CHP eleştirileri

Bir siyasi parti üyesinin kendi partisine muhalefet olması kadar acı bir şey yoktur. “Kol kırılır gen içinde kalır” durumu kalmamışsa parti içi muhalefet başlar. Ancak, mevcut parti yönetimini eleştirirken, bugün muhalefet olanların geçmişteki iktidarlığı dönemini de unutmaması gerekir. 

Parti içi muhalefeti en fazla CHP’de görüyoruz. Çok fazla geriye gitmeyelim, Rahmetli Bülent Ecevit CHP Genel Başkan iken Genel Sekreter Deniz Baykal’dı.  Eniştemde Burdur Senatörü olduğu için o dönemi de iyi hatırlıyorum. Baykal, Ecevit’e karşı hep muhalefet olmuştur.

1992 yılında 1980 öncesi CHP’nin 1979 yılındaki son kurultay delegelerinin imzalarıyla yeniden kurulan ve yapılan 25. kurultayda da Deniz Baykal ve Erol Tuncer aday oldu. Yapılan seçimle de Baykal, CHP’nin 4.Genel Başkanı oldu. Baykal’ın yaklaşık 18 yıl süren genel başkanlığı süresince de parti içi muhalefet olmuştur.

Rakip siyasi partilere karşı yapılan muhalefet ile parti içi yapılan muhalefet arasında çok fark vardır.

Biri, partisinin iktidar olması için yapılan muhalefettir, diğeri ise kendisinin iktidar olması için yapılan muhalefettir.

Partisinin iktidar olması için rakip siyasi partiye karşı yapılan muhalefette partisinin söylemlerini eleştirmek parti içi muhalefete girer ve o zaman da partisinin iktidar olması imkânsızlaşır.

Elbette ki, hatalar olacaktır. Yanlış politikalar üretilebilir. Bunları beğenmeyenler olabilir. Bu da doğaldır. Bu politikaların yanlış olduğu ise Danışma Meclislerinde dillendirilir. Parti içi muhalefet burada önem kazanır. Yanlışlardan dönmekte partinin başında bulunanlar için erdemliktir.

Ama CHP’de bu da yapılmıyor ve kamuoyu önünde her şey konuşuluyor. Buda rakip siyasi partilerin elini güçlendiriyor.

Bugün elbette CHP içinde sorunlar var. Özellikle Alevi-Sunni dengesi ciddi anlamda bozulmuştur. Kürt kökenli vatandaşlar tabiri caiz ise yok sayılmıştır.

Ama geçtiğimiz gün partisinden istifa eden Aylin Kotin’in yaptığı “CHP, PKK ve Paralel egemenliğinin altına girmiştir” açıklaması ağır bir eleştiridir. Böyle bir eleştiri partinin kurumsal kimliğine zarar verebilecek açıklamadır.

Yine partisinden istifa eden Prof. Dr. Alper Demirbaş’ın CHP felsefesiyle uzaktan, yakından ilgisi olmayan siyasetçilerin inatla parti yönetiminde tutulduğuna yönelik eleştirisi de aslında kişiler üzerinden CHP’nin kurumsal kimliğine zarar verecek açıklamadır.

Kaldı ki, geçmiş yıllarda CHP’nin rozetinin kara çarşaf giymiş vatandaşların yakalarına törenle takıldığına da şahit olundu.

O zaman bile bu ve benzer eleştiriler yapılmadı.

Aslında bu ve benzeri eleştiriler tüm siyasi partiler için geçerlidir. Kişileri ve onların politikalarını eleştirirken aslında partinin kurumsal kimliğine zarar verilebileceği hep unutuluyor. Bunun sebebi ise, kişisel beklentiler ve ‘ben’ politikalarını benimsenmesidir.

Kamuoyu da haklı olarak “Bu partiden bir şey olmaz” söylemi içine girebiliyor.

Kaldı ki, CHP gibi köklü bir siyasi parti de isimler önemli olmaması gerekir.

Bugün Ahmet varsa yarın Mehmet olabilir, başka bir zaman başka bir isim olabilir. Burada önemli olan ‘Sen – ben’ değil, ‘Biz’ olmasıdır.

Eğer ‘Biz siyaseti’ CHP’de benimsenir ise parti içi muhalefette olmaz, kamuoyuna birlik ve beraberlik mesajı verileceği için iktidara da yakın olunur.

Bunun için tek yapılabilmesi parti politikalarında ortak noktada buluşmaktır.

O zaman kimin genel başkan olacağı da önemli olmaz. 

Önemli olan CHP’dir ve CHP’nin değerlerinde siyaset yapmaktır.

 

 

 

Yayın Tarihi
18.03.2016
Bu makale 289 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!