Bir taşla birkaç kuş vurma oyunu

11 Eylül İkiz Kulelerinin vurulmasının intikamı devam ediyor. Ortadoğu toz duman içinde! Ki hala 11 Eylül olayı müthiş bir savunma sistemi olan ABD’nin kendi içindeki bir acınma ve Ortadoğu halklarına karşı Amerika halkının yüreğinde nefret yaratma kurgusunun sonucu muydu şüphelerini diri tutuyor.

 

El Kaide ve diğer dinci örgütlerin kıyasıya savaşına Işıt da katılınca Müslümanların birbirine düşürülmesine ve kırdırılmasına devam ediliyor.

 

Mülteci (sığınmacı) planı içinde çok uluslu devletlerin başını çeken ve kendisini dünyanın efendisi olarak gören ABD o bilindik parçala, böl ve egemen ol senaryosunu uygulamayı sürdürüyor.

 

Egolarının tutsağındaki kendilerini bile kontrol edemeyen liderlerin dış politikadaki yanlışları binlerce insanın yurdunu, yuvasını terk etmesini sağlıyor.

 

Emperyalist güç, doğal ortamdaki zararlıların laboratuarlardaki yeni türlerin ayrıştırılması ve kimyasal maddeler kullanılmadan birbirini yok etmesi yönteminde olduğu gibi Ortadoğu halklarının içinde dinci, sapkın örgütler oluşturarak ve düşman kamplara ayırarak sonra da kukla liderler tarafından desteklenmelerini sağlayarak kargaşanın alanını hızla genişletiyor. Bunu yaparken de söz konusu coğrafyada ipleri çok uluslu devletlerin elinde yeni devletler yaratmanın son hazırlıklarını yapıyor. Olan mazlum halklara oluyor. Kan ve gözyaşı dünyanın o değişmeyen fotoğraflarından biri olarak hızla şekilleniyor.

 

Suriye’deki iç parçalayan kavganın planı tüm bu amaçlara hizmet etmek amacıyla yazılmıştı ve perde perde sahneye konulduğunu ibretle görüyoruz.

 

Kavganın içinden mutlak nihai zaferle çıkarılacak güç de kaçınılmaz olarak emperyalizmin bölgedeki İsrail gibi vurucu ve etkin gücü olacaktır.

 

Türkiye koalisyon hükümet oluşturma sancıları çekerken, Ortadoğu yangınının alevi daha bir harlanıyor.

 

Kurulacak hükümetin ilk ve önemli dış politika çizgisi Suriye içinde yaratılan kavganın barışa dönüştürülmesi için adımlar atmak ve bölgedeki barışın oluşmasına köklü önlemler almaktır. Bu yapılmazsa ülkemizin en uzun sınırı olan Suriye sınırındaki mülteci dramı devam edecek ve zaten var olan sosyal ve ekonomik sorunlarımız ikiye katlanacaktır.

 

İnsani yardımlar ve sığınmacılara açılan kucak, bölgedeki vahşetin ve sonuçlarının iyileştirilmesine yönelik sadece bir iyi niyet olarak düşünülebilir. Asıl köklü çözüm Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu sınırındaki kavganın durdurulması, kökten dinci görünen aslında çok uluslu emperyalistlerin barışı öğüten değirmenine kan taşıyan örgütlerle mücadele edilmesidir.

 

Ülkemizin olduğu coğrafyada barış tehdit altındadır. Ve büyüyen alev:

 

“Bize bir şey olmaz.” Aymazlığındaki önünü göremeyen liderlerin yüzünden bizi de kuşatabilir. Bir taşla birkaç kuş vurma çabasındaki emperyalizmin oyununu boşa çıkarmak için kurulacak bir hükümetin barışçı politikayı bölgeye benimsetmesi artık hayati ve kaçınılmaz bir görevdir.

  

Yayın Tarihi
15.06.2015
Bu makale 340 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!