İlahi adaletin savcısı

Henüz öğretmenlik için staj yaptığımız sırada yönlendirici öğretmenlerden biri:

“Unutmayın! Sınıfta olduğunuz sürece vicdanınız sizin her şeyinizdir. Ve o sınıfa siz istemediğiniz sürece cumhurbaşkanı bile izninizi almadan giremez.“ Demişti.

Yıl 1978-1979’un Türkiye’siydi o zaman.

Öğretmenin baş tacı edildiği yıllar. Ana babaların evlatlarına en küçük bir sorunda bile:

“Öğretmenine bir danış hele.” Nasihatini verdiği yıllar.

Ve akıp gitti zaman, bugünlere gelindi…

Sorumsuz, yanlı sendikacıların siyasi gücü kuşandığı ve okul idarecilerini, öğretmenleri seçme hafifliğini yaşadığı utanç yıllarına gelindi.

Liyakat bir kenara itildi, öğretmenlerin ve idarecilerin hangi camiye gittiği, hangi cemaat içinde yer aldığının, mezhebinin ve dünya görüşünün izlenir olduğu yıllar başladı.

Takvim yaprakları Nisan’ın ilk günlerini gösterdiği günün birinde, Yalova’da bir vali, bir öğretmeni kılık kıyafetiyle aşağılayıp, rencide edince anlaşıldı ki artık öğretmen o sözünü ettiğimiz yıllardaki öğretmen değerinden çoktan yuvarlanıp savrulup gitmiştir.

Öğretmen! Öğreten! Biçim veren!

Yeni nesillerin emanet edildiği…

Gözünden bile sakındığı evlatlarını:

“Eti senin kemiği benim.”Diyecek kadar güven duyulan öğretmen, siyasi erkin kuklaları sendikacıların oyuncağı ve bir valinin paylayıp azarlayacağı kimliğe dönüştürüldü.

Yalova’da yaşanan gurur kırıcı olayın ardından yüreğine inen öğretmen yaşamından oldu. Acılı babası, oğluna reva görülen olayın muhatabını:

“İlahi adaletin savcısı!” Dediği güce havale etti.

İnsan adaletinin olmadığı, yapanın yanına yaptığının kâr kaldığı umutsuzluğunu yaşayan bir baba erozyona uğrayan bir ülkenin hukukuna değil de ilahi adalete sığınıyorsa demek ki sözün bittiği yere çoktan gelinmiştir…

İlahi adaletin savcısı ayyuka çıkan feryatları duyar mı bilinmez ama bu ülkenin insanları haksızlıklara eyvallah demeğe devam eder ve yönetenler yaşananlara seyirci kalırsa eğer gelecek günlerin hayrının olmadığını söylemek de bizim boynumuzun borcudur.

Ne diyelim ne! Öğretmenim başın sağ olsun mu diyelim? Yuh olsun böyle kısır döngüye!