Eskiden Belediye Seçimleri Ve Milyoner Ahmet

Bir zamanlar Antalya’nın renkli simalarından biri olan Milyoner Ahmet’i daha önce de yazmıştım. Ancak yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, O’nu bir kez daha anmak ve eskiden seçim propaganda çalışmalarının Antalya’da nasıl yapıldığını öğrenmek, o günleri yaşamayanlara ilginç gelecektir diye düşünüyorum  

 

Bugünlerde belediye başkan adayları hemen hemen her akşam yerel televizyonlarda evlerimize konuk oluyor ve Antalya kenti için hayal ettikleri projelerini açıklamayı sürdürüyorlar. Dün tramvayın doğru dürüst adını dahi bilmezken; bugün raylı sistemi şiddetle savunuyor veya eleştiriyoruz. Eskiden Belediye başkanlarının projeleri dahi olmazdı. Fanatik bir futbol takımı taraftarı gibi insanlar, taraftarı olduğu partinin adayına oyunu verirdi. Şimdi öyle mi?  Bugün seçmenler “Buyükşehir’de şu adaya, ilçede şu adaya oyumu vereceğim” diyebiliyor. Demek ki son kırk yılda kent için, Antalya için yapılacaklar, artık parti taraftarlığının önüne geçebiliyor.

Bugünlerde Belediye Başkan adayları mega projelerden konu açıyorlar. Antalya’yı bir “marka” - ne demekse – yapmak için düşüncelerini açıklıyorlar. Bilgisayar tekniği ile oluşturulan rengârenk broşürlerde, billboard’larda yapılacak işlerin birer görsel tanıtımını da yapıyorlar. Bütün bunları gördükçe,  adayların vaatlerini dinledikçe; Antalya adına, Antalya’nın geleceği adına, inanın ki insanın içinden adayların tümünü birden, Belediye Başkanı seçmek geliyor.

 

KAHVEDE PROPAGANDA

Çocukluğumda ne Billboard’lar, ne de yerel televizyonlar vardı. Antalya’da seçim propaganda konuşmaları semt kahvelerinde yapılırdı. Bu kahvehaneler, ilgili Başkan Adayları tarafından önceden kiralanır; kimin hangi kahvede konuşacağı Antalya’nın ünlü tellalı ‘Dellal Akif’ tarafından cadde cadde dolaşılarak halka duyurulurdu.

Bu seçim konuşmaları yasalara göre “Kapalı Salon Konuşması” olarak tanımlandığından, konuşmacının kahve içinde veya hiç olmazsa kapının iç tarafında durarak konuşma yapmasına özen gösterilirdi. Halkın ise kahvenin içinden başlayarak, kahvenin bahçesine taşması önemli değildi. Önemli olan konuşmacının üstü kapalı bir yerde durup, konuşma yapması idi.

Antalyalılar aralarında o akşam hangi kahvede seçim konuşmasını dinleyeceklerine karar verir, akşam o kahvede buluşurlardı. Fakat o akşam ‘Milyoner Ahmet’’in konuşması varsa, Milyoner Ahmet’in yakınında bir yer kapabilmek için, bütün Antalyalılar akşamın ilk saatlerinden itibaren o kahveye doluşurlardı.

 

KİMDİ BU MİLYONER AHMET?

 

 

Milyoner Ahmet, 1960’lı yılların başında Antalya’nın renkli simalarından biri idi. Asıl adı Ahmet Altınpınar olsa da onu herkes, “Milyoner Ahmet olarak bilirdi. O zamanlar kendisini, Mısır’daki yakınlarından yüklü miras kaldığına inandırmıştı. Ahmet Bey, Antalya sokaklarında bir milyoner edası ile yürür ve bir milyoner gibi davranırdı. Herkes ona “Mısır’a ne zaman gidip altınları getireceğini” sorar dururdu.

Yüksek topuklu parlak iskarpinler giyen, daima altın çerçeveli siyah gözlük takan Milyoner Ahmet, 1950’li yılların sonunda, Halkevi (Bugünkü Büyükşehir binası) bahçesi içinde bir lokanta işletmiş, Antalya’ya getirttiği timsahları bu bahçe içindeki havuza salmıştı. Lokantada, havuz başında yemek yiyen müşteri, aynı zamanda havuzdaki timsahları seyreder; havuza müşteriler tarafından bir parça ekmek atıldığında, timsahların onu kapmak için aralarında çıkan kıyasıya bir çatışmayı izlerlerdi.

