Boşandıktan Sonraki Hayat…

Evlenen her insan, ömür boyu birlikte olmanın sözünü verir. Ama ne yazık ki, bazen birlikteliği sonlandırmak herkes için en doğrusu olur. Boşanırken insanlar zor bir süreçten geçerler. Bu sürecin minimum zararla atlatılması hedeflenmelidir, özellikle de ayrılanların çocukları varsa…

İnsanlar, her ne kadar medeni ve anlaşmalı boşansalar da karmaşık duygular yaşarlar. Öfke patlamaları, ağlama krizleri, yalnızlık duyguları son derece fonksiyoneldir. İnkar, acı gerçeği kısmen hafifletirken. Öfke, karşı tarafı daha kolay bırakmayı sağlar. Üzüntü ise durumu hazmetmek için gerekli duygudur. Ayrılık esasen bir yas sürecidir ve diğerini büsbütün bırakmak zaman alacaktır.

Ancak bu süreçte takılı kalan kişi, durmaksızın eski eşinin suçlarından bahseder. Bazıları, eşlerinin kendilerini hiç sevmediğine inanır, bazıları da geçmişi sürekli idealize ederek bir daha mutlu olamayacağına söyler ve böylece üzüntüsünü pekiştirir. Sürekli olumsuz duyguları tekrarlamamak için, kişi eski eşi hakkında bilgi toplamaması ve her sorunda eski eşinin kapısını yardım ya da destek için çalmaması gerekir.

Boşanan kişilerin birde çocukları varsa daha da itinalı davranmaları gerekir. Annesinin ve babasının boşanması hiçbir çocuğun tercihi değildir. Bir çocuğun annesi ve babası boşanırsa, çocuk 'var olma' hakkını sorgular; ‘ ben dünya ya gelmemeli miydim?’, düşüncesi canlanır. Ebeveynden birisi, birleşme çabaları içindeyse, çocuğun boşanmayı kabul etmesi mümkün değildir. Çocuk, annesini ve babasını bir arada görmek için aşırı uysal ya da aşırı hırçın davranır. Boşanan insanlar çocuklarında mutsuzluğun oluşması, okul performansın düşmesi ve farklı psikolojik sorunların gelişmesi  yüksek. Ancak ebeveynlerin yanlış yaklaşımı bu sorunları arttırırken, doğru yaklaşımları azaltacaktır. Çocuklarda gelişebilecek sorunlardan ötürü olumsuz evliliğini sürdüren eşler ise, çocuğunun ruh sağlığını daha da zedeleyebilir. Örneğin, kavgada aşağılanan kişi çocuğun babası ya da annesidir, bu nedenle çocukta aşağılanmış olur.

Bir çocuğun boşanmayı algılayışı ve vereceği tepkiler birçok faktöre bağlıdır. Ancak gelişim düzeyine göre genel örnekler vermek mümkün. 3-5 yaş arasında olanlar terk edilmiş duygusuyla korku yaşayabilir, kazandığı tuvalet alışkanlığını kaybedebilir. Egosantrik oldukları için gerçeği, fanteziden ayırmakta zorlanır. Eğer ebeveynler ayrılıkla ilgili bir açıklama yapmazsa, olanları inkar eder ya da kendi zihninde bir hikaye uydurur. 6-8 yaş arası ayrılığı daha iyi anlar ancak oda ret edilme endişesi yaşar. Kendini yalnız ve üzgün hisseder. 8-12 yaş arası çocuklar, önceki yaş guruplarına göre duygularını daha iyi kontrol ederler. Kendini suçlaması azalır. Ancak utanç duygusu yaşayıp, olanları arkadaşları ve öğretmenlerinden gizler. Annesiyle yaşayan çocuk, anneye yoğun öfke duyarken, babaya olan kızgınlığını, babasını kaybetme korkusundan dolayı göstermez. Ergenler ise geleceğiyle ilgili endişe yaşar.

Boşananların ve çocuklarının hayatlarında radikal değişiklikler olsa da psikolojik zarar görecekleri anlamına gelmez. Önemli olan çocuklara önceden boşanma kararı her iki ebeveyn tarafından doğru şekilde anlatılmasıdır. Boşanma sonrası, bir çocuk için en önemlisi her iki ebeveynle görüşmesidir. Bir ebeveyn, çocuğuna diğer ebeveyni sevmesi için izin vermelidir. Anne ve baba arasında aşk bitmiş, hatta birçok olumsuz düşünceler yerini almış olsa da çocuğun doğasında ebeveyni sevmesi vardır. Çocuğun yaşadığı kayıp duygusu mümkün olduğu kadar sınırlı kalmalıdır. Bu nedenle çocuğun alışkın olduğu düzeni bozmamak gerekir. Aynı okula gitmeli, aynı aktivitelere katılmalı, aynı akrabalarla görüşmeli ve evdeki aynı kurallar devam etmelidir. Çocuğun ‘çocuk ‘, kalabilmesi için ebeveyn çocukla dertleşmemesi gerekir ve desteği başkasında aramalıdır. Boşanan kişi çocuğunun duygularına yer vermelidir. Örneğin, çocuk; ‘babamı özledim’, dediği zaman. Verilmesi gereken cevap; ‘anlıyorum seni, yaşanılanlar kolay değil, biraz kucağımda oturmak ister misin?’, denilmelidir. 

Eğer boşanan kişilerin çocukları yoksa bir süre hiç görüşmemeleri yerinde olabilir, çünkü görüşmek yeniden kafa karışıklığına ve yersiz umutlara yol açabilir. Ancak çocuk(lar) varsa, diğer ebeveynle rekabete ve savunmaya geçmeden formel görüşmeler yapmak gerekir. Nötr bir tavır sergilemek en sağlıklısı olacaktır. Her ne kadar eşler boşansa da ömür boyu çocuklarının sorumluluğunu birlikte paylaşıp, eğitimi birlikte vererek ebeveyn görevini yerine getirmelidirler. Bu nedenle diğer ebeveyni olduğu gibi kabul edip, onunla ilişkisini işyerindeki biriyle işbirliği yapıyor gibi görmelidir. Kişi gelişmelerde kendi sorumluluğunu göremeyip, haksızlığa uğradığını düşünürse kendine olan güveni azalır. Bu yüzden hatalarıyla yüzleşmeyi göze almalıdır, çünkü kendi suçunu kabul eden bahtsızlığına inanıp, gelecekte benzeri ilişki yaşayacağından korkmaz. Hayatı ve fiyaskoları için sorumluluk taşıyan kişinin, boşanması bir hayat tecrübesi olur ve kişiyi olgunlaştırıp güçlendirir. Kişi her bitişin yeni bir başlangıcın habercisi olduğuna inanırsa yeni umutlara yelken açacaktır.

Yayın Tarihi
14.01.2011
Bu makale 10829 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Cok guzel ve onemli bilgiler iceren bir yazi. Bu paylasim icin tesekkur ederim. Yazilarinin devamini muhakkak bekliyorum.

Ayse Bostan 18.01.2011

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!