Arkadaşlık

İnsanı hayata bağlayan değerlerin başında aile gelir. Anne, baba ve kardeşler...

 

Derken kan bağıyla oluşan akrabalıklar. Bütün bunlar insan topluluklarını bütünler. Akrabalık büyük aile topluluğudur. Amcalar, dayılar, halalar, teyzeler... Ve daha sonra aileye katılan gelinler, damatlar bu çemberi büyütür.

 

Bugün arkadaşlıktan söz etmek istiyorum. Arkadaşlıkta kan bağı yoktur. Tümüyle devreye giren duygulardır. Duyguları biçimleyen ise sevgi, güvendir.

 

Arkadaş bizim coğrafyamızın en kutsal olgusudur. Büyükler her zaman yeni yetişen kuşaklara:

 

"Arkadaşını iyi seçmelisin." Nasihatinde bulunur. Ve toplumsal değerler arasında:

 

"Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." Klişe söz çok önemlidir. Bu söz arkadaşlık olgusunun önemini adeta doruğa çıkarır.

 

Gün olur aile büyüklerimizle ve kardeşlerimizle paylaşmadığımız dertlerimizi ve sorunlarımızı arkadaşlarımızla paylaşırız.

 

Hiç unutulmayan arkadaşlıklar çocukluk arkadaşlığıdır. Ardından sınıf, okul ve derken asker arkadaşlığı gelir. Ve arkadaşlık tutkusu hiç tükenmez. Fikir arkadaşlığı devreye girer.Yol arkadaşlığı ve nihai noktada gönül arkadaşlığı.

 

1980 yılar öncesi fikir arkadaşlıkları vardı. Bu arkadaşlıklar bir gazetenin deneme yazıları ve şiir köşelerinde başlardı. Hele köşeleri yönetenler işin boyutunu adreslerle büyüttüğünde kaçınılmaz mektup arkadaşlıkları doğardı.

 

Benim sayısız mektup arkadaşım oldu. Yıllarca yazıştığımız o arkadaşlarımız gün geldi tam anıların içine gömülecek iken sosyal medya çıktı ortaya. Facebookta izini ve adresini kaybettiğim arkadaşlarıma yeniden kavuştum. On ya da yirmi yıl önce izlerini kaybettiğim arkadaşlarım yepyeni hayatlar kurmuşlardı. Çok şey değişmişti ama içimizdeki o günlerin özverili, yardımcı olma bilinci hiç kaybolmamıştı.

 

Bugün benim durumumda olan yüz binlerce insan olduğunu biliyorum. Ve yeni kurulan arkadaşlıklar.

 

Ancak arkadaşlıklar öyle kolay kurulmuyor. Eğer içinde sevgi, saygı, anlayış yoksa bir sabun köpüğü gibi eriyip gidiyor.

 

Dün sosyal medyadan dost ve arkadaş olduğumuz Servet Güney hemşerimle bir telefon konuşması süresince sayısız arkadaşlarımızı andık.

 

Ve söz döndü geldi Yılmaz Güney'in ARKADAŞ filmine takıldı.

 

O büyük sinema sanatçısının en etkili yapıtıydı ARKADAŞ. Ve sadece bir kez değil bir kaç kez izlemiştik o filmi. Çünkü içinde fedakârlık ve karşılıksız saygı, sevgi vardı. Servet Güney kardeşimde tıpkı benim gibi bir kaç kez o filmi izlemişti. Filmin adının ARKADAŞ olması da seyirci kitlesinin yüksek oranda olmasını sağlamıştı.

 

Arkadaşlık bazen kardeşlikten de ötedir. Yaşarken bunu gördük. Kimileri yaralarken yüreğimizi, kimileri hiç değerini kaybetmeden yaşamaya devam etti.

 

Arada bir sosyal medyada çocukluk fotoğraflarımız, okul arkadaşlık fotoğraflarımız yayınlandığında geçmiş birden koca bir resim olup gözlerimizin önüne kuruluyor.

 

Ben hiç bir arkadaşımı unutmadım. Devrilen onca yıla rağmen hepsi yüreğimde hiç kaybolmayacak gibi duruyor. Hayata veda edenleri saygıyla anarken yaşayanlara uzun, mutlu ve huzur dolu bir ömür diliyorum.

Yayın Tarihi
25.06.2016
Bu makale 371 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!