Karadağın Ramazan topu

Cumhuriyet Caddesinden Van Devlet Hastanesine doğru uzayıp giden yol, Pansumancı Mehmet amcanın evlerinin önünden dereye iner ve altından derenin boz bulanık suyunun akıp gittiği eski bir köprünün üzerinden askeriyeye doğru tırmanırdı. Tırmanışın altında, sol yanda siyah kayalıkların oluşturduğu Karadağ yer alırdı. Öyle yüksek bir dağ değildir orası. Sanki koskocaman bir camız sürüsü çöküp kalmış gibi yayılıp durur.

Çocukluğumuzda kavak ağaçlarının dallarını bükerek yaptığımız yayları ve ucuna tenekeden büküp şekillendirdiğimiz okları kuşanır, o dağa sözde güvercin vurmaya tırmanırdık. Karadağın kuzeyinde Toprakkale ve Turşik Dağı vardır. Ancak o dağlar kuşbakışı bakarken şehrimize sanki Karadağ kendisini Pansumancı Mehmet Amcanın kavak ve söğüt ağaçlarının gölgesine saklarmış gibi dururdu.

Her Ramazan ayı geldiğinde Karadağ daha bir anlam kazanırdı. Van Belediyesinin dağın en yüksek yerine konuşlandırdığı eski bir top ile kuru sıkı iftar vakti topu atılırdı. O topu Tepebaşı Mahallesinde yaşayanlar her akşam dereye doğru açılan en yüksek tepeler üzerine toplanarak izlerlerdi.

İftar topunun görevlileri iftar vaktini kollarındaki saatlerinden öte, yanlarında taşıdıkları pilli radyolardan Van Radyosunu dinleyerek ya da içlerinden biri dağın en yükseğinden camilerden gelecek ezan sesine kulak kesilerek belirlerlerdi. Allah’ı Ekber sesi duyulduğunda, Van Radyosundaki iftar saatinden Van için iftar zamanı anonsu yapıldığında da iftar topçusu ramazan topunu ateşlerdi.

Ezan ve top sesi kentin iftar saati bekleyen halkına oruç açmanın zamanı geldiğinin işaretiyken, biz çocuklar ve gençler içinse bulunmaz heyecan olurdu.

Ramazan topunun görevlileri belediyenin itfaiyecileri arasından seçilir ve oruç ayı süresince Karadağ yasaklı bölgeye dönüştürülürdü.

Karadağ’ın Ramazan topu sadece Ramazan için görev yapmazdı. Ramazan Bayramının ilk günü bayram namazı öncesinde de birkaç pare top atılarak bayramın gelişi selamlanırdı.

Fırınlarda ramazan pidesi bekleyip gecikenler, ya da iş güçten geç ayrılanlar iftara yetişmek için nefes nefese koşarlardı. Top patladığı zaman ise:

“Eyvahlar olsun! İftar topu da atıldı ama biz iftara yetişemedik!” Diye hayıflanırdı.

Bazen sorunlar yaşanırdı. Ramazan topu beş on dakika gecikir ya da erken patlarsa ertesi günün tek konusu oruçları ziyan eden ramazan topçuları olurdu. Bu da pek nadir görülen hatalardı. Her şeye rağmen top sesini duyan büyükler, iftar için sabırsızlanan küçüklere:

“Ezan’ı Muhammet duyulmadan sakın ola oruç bozmayın.” Nasihatini verirdi.

Yayın Tarihi
08.06.2016
Bu makale 328 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!