Kaldırımlar esnaf işgalinde

Her yurt dışına çıktığımda ilk önce yerel yönetimlerin çalışmalarını gözlemlerim.

Beni en çok etkileyen ise Londra olmuştur.

Londra Belediyesi kent yönetiminde sistemi öyle bir oturtmuş ki, altyapı çalışmaları yapılırken bile yollar tamamen kapatılmıyor.

İki şeritli bir yolun tek şeridi trafiğe kapatılıyor, diğer şeritten ise trafik akışı sağlanıyor.

Temizlik konusunda da sistem güzel işliyor.

İnsanlar işe gitmek için evden çıkmadan kentin temizliği bitmiş oluyor.

Hele dükkânları bir görseniz şaşarsınız. Hiçbir esnaf dükkânının önüne malzeme çıkartmıyor.

Sadece kafeteryaların önünde küçük bir masa ve iki sandalye var. O da sigara içenler için konulmuş.

*****

Bizde ki durum ne peki?

Bizde ki durum içler acısı. Ağlanacak halimize gülüyoruz artık.

İnsanlar kaldırımda yürüyemez durumda.

Bir zamanlar sık sık kaldırımlara araçlar park ettiği için şikâyetçi olunurdu. Şimdi ise esnaflar kaldırımları işgal etmiş durumda ve insanlar kaldırımda yürüyemez durumda.

Önceki gün Güllük Caddesi’nde yürürken “Yuh artık bu kadarı da fazla” demek zorunda kaldım.

Dükkân sahibi esnaf, dükkânının önüne mallarını çıkartmış, onunla da yetinmemiş ve kaldırımın ortasına da sattığı ürünleri koymuş.

Hoş kaldırımlar sadece esnafın yaptığı işgallerle sınırlı değil zaten.

Hiçbir ülkede ve kentte göremeyeceğiniz şekilde Antalya’da kaldırımların ortasında küçük elektrik trafoları bile var.

Şimdi ki Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak, Antalya valisi iken İl Koordinasyon Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getirmiş ve trafoların kaldırımın ortasından kaldırılması talimatını vermişti. Üsteli o tarihte AKEDAŞ özelleştirilmemişti bile. Ama bürokrasi bu talimatı dinlemedi ve hala aynı trafolar Güllük’te kaldırımların ortasında mevcudiyetini koruyor.

Sadece caddelerde ki kaldırımlar işgal değil elbette.

Sokaklarda da benzen durumlar söz konusu. Hele o sokaklarda kaldırımlar aynı zamanda binek araçlara da ev sahipliği yapıyor.

*****

Bunları şunun için yazıyorum.

Dün Zabıta teşkilatının kuruluşunun 189’ncu yıldönümüydü.

189 yıllık köklü geçmişi olan bir teşkilatında sistemli olması ve denetimlerini ona göre yapması gerekmez mi?

Ama ne yazık ki ne büyükşehir ne de ilçe belediyelerindeki zabıta teşkilatlarının özellikle kaldırım işgalleri ile ilgili yeterli hassasiyeti göstermediğini düşünüyorum.

Durum böyle olunca da turizmin başkenti dediğimiz ve her yıl 12 milyon turistin ağırlandığı Antalya, kasabadan farkı kalmıyor.

Bu da Antalya’ya yakışmıyor.