Cumartesiyi seviyoruz!

Şu ünlü bilim adamları bir araştırma daha yapmışlar ve çiftlerin seks yaptıkları en ideal saat ve günü belirlemişler. Buna göre çiftlerin yüzde 44’ünün seks için en çok tercih ettikleri günün cumartesi olduğu ortaya çıkmış. Cumartesiyi yüzde 24’le pazar, yüzde 22 ile de cuma takip ediyormuş. Araştırmaya göre, insanların en çok seks düşündüğü an ise cumartesi günü saat 16.33. Ancak bu saatte birçok çift başka işleri olduğu için bu isteklerini ertelemek zorunda kalıyormuş. En çok seks yapılan saat ise cumartesi 19.37.
Araştırmaya göre, çiftlerin hafta içi en çok seks yapmayı istediği zaman ise sabahlar. Ancak işe gitme baskısı nedeniyle bu isteğini gerçeğe çevirebilenlerin oranı sadece yüzde 10.
Durum böyle iken bir tespitte daha bulunmak lazım. Evli ve çocuklu iseniz günün en uygun saatleri doğal olarak gece geç saatler ya da sabahın körü oluyor. Bir araştırma yapmadım ama bu konuda bir çok şikayet olduğunu da tahmin ediyorum. Bu yüzden tercihinizi baştan yapacaksanız ya uyku, ya seks..

+++++++

BASINDAN HABERLER.. BASINDA HABERLER..

MURAT’A OPERASYON
Hilal gazetesi muhabiri Murat Şentürk hafta içinde burnundan ameliyat oldu. Hastaneden taburcu olan Şentürk hızla eski sağlığına kavuşmaya başladı. Arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

DUYGU TEMSİLCİ OLDU
Duygu Sahin Durmaz, Dünya Gazetesi Antalya Bölge Temsilciliği görevine getirildi. Durmaz’a yeni görevinde başarılar diliyoruz. Bilindiği gibi Seda Tuzlu, bundan bir süre önce istifa edip memleketi Gaziantep‘e dönmüştü.

++++++++


SEVGİ DEYİP GEÇMEYİN

Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.
- Ben sizi hiç tanımıyorum, der. Ama aç ve susuz olmalısınız. Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim.
- Evin erkeği içerde mi? diye sorar adamlar.
- Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.
- O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil, diye cevap verirler.
Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.
- Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler.
Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.
Ama bu defa da;
- Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz der yaşlı adamlar.
Kadın öğrenmek ister;
- Niye giremezsiniz?
İhtiyarlardan biri açıklar:
- Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.
Diğeri BAŞARI.
Ben ise SEVGİ.
Sonra ekler;
- Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?
Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;
- Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin’i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun.
Karısı itiraz eder;
- Canım, niçin Başarı’yı çağırmıyoruz?
Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;
- Sevgi’yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!
- Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına. Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi’yi davet et.
Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;
- Hanginiz Sevgi idi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol.
Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.
Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler.
Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı’ya sorar;
- Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
- Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi’yi davet ettin. O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz.
Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır..

++++++++++
HAFTANIN SÖZÜ.. HAFTANIN SÖZÜ..
İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. (Montaigne)

+++++++++++++++
HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

GENÇ EVLİLERİN KAVGASI
Genç evliler kavga ediyorlardı.
Adam:
- Seninle mutlu olabilecek bir erkek var mıdır bilemiyorum?
  Kadının öfkesi bir kat daha arttı:
 “Hıh” diye söylendi. “İstiyorsan şahit bile getirebilirim.”.

FIRLAMA ÇOCUK
Ali okula yazılacakmış. Ama çok fırlama bir çocuk olduğundan babası bazı önlemler almaya karar vermiş ve okuldaki öğretmenine ve diğer öğretmenlere durumu anlatmış. Sıra servis şoförüne gelmiş servis şoförüne oğlunun ne kadar fırlama olduğunu anlatmış. Şoför hiç oralı olmamış içinden ufacık çocuk ne kadar fırlama olabilir ki demiş. Okul günü gelmiş ve Ali alınması gereken yerden servise binmiş. Yolculuğun ilk başlarında sakin sakin oturan Ali daha sonra şoförün yanına gelerek
“Amca benim annem kraliçe, babam kral olsaydı ben prens olurdum değil mi?” demiş.
Şoför “Evet yavrum şimdi geç yerine ve sakin sakin otur “demiş.
Biraz sonra Ali yine şoförün yanına giderek Amca benim annem Japon, babam İngiliz olsaydı ben melez olurdum değil mi?”demiş.
Şoför biraz sinirli “Evet, şimdi git yerine otur bakalım.” demiş.
Biraz sonra Ali yine şoförün yanına gelerek “Amca benim annem...” demeye kalmadan şoför, Ali'ye “Ben sana bir soru soracağım!”demiş ve ardından “Senin annen orospu baban pezevenk olsaydı sen ne olurdun bakayım?” diye sormuş.
Ali sırıtarak cevap vermiş:  Servis şoförü.

ÇEVRENİN ETKİSİ
Derste öğrenci profesöre sorar: “Hocam, bir insanın fiziksel görünümünün kalıtım yoluyla mı, yoksa çevrenin etkisiyle mi oluştuğunu nasıl anlayabiliriz?”.
Profesör: “Son derece kolay!”der:
-Eğer çocuk babasına benziyorsa kalıtsaldır; yok komşuya ya da tesisatçıya benziyorsa, çevrenin etkisi vardır!
Bir iltifata ihtiyacım var
Kadın aynada çıplak vücudunu seyrediyordu...
Eşine: Görüntümü iğrenç buluyorum, kocaman, buruşuk. Bir iltifata ihtiyacım var.
Eşi:  Gözlerin çok sağlam!

Yayın Tarihi
06.02.2014
Bu makale 8251 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!