Çok yıldızlı tatil

Anlatırken yaşıyor gibiydi. Elini gözlerine siper ederek güneşe baktı. Sonra kamaşan gözlerini yumruklarını sıkıp yan yana getirdiği başparmaklarıyla gözlerini ovuşturdu. Ve parça parça anlatmaya başladı.

“O yaz verilmiş sözünü yerine getirecekti… Ama işleri öylesine ters gitmişti ki akşamları bir araya geldiğimiz sofrada başını kaldırıp gözlerime bakamıyordu.”

“O benim babamdı. Verdiği sözü mutlak yerine getiren, hayatla didişmeyi, koşullarla inatlaşıp yenmeye bayılan babam.”

“Annem karşısına aldı beni. Durumu dolaştırarak anlattı. Gel bu yaz teyzene git. Baban sıkıntılı. Seni göndereceğim dediği o çok yıldızlı otel bu yıl hayal oğlum dedi.”

“Bir sabah annemin hazırladığı çantamla kentin eski oto garından teyzeme giden otobüste buldum kendimi. Yeni yerler ve yeni yüzler görmek tatillerin en mükemmelidir diyen annem teyzeme geleceğimi bildirmişti.”

“Otobüs hızla yol alırken ve yol kenarındaki elektrik, direkleri sağımızdaki, solumuzdaki dağlar tepeler hızla geriye kaçarken yol boyu hep babamı düşündüm. Annem sırf verilmiş bir sözü farklı bir yolculukla unutturmak çabasındayken, babam ne haldeydi kim bilir. Mutlaka içinden söyleniyordur bu çocuk verdiği sözü yerine getirdi ve sınıfını en iyi derece getirerek ailemizi ödüllendirdi. Ama ben sözümde duramadım…”

“Çok yıldızlı tatil… Olmayabilirdi… Başka bir yıla ertelenebilirdi. Ama babam bu… Gururlu… Annem ise psikolojimin peşinde… Aman ha içine dert olmasın oğlumun derdinde.”

“Teyzemde on gün misafir olduktan sonra eve döndüm. Henüz yaz bitmemişti. Küçük bahçemizin çiçeklerini hortumla sulayan babamın yanına yaklaştım. Merhabalaştık. Tatilimi sordu, teyzemleri, eniştemi, neler görüp, yaşadığımı.”

“Mutlu bir on gün geçirdiğimi söyledim. Ve çok yıldızlı bir tatil yaptığımı anlattım. Şaşırdı. Sonra toparlanıp yoksa teyzenlerle bir yerlere mi gittiniz diye sordu. Hayır dedim.”

“Elindeki hortumu duvar dibinde kümeleşmiş kızıl güllerin altına koydu bolca sulansınlar diye. Ve sordu yıldızlı tatili.”

“Çok basitti yanıtım… Teyzemin kayısı ağaçlarıyla çevrili evinin geniş balkonuna konan karyolada uyuduğumu ve göğe açılan o derin görüntüden söz ettim. Öyle üç beş yıldız değildi her gece gözlerimin içinde büyüyen. Gökyüzünün bütün yıldızlarıydı seyrimdeki.”

“Elimi tuttu babam… Anlat dedi… Anlat o çok yıldızlı tatilinde aklında kalanları. Ve anlattım babama sabahları teyzemin yaktığı semaveri, bahçenin kenarındaki masaya yaydığı allı güllü örtüyü ve kahvaltıyı… Gözlerini yumdu babam. Sanki anlattıklarımın içine doğru kayıp kaybolmuştu.”