Dikenlerimiz

Doğanın içindeki tüm canlıların iklim koşullarına göre fiziki yapıları biçimlenir.

Toprağın üzerindeki bitki, suyun içindeki balık…

Siz hiç Akdeniz ikliminde yaşayan penguenler gördünüz mü?

Ya da flamingoların ( Allı turnaların) kuzey kutbunda yaşadıklarıyla ilgili bir bilgiye tanık oldunuz mu?

İnsan da öyle…

Hayat koşullarına göre fiziksel farklılıkları belirgin bir görüntü yansıtmasa da ruh biçimleri mutlaka değişkenlik gösterir.

Mutlu ve huzurlu, doğayla barışık bir insanın eline silah tutuşturabilir misiniz?

Hüzünle sarmaş dolaş olmuş bir insana halay çektirebilir misiniz?

Son on yıldan bu yana ülkemizdeki insanların ruhsal biçimlenmesi korkutucu boyutlara ulaştı. Bunun kanıtı sorunlarla baş edemeyen insanların kendilerini psikologların kapısında bulması.  Ruhsal sıkıntıların çığ gibi büyüdüğü medyada çoktan haber oldu bile.

Tüm bunlar gösteriyor ki insanımız giderek dikenleşen ve dikenleri sivrileşen bir canlıya dönüştü. Yaşam alanlarında rastladığımız on insandan sekizinin kaşları çatık!

Düne kadar mezhepsel ve etniksel sıkıntıları olmayan toplumuzda bugün kavgaya hazır, selamı sabahı kaybetmiş, ikili diyaloglarda ikiyüzlüleşmiş, güvenini yitirmiş ve hatta saflara ayrışmış insanların çığ gibi büyüdüğü bir topluma dönüşmeye başladık.

İnsan yalnızlaştığı zaman, bireycilik denen paylaşımı tehdit eden duyguların tutsaklığına doğru hızla yuvarlanır. Yuvarlanırken tıpkı düşmanını görmüş kirpi gibi dikenlerini sağa sola fırlatmaya başlar. Bu dikenler; bazen kırıcı bir söz, aşağılayıcı ve ötekileştirici tavır olur.

Geçmişteki koruyucu bir zırh olan değerlerimizi, vefayı ve hoşgörümüzü kaybediyoruz.

Televizyonların gündüz yayın kuşaklarının arasına serpiştirilmiş aile programlarında eşler ayrıldıkları eşlerin; kayınvalidelerin, kayınpederlerin, gelinlerinin ya da damatlarını arkasından acımasızca yaptıkları sitem ve eleştirilerini üzülerek izliyor, o programlardan hızla kaçışa geçiyoruz.

Özgürlüklerin daraldığı ülkelerde bir nefes borusuna dönüşen sosyal paylaşım sitelerinde yol göstericilik mesajlarının yerine; üzerleri her kesin yiyemediği yiyeceklerin, içeceklerin donatıldığı masalarda çekilen fotoğrafların görüntülerine tercih ediyoruz.

Sosyal sorunların çözümü için sosyal devletin yetki ve sorumluluk vereceği sosyolog, psikolog gibi uzmanlara çalışma alanları yaratıcılığına, işsizliğin karanlığında kalmalarına göz yumuluyor.

Ve her gün biraz daha soyutlanan insanlarımız çözümsüz sıkıntılarının boşluğuna düşmeye devam ediyor.

Dikenlerimiz çoğalmaya ve üstelik sivrileşmeye ve ne yazık ki hızla kirpi toplumuna dönüşmeye doğru yuvarlanıyoruz…

Yayın Tarihi
21.10.2014
Bu makale 2368 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!