorunlara kişisel yaklaşımlar, futbol heyecanının Antalya kamuoyuna yansıtılamaması Antalya medyasının en büyük hatalarıdır. Antalya’da başka malzemeleri olmamasına rağmen, küçük harcamaları bile göze almayıp takımı yalnız bıraktılar. Anadolu’da bütün takımlar deplasmanlarda en az 15-20 kişilik gazeteci ordusu tarafından takip edilirken, Antalyaspor medyası tarafından yalnız bırakıldı. Camianın çıkarlarını korumayı beceremediler. Günü kurtarmakla yetinip basitve sıradan habercilik yaptılar. Bunun sonucunda da denetleyici ve uyarıcı görevlerini yerine getiremediler.

İşte bütün bu unsurlar birbirine eklendiğinde Antalyaspor’un 6 haftalık hayal kırıklığı kendiliğinden ortaya çıktı. Bundan sonra, herkesin önce kendini yargılaması ve kötü durumdan kendine pay çıkarması gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa, Antalyaspor kötü sona doğru büyük bir hızla gidecek ve sezon sonunda artık alışmaya başladığımız, küme düşme üzüntüsünü yeniden yaşayacaktır.

 

------------------------

 

Altın Portakal başlıyor, duydunuz mu?

 

Altın Portakal Film Festivali, 10 Ekim Cuma günü başlıyor. Antalya için büyük önem taşıyan bu organizasyon, tarihinde hiç bu kadar Antalya’dan uzaklaşmamıştı. TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil’in organizasyonun başına geçmesi ile başlayan soğukluk ve kentten kopuş, bu yıl 45’incisi düzenlenecek festivalde zirveye ulaştı.

Dikkat ediyorsanız, yerel medyada Altın Portakal ile ilgili tek satır habere bile rastlanmıyor. Çünkü, festivalin tüm tanıtımı, basın toplantısı, bilgilendirmeleri İstanbul’da yapılıyor. Yiğitgil ve ekibinin Antalya’yı dışlama operasyonu başarılı oldu. Antalya, artık Altın Portakal’ın sadece mekanı haline getirildi. Bunun Antalya’ya ne yararı olacak merak ediyorum. Eğer bu hızla giderlerse, yakında film gösterimlerini ve hatta yarışmayı da İstanbul’da yapabileceklerinden korkuyorum…

Antalya’nın Engin Yiğitgil ve Altınportakal’a ihtiyacı yoktur. Engin Yiğitgil ve Altın Portakal’ın Antalya’ya ihtiyacı vardır. Bu gerçeğin bir an önce görülmesi gerektiğine inanıyorum…

Yayın Tarihi
09.10.2008
Bu makale 8729 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!