Düşme Düşünce

     Fikir yiter, cisim düşer. 
     Cisim düşünce yara alır, ağrısı acısı akla koşar. Ağızdan ah, of sözleri dile düşer. 
     Düşünce baskıda, yazmak bekler askıda.
     Oya yapmak, gergev işlemek ince iştir, yaşama işaret. Insanların başına çorap örmek kötü iştir. Yaptığı rezalet, insanlığa ihanet. 
     Tıpta art düşünce, olmaz sağlığa hizmet. 
     Güneş hergün doğar doğa düzeni, 
     Gün içinde bulunur, yaşayanları üzeni.
     27 Haziran öğle vakti yağmur çiseliyor. Kalekapısına gitmeye engel saydım. Alışkanlığım, sigara  gazete almalıyım. 
     Pantolonu, gömleği giydim. Arayan olursa dedim, telefonu cebime aldım. Yola çıktım. Soluma baktım, arabalar 300 metre uzakta, kırmızı ışıkta duruyor. Indim bulvara, karşıya geçeceğim. Sonrasını hatırlamıyorum, geçen zamanı da. 
     Dün Olimpos hastanesine hasta ziyaretine gitmiştim. Nereden bilirdim bugün ilkyardıma getirileceğimi? 
     Acilde gözlerimi açtığımda çocuklarım başımda, tanımadığım iki adam da. Kaza yapan sürücünün biri babası, biri eşi. Ben acılıyım, onlar üzgün. Yürümek değil, ayağa kalkamıyorum. Tekerlekli Sandalyede 2 saat ifademi alacak polisi bekledim. Gelen olmadı, beni karakola götürdüler. Kazayı yapan hanım sürücü de orada, göz altında imiş. 
     Kazanın sorgulaması...
     Ben onları tanımıyorum, onlar da beni. Ortada bir kasıt olmadığını düşündüm, davacı olmadığımı söyledim. Ifademden sonra serbest bırakıldı. 
     Beni kontrol altında olsun diye, oğlum Gökan'nın evine götürdüler. Gece saat 24'e kadar uyumasın demişler. Ben her an, her şartta cömert davrandım. Bütün gece hiç uyumadım.
     Ağrım acım bahane olduğu gibi, yatağı  yadırgamam da psikolojik olabilir. 
     Öğlen sonu ve akşam ziyaretçilerim oldu, çoğunluk erkek. Demek ki, 'erkek hastanın ziyaretçileri de erkek oluyor' sözü aklıma düştü. 
     Akşam kazayı yapan hanım ve eşi geldiler. Olaydan üzüntü duyduklarını ifade ettiler, içtenlikli olduklarına inandım. Dostluk güzelliklerde kurulur diye bir kural yok. Acı olaylarda insanları buluşturur.
     Ağrının acının kıskacındayım. pazartesi günü beni yine acile götürdüler. 
     Ilk günü yaptıklarının yeterli olmadığı ortaya çıktı. Beni emara aldılar. Sol kol omuza yakın kemikte çatlak çıktı. Doktor kanaat edemeyeceğini, emarda kıbırdamış olduğumu söyledi. Suç bana yüklendi. 
     Ilk günü yapılacaklar takside mi bağlandı, gelir mi hesaplandı anlayamadım. 
     Tıp yeminine uyuluyorsa, kurallar öyle konmuşsa kabulüm. Yanlış bir kanaat edinmişsem özür dilerim. 
     Azrail'in işi çıkmış buluşamadım, acısız zamana ulaşamadım. 
     Kafama takılan düşünce...
    Ulaşsaydım ne olurdu? Yaşam durur, toprak beni bulurdu. Acaba masal daha mı iyi olurdu? 
     Ziyaretime gelenlere, telefonla arayanlara sevgiler saygılar. Herkese sağlıklı günler dilerim. 
     Diyorlar ki, Tanrı'nın insanlara en büyük hediyesi çocuklar. Çocuklarım başımdan ayrılmıyor. Bana el, ayak oluyor. Hepsine sağlıklı günler, hep sevgi  içinde kalmalarını dilerim. Acı ateşten gömlek, benim canımı yakması bitmiyor. 
     Çocuklarım, dostlarım sağlığımı istiyor. Kağıt kalem beni bekliyor. 

Yayın Tarihi
02.07.2015
Bu makale 1454 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!