Farklı bir dünya görüşüne sahip olsa da dostumdu benim. Aradı:
"Hocam seninle bir çevre gezisi yapar mıyız?"Diye sordu.
-Hay hay! Dedim.
Buluşup kucaklaştık hal hatır sorduk. Sonra da arabasıyla gezmeye çıkardı
"Bak hocam bu alt yapı çalışmaları Antalya kentinin sürüncemede bırakılan işleriydi. Yol ve geçitler, Aksu ve havaalanına kadar hizmet sunacak hafif raylı sistemi tramvay. Bunları da yazsan ne güzel olur."
Gözlerinin içine baktım, sonrada:
—Yazmaz olur muyum? Bu ülkeye bir çivi çakan ve bir tuğla koyanlardan Allah bin kez razı olsun dedim. Ancak şunu da ekledim… Bu ülkede insanları sen ve ben kavgasına düşürenler, değerlerini görmezden gelenler, geçmişini inkar edenleri de yazdım. Onlara da Allah size akıl ve izan versin dedim.."
Sonrada ona altın yumurtlayan üretim alanlarının özelleştirme adı altında nasıl yok pahasına elden çıkarıldığının öyküsünü de anlattım.
Din ve vicdan özgürlüğü olan laikliği konuştuk. Cumhuriyetin kazanımlarının enkaz değil bir ülkenin çağdaş yükselişinin simgeleri olduğunun altını çizdim.
Dostum anlattıklarımdan gücenmedi ...Sadece:
"Sende haklısın" dedi
Dilerim Antalya bunca inşaat sona erdiğinde trafik keşmekeşinden kurtulur. Geçmişte yapılan "desinlerci" alt yapı çalışmaları biçimlenir.
Düşünenlere, projeyi oluşturup hayata geçirenlere teşekkür elbetteki boynumuzun borcudur... Yeter ki ulusal değerlerimizle, kutsal saydığımız dünle uğraşmaktan vazgeçsinler. Ve yeter ki sadece sözde kalan istikrar sözcüğünü gerçekleştirsinler.