Aileden gelen genetik geçişler doğuştan gelen hastalıkların sebebi olarak biliniyor. Bedensel hastalıkların sebebinin ise, çözemediğimiz duygulardan kaynaklandığını keşfediyoruz. Pekii bedensel hastalıklar çözemediğimiz duygularımızdan kaynaklanıyorsa, genetik hastalıklar hangi duygularından kaynaklanıyor?...Bedensel kodlamaları alabiliyorsak duygusal kodlamaları da alabiliyoruz.Yani çocuklarımıza duygusal kodlamalar da yapıştırarak dünyaya getiriyoruz.Tıbbın keşfettiği bedensel hastalıkları biliyoruz ama ruhumuzda daha bizim keşfetmediğimiz duygusal birikintileri, ruhsal düğümleri biz keşfetmemişsek, çocuklarımızı da keşfedilmemiş duygusal düğümlerle dünyaya getiriyoruz.
Geçen akşam mobilize ekip arkadaşlarımla bir çalışmadaydık ve bayan kapalı bir bayandı. Enerji olarak kapalıydı. Evlerine annesine çalışma yapmak için gitmiştik fakat gördük ki çalışma yapılması gereken esas kişi bayanın kendisi… Bir evlilik yapıyor ve sırf çocuk sahibi olmak için evleniyor. Eşini sevdiğini ama eski ölmüş nişanlısını unutamadığını söylüyor ve aslında evcilik oyunu oynuyor. Bu halde çocuk sahibi olmayı düşünüyor… Yeni evlenmiş ve evlendikten bir zaman sonra ölen nişanlısını rüyalarında görmeye başlamış. “Sizin ondan özgürleşmeniz lazım” dediğimizde ise bize “hazır değilim” cevabını veriyor…Bu o bayanın seçimi…
Duygularımızın ve ruhsal kodlamalarımızın çocuklarımıza geçtiğini bilerek ve iyileşmeye kapalı olarak çocuk sahibi olmak sizce ne kadar doğru?...
Tercih tabi ki kişilerin kendisine ait saygı duymalıyız. O bayanında dünyaya getireceği çocuk kendi hayat döngüsü ve seçimleriyle gelecek ve ona da saygı duyacağız…
Biz ruhsal düğümlerini çözmek isteyenlerle çalışıyoruz… Diğerlerinin de vaktinin geleceğini biliyor ve seçimlerine saygı duyuyoruz.
Düşünün ki bizim neslimiz ve çağımız beyninin belli bir yüzdesini kullanabiliyor. Sizce düğümleri çözülerek gelecek yeni neslin çocuklarının yaratacağı çağlar nasıl olur…
Hatice, babaanne ve anneden yüklendiği düğümlerle yaşayan ve rüyasına güvenip kedisini çözmeye çalışan bir danışan.
Rüya: Kardeşim yeni doğmuş. Eve getiriyoruz. Babaannem kardeşimi görmeye geliyor. Fotoğraf çektiriyoruz. Babaannem her zaman oturduğu tekli koltukta oturuyor sağ tarafımızda, biz ailecek yanındaki çekyat koltukta oturuyoruz. Sonra fotoğrafa baktığımda babaannemi fotoğrafta göremiyorum. Yeni doğan kardeşim tuvaletini yapıyor ve sağ tarafı morarmış durumda. Babamla hastaneye götürüyoruz.
Rüya Analizi: Sevgili Hatice doğup ölen kardeşin var mı? Öncelikle annenle konuşup, bunun var olup olmadığını öğrenmelisin. Ölen veya kürtaj yapılan bir kardeş varsa onun adına bir mum yakarak ve ona dua ederek “sen gitmeyi seçtin ben kalmayı” dersen hem onun hem de senin ruhun rahatlamış olur.
Senin babaannenden aldığın ve kendi hayatına resmettiğin duygusal birikintilerin var. Bu birikintiler yani babaannenden sana geçen duygusal kodlamalar senin kendi hayatını fotoğraf karesi gibi dondurmanı sağlıyor. Muhtemelen babaannenin ismini kullanıyor olabilirsin. Kendi isim enerjinde olmayabilirsin. Eğer babaannenin ismini kullanıyorsan bu ismin sana verdiği ağırlıklardan özgürleşmelisin. Varsa ve mümkünse başka ismin, onu kullanmanı öneririm sana.Eğer yoksa da babaannenden özgürleşmen yeterli.
Benimde ön ismim babaannemin ismi ve bunu fark ettiğimde babaannemden özgürleşme yaptım. Eskiden babaanemi hiç görmeme rağmen kişilik yapımla hep ona benzetilirdim. Artık ona benzemediğimi biliyorum. Servet ismimi ön isim olarak kullanmaya devam ediyorum ama artık bu isim bana ait bir isim bunu da biliyorum. Sen bunu yapabilirsin. Bunları yaptığında göreceksin ki hayatın daha kolay akacak ve kendin olarak kendi yolunda ilerleyeceksin.
Atalarımızın yolunda ve onlardan aldığımız bedensel ve ruhsal kodlamalarla ilerlemek yerine kendi yolumuzda ilerlemeyi seçmeliyiz. Böylece güvende oluruz ve Yaratanın bize verdiği aklı kullanırız… Başkalarının veya atalarımızın aklını değil…
Rüyalarla ve Sevgiyle kalın