1963 yılı sonbaharında yapılan Belediye başkanı seçimlerinde Milyoner Ahmet, Antalya’nın ünlü eczacısı Akdeniz Eczanesi sahibi Mehmet Necef Bey’in parasal yardımları ile, Antalya Belediye Başkanlığı’na zorla bağımsız aday yapıldı. Halk da Mehmet Necef Bey’in oyununa destek vererek “Ahmet Bey adaylığını koy, seni Belediye Başkanı seçelim” dediler. O ya inandı, ya inanmadı ama, adaylığını koydu. Amaç belli idi. Halka eğlence, şamata lazımdı. Parti Propagandaları başladı. Üçkapılar’da Ahmet’in kahvesinde, Yenikapı’ da Halim Bey’in Vatan Kahvesi’nde ateşli seçim konuşmaları yapıyor; halk da eğlence olsun diye, “Yaşa varol Milyoner Ahmet” bağırışları ile, Milyoner Ahmet hangi kahvede konuşuyorsa oraya doluşuyordu. Halk, bu konuşmalar sırasında isteklerini sıralar; Milyoner Ahmet’ten olmadık isteklerde bulunurdu. Milyoner Ahmet de hepsini yapacağına dair sözler verirdi.  Milyoner Ahmet’in en büyük özelliği, hiçbir adayın aklına gelmeyen Antalya’daki eksikleri bulup çıkarması ve bunlara ilginç çözümler getirmesiydi.

 

MİLYONER BUGÜN YAŞAYDI...

Eğer Milyoner Ahmet bugün yaşasaydı herhalde şöyle konuşurdu: “Kimse, bütün köşe başlarını trafik kurallarına aykırı olarak işgal eden taksi bürolarını, adım başına görüntü kirliliği yaratan büfeleri, yaya kaldırımlarını hemen hemen her 15-20 metrede bir enlemesine işgal edip, yayaların geçiş hakkını engelleyen simitçi tezgâhlarını görmezlikten geliyor. Kentin en işlek caddelerinde sağlık koşullarından uzak, toz duman altında satış yapan tavuk döner, kokoreç dükkânlarından, turisti rahatsız eden tezgâhtarından, anutçusundan, zorla çiçek satan çocuklardan, simitçisinden, dilencisinden ise hiç söz edilmiyor. Çünkü tüm bunlar herhalde oy potansiyeli olarak görülüyor.”

 Evet, Milyoner Ahmet bugün yaşasaydı böyle konuşur; bunları eleştirir, bunlara çözüm getireceğine söz verirdi.  Ben de Antalya’nın en eski turizmcisi olarak Antalya, bu koşullar altında nasıl bir “marka” olacak, henüz anlamış değilim.

İşte halk adamı Milyoner Ahmet böyle bir biri idi. Halk onun seçim konuşmasını büyük bir dikkat ve kahkahalar içinde dinler; konuşması bitince de onlarca kişi onu omuzlarına alır, caddelerde uzun süre taşırlardı.  Milyoner Ahmet’in aday olması için parasal destek sağlayan Eczacı Mehmet Necef Bey ise, onun her seçim konuşması yaptığı sırada karşısında uygun bir yere geçer; Milyoner Ahmet’in ağzı kamaşıp konuşmasında zorlansın diye yarım bir limonu hiç usanmadan somurup dururdu. Milyoner Ahmet her ne kadar buna kızsa da, seçim masraflarını Eczacı Mehmet Necef Bey karşıladığı için ses çıkaramazdı.

Seçimlerde oy kullandığı sandıkta, yalnız kendisinin kullandığı bir oy çıkınca, “Vay anasına! Hanım bile bana oy vermemiş” diye çevreye yakınması, halk arasında espri konusu olurdu. Ancak oy vermese de Antalyalılar onu gönlünde, ideal başkan olarak görürdü.

1909 yılında Antalya’da doğan ve 1969 yılında kaybettiğimiz Milyoner Ahmet, halkın şaka yaptığı, şakayı kaldırabilen temiz bir halk adamı idi.

 

Yayın Tarihi
22.03.2009
Bu makale 10708 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
İyiki milyoner ahmet bu günleri görmedi görseydi kahrından ölürdü nedeni basit biz antalya yerlileri bu şehirde azınlık kaldık.

yaşar ekin 01.04.2009

Çok renkli bir kişiliğe sahip Milyoner Ahmet'in hikayeleri anlatılırdı büyüdüğüm evde. Rahmetli dedem ve anneannem hep gülerek anlatırlardı onun hikayelerini. Bir efsaneydi. Dedemin kuzeniydi rahmetli. Bende arkası yazılıp imzalanmış fotoğrafları vardır rahmetli dedemden yadigar. Bu çok hoş yazıyı kaleme aldığınız için çok teşekkür ederim. Sayenizde bir kere daha canımdan çok sevdiğim dedem ve anneannemi andım. Huzur içinde uyusunlar. Tekrar çok teşekkür ederim.

ahmet aydın 30.03.2009

Onun bir oyu bugünün yüzde bilmem kaç satılık oyundan çok ve gerçektir. Ruhu şad, temizliği günümüz politikacılarına(!) ibret olsun. Anımsayıp aktaran, yaşatan yüreğiniz ağrıyıp incinmesin. Sağlıcakla. Öznur TANAL

Öznur TANAL 25.03.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!