Karanlıkta bir gece

Kışın son ayı Şubat veda edip yerini baharın ilk ayı Mart’a bırakmasına bir gün kala, fırtınayla gelen yoğun yağmur, Türkiye’nin dünyaya açılan pencerelerinden biri olan Antalya’yı enerji hatlarındaki bilmediğimiz bir sorun yüzünden karanlıkta bıraktı.

Komşumuzun afacan kızı annesine muzip ses tonuyla şöyle sesleniyordu:

“Yağmur yağdı, elektrik telleri ıslandı zahir!”

Yüklü faturalarıyla tartışılan kurumlardan olan elektrik dağıtım şirketleri yaklaşık beş saati bulan bir süre boyu yaşanan karanlığı habercilere ve yurttaşlara yatıştırıcı açıklamalarda bulunurken neler söyleyecekler diye doğrusu çok merak ediyorum.

Allah’tan yağmurlu hava soğukluğu yumuşatmıştı. Ya bu kesinti o zemheri soğuklara denk gelmiş olsaydı Antalyalının hali nice olacaktı?

Dedim ya ülkemizin dünyaya açılan pencerelerinden biri Antalya karanlıkta kaldı. Sağlık, güvenlik ve benzeri işletme kurumlarının birçoğunda jeneratörler devreye girdi. Ancak yurttaşlar yaşam alanlarında akşam başlayan ve geceye kadar devam eden karanlığa mahkûm oldular.

Her karanlık ışığı aratır ya…

Bu kez yaşam biçimini de etkiledi. Buzdolaplarının çalışmaları durdu. Klimalar sustu. Televizyon ekranları karardı. Çamaşır makinelerindeki çamaşırlar olduğu gibi suyun içinde kaldı. Ütü için hazırlık yapanlar, fırınlarına pişsin diye yiyecek sürenler giden elektrik kesintisi yüzünden elleri böğürlerinde kaldı. Zekânın yarattığı elektrikle çalışan tüm araçlar teknik nedeni bilinmeyen sorun yüzünden haliyle stop etti.

Karanlığı sabah doğan güneş aydınlıkla buluşturacak. Ya enerji kesintisi devam ederse makineleri hangi güç işler hale getirecek? Bu kesinti süresinde akıllara gelen hep bu oldu.

Ne müthiş bir buluş enerji!

Ama siz bu müthiş buluşu kontrol edemez, fırtınaya, yağmura teslim ederseniz elbette ki karanlığa tutsak olmaktan kurtulamazsınız.

Hala Antalya gibi büyük metropol bir kentte elektrik taşıyan direkler toprağın üzerinde. Oysa dünyanın tüm ülkelerinde enerji hatları özel dolaşımlı düzenekler içinde toprağın altına çekilmiştir. İklimsel ve beklenmedik doğal olumsuzluklar enerji hatlarını etkilemez, insanlar saatlerce karanlığa terk edilmezler.

Hukukçulara sormalı.

“Yeterli önlem ve ön çalışma yapılmadığı için derin dondurucularda yiyecekleri bozulan, çamaşır makineleri içinde çamaşırları deforme olan, fırınlara sürülen yemekleri bozulan, bir gecelik aydınlanma özgürlükleri yok edilen yurttaşlar elektrik kurumları hakkında maddi ve manevi dava açsalar kazanma şansları yüzde kaç olurdu?”

Bir ay maddi sıkıntılar yüzünden faturası ödenmedi diye elektriği kesilen ve açılma işlemleri sırasında ceza yiyen, gecikme faizi ödeyen yurttaşlar,  şak diye habersiz kesilen enerji için dava açan yurttaşlar kayıp giden değerlerinin karşılığını alabilirler mi?  

Gülmeyin…

Hukukla yönetilen sosyal devletlerde işine sahip çıkmayan, istismar eden kurumların yöneticileri her zaman maddi ve manevi cezaya çarptırılırlar ve paşa paşa yurttaşların zararlarını karşılarlar. Bu durumu bilen kamu ve özel sektör hizmet kurumları kusursuz, sıfır hata ile sorumluluklarını yerine getirirler.

Dilerim saatlerce Antalya’yı karanlıkta yaşatanlar haklı nedenlerle yurttaşları ikna etmeyi başarırlar ve yeni bir karanlık yaşanmaması için daha tedbirli davranıp, özveriyle çalışırlar.

Ne dersiniz?

Yoksa:

“Aman sende!” Deyip zeytinyağı gibi üste mi çıkarlar?

Öyle ya! Biz halk olarak her türlü olumsuzluğu sindirmeyi doğal yaşam biçimi sayarız.

Dört beş saatlik elektrik kesintisi de vız gelir tırıs gider…

Yayın Tarihi
01.03.2015
Bu makale 290 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!