Kaş ve Kalkan’a seçim öğütleri

Benim için Kaş ve Kalkan’ın ne kadar önemli olduğunu bilmeyenlere anlatayım…

Çocukluğumun bir bölümü Kalkan’da geçti. Ben eski kordonda yüzmeyi öğrendiğimde daha mendirek bile yapılmamıştı… Şimdi, eski ilkokulun altından limana inen yoldaki incir ağaçlarından az düşmedim… Rahmetli balıkçı Ramiz’in oğlu, çocukluk arkadaşım Nurettin’le az balığa çıkmadım… O dönemlerde turistik tesis olarak sadece Pala Mehmet’in lokantası ile hala eski yerinde faaliyet gösteren Akın Pansiyon bulunuyordu… Yaz aylarında Fethiye-Finike arasında karşılıklı sefer yapan iki otobüsün dışında bu bölgeye ulaşım imkanı yoktu. Ekonomi tamamen zeytincilik ve araka (bezelye) üretimine dayalıydı. Şuanda anaokulu olarak hizmet veren eski ortaokul binasının ilk öğrencilerinden birisiyim. O binanın bahçesindeki fıstık çamını yıllar önce dikmiştim, minicik fidan şimdi dev bir ağaç olmuş… Yaz aylarındaki en büyük zevkimiz, bot şekline getirdiğimiz traktörlerin iç lastiğinin üzerine kurulup ıskaroz balığı avlamaktı… Bir deniz maskesi ve şnorkel sahibi olmak en büyük lüksümüzdü…

Kalkan’da elektrik, dev bir jeneratörden sağlanıyordu… Akşam hava kararırken jeneratör çalışır, gece kapatılırdı. Evlerin en önemli lüksü, gaz yağı ile çalışan buzdolaplarıydı…

Balkonları sıra sıra kaplayan ful çiçeklerinin kokusunu hala özlerim…

Babam, Kalkan’da yıllarca Karayolları’nda işçi olarak çalıştı. Babamın ailesi Yeşilköylü, annemin ailesi ise Kaş’ın üzerindeki Yeniköy’den… 5-6 yaşlarındayken Yeniköy’e gittiğimizde, her Cuma rahmetli dedemle birlikte Kaş’a iner, onun Cuma namazından çıkmasını sahildeki çay bahçesinde beklerdim. Dedemin camiden çıktığında aldığı bir külah dondurma benim en büyük ödülümdü…

O yıllarda hem Kaş’ta, hem Kalkan’da sinema salonları vardı. O salonlarda izlediğim filmlerden aklımda kalanların en önemlisi Cüneyt Arkın’ın “Malkoçoğlu” filmiydi…

Yıllar geçti, hem Kaş, hem Kalkan gelişti… Bu gelişme, nüfusta da önemli değişimler yarattı. Ben okul nedeniyle çocukluğumun bu güzelliklerinden hep uzak kaldım. Uzakta olmama rağmen, Kaş’ta ve Kalkan’da yaşanan değişimi, biraz buruk, biraz gurur karışımı duygularla izledim. Kaş ve Kalkan’daki fiziki değişime ayak uyduramayan tek unsur siyaset oldu…

Maalesef Kaş ve Kalkan büyüdü, siyaset anlayışı 20-25 yıl öncekiyle kaldı…

Yine bir yerel seçim arifesindeyiz… Kaş’ı ve Kalkan’ı yönetmeye talip olanlar ortaya çıkacak. Bu insanlar yine ailevi güçleri, sülalelerinin oy potansiyeline ve de siyasi geçmişlerine güvenecekler…

Hangisine sorarsan sor, göreve geldiğinde ne yapacaksın diye, verecekleri cevap hep aynı olacak; Hele bir koltuğa oturalım….

Koltuğa oturmak kolay, koltuğu doldurmak zor…

İşte bu anlayış, Kaş ve Kalkan gibi Türkiye’nin dünyaya açılan iki önemli penceresinin hep eksik, aksak gelişmesine neden oldu…

Kaş da, Kalkan da büyüdü, ancak bu büyüme yöneticilerin çabası ile değil, fiziksel özellikleri ve güzellikleri sayesinde oldu…

Dünyada bilinen, 72 milletin gözünün önünde olan yerleşim yerlerini yönetenlerin de dünyayı bilmesi, geniş vizyona sahip olması gerekir…

Kaş ve Kalkan’ı yönetmeye talip olan insanların, vizyonları ile Kaş ve Kalkan’ın bir adım önünde bulunması şarttır… Önde olacak ki, yönetim şekli hep ileriye doğru olacak…

Ancak bugüne kadar ne Kaş’ı, ne Kalkan’ı yönetenler öndeydi… Onlar hep geride kaldı, geride kaldıkça da gelişimi dizginledi, yanlış yönlendirdi…

Kimsenin kişiliğine, kimsenin insanlığına sözümüz yok…

Sözümüz yapılan hizmetlerin eksikliğine, yanlışlığına…

Artık Kaş ve Kalkan’da yaşayan hemşerilerimizin bir gerçeği anlamaları gerekiyor; yerel seçimlerde oy verecekleri adayların isimlerine, ailelerinin, sülalelerinin büyüklüğüne değil, vizyonlarına, iş bitiriciliklerine bakmalılar…

Bu vizyonun onları geleceğe taşıyacağının farkına varmalılar…

Kaş’ın da, Kalkan’ın da ‘muhtar’ mantığıyla yönetilme zamanı çoktan geçti.

Göreve talip olanların, neler yapacaklarını tüm açıklığıyla anlatmaları ve isimlerini değil, projelerini sandığa koymaları gerekiyor.

Kaş’a ve Kalkan’a öyle belediye başkanları seçilmeli ki, benim ve benim gibilerin, mazideki anılarıyla avunmak yerine, şimdiki memleketleriyle gurur duymalarını sağlamalılar…

 

---------------

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

İyi bir fikrin varsa Japonlardan önce yap. ALMAN

Öğüt, bir hazine kadar değerli olduğu halde genellikle bedava verilir. FRANSIZ

Erkek yaşını saklamaya, kadın ise saklamamaya başladığı zaman yaşlanmıştır. PERU

Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar. KONGO

Yayın Tarihi
17.12.2008
Bu makale 8572 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!