Devlet

Devlet’in tanımlarından birisi, onun belli coğrafi sınırlar içerisinde meşru şiddet kullanma aracı olduğunu söyler...

“Meşru güç” dedikleri; O devletin ordusu ve emniyet güçleri.

***

NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahibiz; 358 general ve amiral olmak üzere 650 bin kişi.

Atom bombası hariç hiçbir savaş, hiçbir düşman ordusu, darbe girişiminin olduğu kısa zaman dilimindeki kadar ordumuza maddi ve manevi kayıp verdiremezdi!

112 general gözaltına alındı, çoğu tutuklandı. Düşük rütbeli yüzlerce subay, binlerce er, onlarca uçak, helikopter, tank iki gün içerisinde devre dışı kaldı.

Askerleri dünyanın gözü önünde sopalarla, kemerlerle dövüldü, öldürüldü. Kendi halkına saldırırken görüldü. Halkın sevgisi, desteği ve güveni zedelendi. Prestiji yerlerde sürünüyor!

Üstelik PKK ve IŞİD belası başımızdayken.

***

Polis sayımız 300 bin civarında...

Kişi başına düşen polis sayısında, dünyada Rusya’dan sonra ikinci sıradayız!

Son darbe girişiminden sonra görevden el çektirilen, gözaltına alınan, tutuklanan polis sayısı binlerle ifade ediliyor...

Herhalde polislerin çoğu yanındaki arkadaşına “Acaba paralelci mi? Darbeci mi?” diye şüpheyle bakıyordur?

***

MİT’in personel sayısı 8 bin civarında...

Bombalı terör saldırıları ve darbe girişimi sırasındaki başarıları ortada!

***

Bütçemizde savunma ve güvenliğe ayrılan pay her yıl arttırılıyor ve bütçenin yüzde 11,1'ini oluşturuyor. Eğitime sadece yüzde 3,45 ayrılıyor.

***

Başbakan darbe girişimi sırasında, darbeciler hariç, 3 asker, 60 polis ve 145 sivil vatandaş, toplam 208 kişinin şehit olduklarını açıkladı!

***

Meydanlarda toplananlar “idam geri gelsin” diye bağırarak ölüm çığlıkları atıyorlar. Cumhurbaşkanı ve bazı siyasetçiler de buna göz kırpıyorlar!

Sanki idam cezası caydırıcı olacakmış gibi...

Darbeciler eğer sonunda ölüm olduğunu bilselerdi, daha istekli, daha vahşi ve acımasız davranarak daha çok cana kıymazlar mıydı?

***

Cumhurbaşkanı danışmanı “Darbelere karşı milletin meşru müdafaa hakkını korumak için vatandaşa silah ruhsatı kolaylaştırılmalı” diyor...

Darbecilerin karşısına iteklenen sivil vatandaşların her birisinin elinde ruhsatlı silahlar bulunsaydı, o çatışmalarda çok daha fazla kan akacağını düşünmeden veya daha da kötüsü, düşündüğü halde önemsemeden!

***

Devletin meşru silahlı güçleri devlet bütçesinden bu kadar para alıp, bu kadar sayı ve bu kadar ilgiye rağmen başarısız oluyorlarsa...

Askerin bir kısmının darbe girişimini, askerin darbeye karşı olan kısmı önleyemiyorlarsa...

MİT ve polis darbeyi haber almakta ve önlemekte başarılı olamıyorsa...

Devleti yönetenler sorumluluklarını yerine getirmek yerine sivil halkı darbeleri önlemeye, meydanlara çıkmaya, silahların namlusuna hedef olmaya itekliyorlarsa...

O kontrolsüz kalabalıklar darbe önlüyoruz diye sağa sola saldırıp, yakaladıklarını linç ediyorlarsa...

En önemlisi; Bir askeri darbe girişimi sırasında sivil halk, devletin meşru silahlı güçlerinden daha fazla can kaybı veriyorsa...

İdam isteyenlerin de, halka silah dağıtılmasını önerenlerin de çıkması doğaldır!

***

Ancak böyle bir ülkede devletten, devlet yönetiminden ve devlet adamlarından, hatta hep küçümsenen aşiret devletinden bile bahsedilemez...

Böyle bir yerde olsa olsa, gücü yetenin gücü yettiğine üstün geldiği “doğa kanunlarından” bahsedilebilir.

***

Bu kadar toplumsal travmadan sonra, medeniyete dönüşümüz epey zaman alacak gibi!

Yayın Tarihi
19.07.2016
Bu makale 3931 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!