Kadın

Dün Kadınların seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıl dönümüydü.

Günün önemi ile ilgili Türkiye de olduğu gibi Antalya’da da bir dizi etkinlikler yapıldı.

Kadınların seçme ve seçilme konusu 1930’larda, Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder.

Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden de birisidir.

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.

Ben kadının seçme ve seçilme hakkı ile değil ama yine de kadını ilgilendiren şiddet konusunu yazmayı istedim.

Çünkü hepimiz biliyoruz ki, kadının seçilme konusunda biz erkekler yeterli desteği vermiyor ve vermeyi de istemiyoruz. Onun içindir ki benim ilk önceliğim kadının seçme ve seçilme konusundan daha çok şiddete maruz kalmamasıdır.

*****

Toplumumuzda kadın olarak da erkek olarak da sevmeyi bilmiyoruz. Aşkı, sevgiyi, saygıyı bilmiyoruz. Eşlerin birbirine, çocukların kardeşlerine, anne babaların evlatlarına, öğretmenlerin öğrencilerine saygıları yok.

Bir yerde okumuştum şimdi hatırlayamıyorum, “Adalet gücü elinde bulundurduğunda adaletli davranmaktır” diye. Biz güç elimize geçince ne adaletli olabiliyoruz ne de saygılı. Sadece gücü elinde bulundurana karşı oluyor bu tutum ve tavrımız. O yüzden diyorum ki; eğitim şart.

Evet, gerçekten eğitim şart. Geleceği yetiştirecek annelerin babaların eğitilmesi gerekiyor. Geleceği şekillendirecek nesillerin eğitilmesi gerekiyor. Okullarda, evlerde bu eğitimin verilmesi gerekiyor.

Evinde, anne ve babasından şiddet gören, okulda, sokakta şiddet yaşayan bir çocuğun büyüdüğü zaman şiddeti kanıksamasına şaşırmamalıyız.

Şiddeti bir yaşam şekli olarak gören, alternatifini zayıflık addeden zihniyeti değiştirmediğimiz sürece, istediğimiz kadar yasa yapalım, istediğimiz kadar ceza uygulayalım. Her kadının başına bir koruma dikemeyeceğimize göre, o korumanın da başka bir kadın için şiddet unsuru olma ihtimali ne düşünürsek, temel de sorunun çözümünün eğitimden geçtiğini kabul etmemiz kolaylaşır.

Kadına uygulanan şiddetle ilgili konuşulacak, yazılacak o kadar çok şey var ki. Ama ilk başta erkeklerin kabul etmesi gereken bir şey var.

Doğada insan dışında hiçbir canlı şiddet uygulamıyor. Beslenme ihtiyacını karşılayacak olan canlılar dâhil.

Biz ki bilinçli ve akıl sahibi canlılar olarak şiddeti hayatımızdan çıkarmalıyız. Bunun için de yapılması gereken, en baştan, aileden ve sınıftan başlayarak şiddet eğitimi almamız. Toplum olarak “şiddet eğitimi” almalıyız. Bir kadınla yaşadığı cinsellik nedeniyle o kadının nefes alıp vermesi (en basit haliyle) üzerinde hak iddia eden bir zihniyeti eğitmemiz gerekiyor. Sonrasında verilmesi gereken bir “cinsel eğitim” konusu var ki; o da zaten en az şiddet kadar vahim bir durumda.

Böyle bir toplumda da, ne yazık ki cinsel hazlarını gidermeyi hak sayan ve bu hakkı aşk gibi kavramlara yönlendiren erkekler, sonu en iyi ihtimalle ölümle biten (!) şiddet mahkûmu kadınlar ve bütün bunları miras olarak alan çocuklar oluyor.

 

Yayın Tarihi
06.12.2014
Bu makale 256 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!