Kelebeklerin sessizliği

Siz hiç kelebeğin sesini dudunuz mu? Kelebekler sessiz uçar. Her kanadı olan canlının bir pırpır sesi vardır. Ama kelebeğin sesini hiç duymazsınız.

Seherin henüz ışıkla buluşmadığı an sayısız çocuklar, gençler okul yollarını tutar. Sadece onlar mı? Gencecik kızlar ve kadınlar da.

Issız yollar… Ya da dikiz aynasını arka koltuktaki kıza ayarlayan ruhsuz sürücü. Veya toplu ulaşım aracı içinde sıkışık bir anı kollayarak bayanları rahatsız eden beden tacizcileri…

Güneş Kaya sosyal medyada dikkat çekici bir yorum yayınlamış:

“Sanayinin ortasında ilçe merkezine gitmek için araba beklerken tüm kamyoncuların durmasını korna çalmasını yaşarken içinden Allah’ım nerde kaldı bu araba diye lanet eden, dolmuşta tek yalnız kalınca Allah’ım hemen gelsin ineceğim yer ya da bir kadın hatta bir aile daha binsin diye dua eden, taksiye bindiğinde illa yakın arkadaşının ya da ailesinden birini arayan kim bu ülkede? Kimler yaşıyor bu korkuları ve neden yaşıyor?”

Güneş’in bu çok önemli gözlem ve saptamasını hepimiz yaşıyoruz. Yapılacak tek şey bu yönde bilinçli bir eğitim vermek, saldırıları affetmeyen ağır yasal cezalara çarptırtmaktır. Ve en önemlisi güncel yaşamda serseri, sapık tacizcilere karşı tavır koymak, mutlaka güvenlik güçlerine bildirerek yurttaşlık görevini yerine getirmektir. Uygar ülkelerde buna otokontrol deniliyor. Bizde ise:

“İspiyon olur. Belasını benden bulmasın.” Savsaklaması ile durum geçiştirilir.

Oysa bireyin özgürlüklerine karşı yapılan her türlü olumsuz tavır başkalarının özgürlüğünü gasp etme suçu kapsamına girer. Lafla sataşma, cinsellik çağrıştıran sözlü tacizler, toplu ulaşım araçlarındaki bilinçli bedensel yapışmalar( fortcululuk) suçtur. Ve en önemli suç da bunları yapanlara karşı sesiz kalmaktır.

Anadolu geleneklerinde anneler kızlarına:

“Laf atsalar dönüp bile bakma.” Nasihati ederler. Bu nasihatlerden cesaret bulan sapıklar da rahatsız etmeye devam ederler.

Kadına verilen değerin sözde dindarım diyen meczuplarca çarpıtılmasını sıkça yazılı ve görsel medyadan takip ediyoruz. Toplumsal hayatın içindeki sosyal olayları iyi tahlil yapamadıklarından dolayı sözde liderlerin söylemlerindeki gaflarına da tanık oluyoruz. Ve yapanın yaptığının yanına kâr kaldığı bir hukuk sistemi güvensizliğinin:

“Şikâyet ettiğimde ya ben alta düşersem…” Kaygısı ise sokaklarda, caddelerde her gün her saat olup biten çirkinliklere karşı durması gereken vatandaşa çelişki yaratıp, potansiyel suçu kendine kimlik edinmişlerin cesaretini bir kat daha artırıyor.

Arada bir yürekli bir tavır:

“Ulan senin anan, bacın yok mu?” Diye haykırdığında da ciğeri metelik etmezlerin tuhaf yorumları yansımaya başlıyor.

“Dekolte giyinmiş. Mini etekli. Elbette saldırıya uğrar.”Deniliyor.

Kadınlarımıza, kızlarımıza karşı giderek artan şiddet ve sapıkça saldırıların olması toplumsal ahlakımızdaki ciddi bir çöküşün var olduğunun somut gerçeğidir.

Kendini sanatçı sayan bir aklıevvelin daha açıkçası zirzopun; kanatları kırılıp, yok edilmiş Özgecan’ın kıyılmasının ardından sarf ettiği sözler de çöküşün öncelikle kafaların içinde olduğunun açık adresidir.

Ancak bu son kurbanın ardından yükselen toplumsal tepki, bundan böyle kelebeklerin kanat seslerini duyuracağının işaretidir.

Yayın Tarihi
17.02.2015
Bu makale 312 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!