Eylülsüz Sonbahar

“Nerede biri ölürse oralı olur yüreğim.” Demiş çatal yürekli şair Ahmet Arif.

 

Öyle olduğu içindir ki 11 Eylül’de dünyanın efendisi Amerika’yı New York’ta İkiz Kuleleri ile vuran Usema Bin Ladin eylemcilerine kaşlarımızı çatmıştık. Çünkü vurulan sadece devasa gökdelenler değil Amerika’nın onuruydu. Ancak kanayan insandı ve bütün dünya halkları gibi bizde hayatını kaybeden onlarca insana ağıtlar yakmıştık.

 

İkinci öykü kitabım basıma hazırlanırken adını bu nedenle Eylülsüz Sonbahar koymuş ve o kara güne olan duygularımızı yansıtmaya çalışmıştım.

 

Kötülük halkların özünde değildi. Kötülük egemen sınıfların ve baskıcı devletlerin kanlı mekanizmasındaydı. O halde diğer halklar gibi yüreğimiz Amerika halkının da yanında olmalıydı.

 

Bizim kuşak; Eylül’ü, Ahmet Haşim karamsarlığıyla algılamıştır. Güneşin son yakan ışıklarında bir alev denizine dönen tabiat ananın yansıttığı görüntü yapıştırılmıştı belleklerimize.

 

Eylül doğan, büyüyen, yaşlanan ve son demini yaşayan insanın son evresini simgeliyordu. Hayatın deviniminin harikulade özetiydi bu.

 

Oysa Eylül ayı hasat zamanıdır…

 

Tarlaların ürüne dönüştürüldüğü, bağların, bahçelerin bozulup kilerlere, mutfaklara taşındığı aydı. Ve Sonbahar’a merhaba diyen güneşin harmanladığı muhteşem ay… Yani karıncaların bayramı, Ağustos böceklerinin hüzün ayı…

 

Bu ayda belli olur tarlada izi, sofrada yüzü olanların… Ve bu ayda olur geçmişten aldığı gelenekleri yarına taşıyanların hüneri. Domatesler salçaya, erikler, kayısılar pestile, üzümler şıraya ve pekmeze dönüşür. Erişteler kesilir, huzur evlerinin odalarının her yanına yayılan ak pak örtüler üzerinde nebatlar kurutulur, turşular, reçeller yapılır ki kış ayına hoş geldin sefa gelsin demek için. Ne var ki bu gelenekler zaman içinde konserve endüstrisine teslim olmaya yüz tuttu. Ama ben, o eski geleneklerden kopmayan, çoluk çocuklarına deden, neneden kalan öğretiyi taşımaya devam eden bereketli ellere selam olsun diyorum.

 

Kim demiş sonbahar hüzün ayıdır diye?

 

Bakmayın siz melankoliye sarmaş olan duygusal yüreklere. Asıl coşku ayıdır Eylül. İçinde emeğin kazandırdıkları ve kazanılanların düğüne, toya dönüştüğü gündür. Böyle ve bu açıdan bakın Eylül’e… Tıpkı insanın evrimine baktığınız gibi. Çocukluğun, gençliğin ve yaşlılığın da kendine özgü güzelliklerini kavrayarak… Sonrada sakın ama sakın ıskalamayın hayatın tek bir saniyesini…

 

Hoş geldin Eylül!

 

Bereketin barış ve huzur, dünyamıza kardeşlik saçsın.

 

Yayın Tarihi
02.09.2016
Bu makale 260 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!