Cep’ten gelen tacizler

Daha önce de yazmıştım, kişisel kullanım malzemelerimiz olan cep telefonları bazı uyanıklar tarafından tanıtım, reklam ve pazarlama, hatta propaganda aracı olarak kullanılıyor…

Benim cihazımı, benim kişisel telefon hattımı, bana sormadan, danışmadan, kişisel çıkarları için kullanabiliyorlar…

Hani sık sık gündeme gelir ya; özel hayat nerede başlar, nerede biter…

Bu durum sadece gazete ve televizyon haberleri için geçerli değildir… Cep telefonlarının mesaj yoluyla farklı amaçlarla kullanılması da bir bakıma özel hayata tecavüz anlamına gelmektedir…

Herhangi bir mağazanın reklamını, tanıtım mesajını almak istemiyor olabilirim… Ancak buna engel olma şansım yok…

GSM numaraları bazı kişiler tarafından toplanmakta ve numaralardan oluşturulan data bankaları, onay alınmaksızın ticari malzeme olarak kullanacak kişilere satılmaktadır. Bunun sonucunda da, hayatınızda hiç alış veriş yapmadığınız bir mağazadan veya hiç ilginizin olmadığı bir siyasi partiden sürekli mesajlar gönderilmektedir.

Örneğin, bir siyasi partiden, “Sayın üyemiz…” diye başlayan propaganda mesajını veya, bir mağazadan, “Sevgili müşterimiz…” diye başlayan tanıtım mesajını özel eşyanız olan ve size ait numarayı taşıyan cep telefonunuzda görebilirsiniz. Halbuki, sizin ne o partiyle, ne de o mağazayla herhangi bir bağınız bulunmamaktadır…

Bu sadece benim rahatsız olduğum bir durum da değil. Çevremdeki her kes aynı dertten yakınıyor…

Ama kimse bir şey yapmıyor veya ne yapacağını bilmiyor.

Bu tacizden yasal korunma yolları var mıdır, sayısız mesajları engelleyecek bir hüküm bulunuyor mu bilmiyorum. Ancak özellikle son dönemde sayısında patlama olan alakasız mesajlar karşısında son derece rahatsız olduğum ortada…

Hele hele önümüzde bir yerel seçim olduğunu düşünürsek, siyasi kaynaklı mesajların daha da artacağı malum. En kısa zamanda avukatımla görüşüp kişisel eşyam olan cep telefonumun başkalarının propaganda aracı haline gelmesini nasıl önleyebileceğimi soracağım. Eğer bunu engellemenin bir yolu varsa, mutlaka başvuracağım…

Yoksa… O zaman ben de kendi imkanlarımı kullanacağım ve bana istemim dışında mesaj geçen kurumları tek tek bu sütunlarda, isimlerini de vererek deşifre edeceğim, eleştireceğim…

İster utanıp vazgeçerler, isterse karşı tacize katlanırlar…

Bu onların bileceği konu…

 

 

--------

 

Tarihi maç için spor salonuna

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Eurochallenge Cup ikinci ön eleme turu rövanş maçında bugün Deutschebank Skyliners’i konuk ediyor. Bu maçın Antalya için büyük önemi var. İlk kez bir Antalya takımı, şehrimizi Avrupa arenasında grup maçlarında temsil etme şansını yakaladı. Almanya’da oynanan ve 60-60 berabere sonuçlanan ilk maçı canlı izleme şansı buldum. Frankfurt’ta takımla birlikte o heyecanı yaşadım. Bugün saat 19.00’da da Atatürk Spor Salonu’na gidip gruplara kalabilmek için verecekleri mücadelede basketbolcularımızın yanında olacağım. Antalyalıların da böylesine önemli bir müsabakada temsilcilerini yalnız bırakmamaları gerekiyor. Frankfurt’taki ilk maç Almanların gövde gösterisine sahne oldu. Onlar saha dışında şov yaptı, ancak bizim takımımız müthiş bir mücadele sergileyerek, kendisinden iki kat bütçeye sahip Alman takımına baş eğmedi. Şimdi karşılığını verme zamanı. Antalyalılar tribünde, basketbolcularımız sahada görevlerini yapıp Antalya’yı Avrupa basketbolunun vitrinine çıkartmalı.

Bu tarihi gün için Atatürk Spor Salonu’nda buluşalım.

 

---------

 

Kimin kariyeri daha büyük

 

Geçtiğimiz ay Antalya kamuoyu Akdeniz Üniversitesi’nde engellilere karşı yapılan haksızlıkla çalkalandı. Hatırlarsanız, üniversite bünyesinde 2001 yılından beri yürütülen “Özel Sporcular Spor Eğitim Programı” aynı zamanda Rektör Yardımcılığı görevini yürüten, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nun Müdür Vekili Muharrem Certel tarafından durdurulmuştu. Bu karar Antalya kamuoyundan büyük tepki görmüş, ben de geçtiğimiz ayki yazılarımdan birisinde Certel’i bu kararından dolayı eleştirmiştim. Prof.Dr. Muharrem Certel, gelen tepkiler üzerine düzenlediği basın toplantısında, garip gerekçelerini sıralarken, beni de unutmamış ve eleştirilerimi kendine yakışır bir üslupla cevaplamış. Olayı kariyer tartışmasına çekmiş. Bu cevaba cevap vermekte geciktim, çünkü yurt dışındaydım. Ama içimde kalmasın. Hoca’ya eski bir hikayeyi hatırlatmak istiyorum…

Adamın birisi, yaramaz, saygısız ve kuralları hiçe sayan oğlunu sürekli, “Senden adam olmaz” diye azarlıyormuş… Zaman geçmiş, çocuk büyümüş. Ticarete atılmış. Çok para kazanmış. Katlar, villalar almış. Son model otomobillerle gezmeye başlamış. Ancak, babasının yıllar önce söylediği lafları bir türlü unutmamış. Bir gün punduna getirip babasına bu konuyu açmış… “Bak bir de bana senden adam olmaz diyordun. Görüyorsun başarılarımı. Artık çok param var. Yatlar, katlar, lüks otomobiller. Her şeye sahibim” demiş… Oğlunun yüzüne acı acı bakan baba, bütün insanlığa ders olacak bir cevap vermiş; “Ben sana işadamı olamazsın, çok para kazanamazsın demedim ki… Ben sana adam olamazsın dedim. Adamlık başka, çok para kazanmak başka.”

Kıssadan hisse…

Başka ne diyeyim…

 

Yayın Tarihi
12.11.2008
Bu makale 8959 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!