Kerbelalar bitmiyor

Tarihin yapraklarında sararıp solmayan tam aksine kızarmaya devam eden acı olaylardan biri Irak’ın başkenti Bağdat’ın 100 Km uzağındaki Kerbela’da yaşanmıştı.

 

Hazreti Ali’nin çocukları, peygamberin torunları Hasan ve Hüseyin, Yezit’e biat eden ordu tarafından katledilmişti. Acımasız katliamının ardından Hazreti Ali’yi sevenlere amansız bir şiddet ve kıyım sürdürülmüştü.

Peki, Hazreti Ali’yi sevenler susturulabilmiş, soyları tüketilebilmiş miydi? Tam aksine acını yüreğine boy veren gür bir kitleye dönüşerek çığ gibi büyümüştü.

Sadece tarihin sayfalarında solup kalan Kerbela mıydı?

Elbette değildi…

Zaman içinde yaşanan Kahraman Maraş, Sivas Madımak olayları da birer Kerbela’dır.

Kerbelalar bitti mi?

Bitmedi…

Yanlış politikalar akıp giden zaman içinde Dersim olaylarını yarattı.

Takvim yaprakları düşerken tek güce dönüşüp egemen olmak isteyenlerin yanlış siyasetleri doğa katliamlarına dönüştü. Taksim Gezi Parkı olaylarında bir avuç İstanbul yeşiline kalkan olmak istenen kitleler var olan yanlıştan dönülmek yerine copa, biber gazına, plastik mermilere hedef yapıldı.

Gezi Parkı eylemlerinin artçı şoklarıyla kitleler sarsılırken plastik mermi hedeflerinde gençler yaşamlarından oldu, sakatlandı.

Polis ve halk karşı karşıya getirildi.

Bakkaldan ekmek almak için henüz bıyıkları bile terlememiş Berkin Elvan gibi çocukların canı alındı. Eylemleri destekleyen gençler kıstırıldıkları yerlerde orantısız güç kullandırılan güvenlik güçlerinin linç kurbanı oldu.

Kerbelalar devam etti…

Köleleştirilmiş maden işçileri denetimsizliğin kol gezdiği Soma maden ocaklarında kavruldu.

Sürdü Kerbelalar…

Ermenek de aynı ihmallerin bir benzeri yaşandı. Hala canlarını kaybeden madencilerin bedenleri gün ışığına çıkarılamadı.

Dış politikayı iyi değerlendiremeyen stratejiler yüzünden Güneydoğu sınırındaki kent ve kasabalar cehenneme dönüştü.

Suriye politikasındaki başarısızlık yüzünden Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlayan bir araç canlar aldı.

Kerbelalar devam etti…

Şimdi Validebağ koruluğunu yok etmeye çalışanlara karşı can siperine korumak isteyenler susturulmak, sindirilmek isteniyor.

Yine Soma’da binlerce asırlık zeytin ağaçları ıslah edilme bahanesiyle iş makinelerinin bıçaklarıyla kıyıldı, söküldü. Yöre halkının feryadı figanı arşa çıkmasına rağmen zeytin ağaçlarını yok etme operasyonu sürdürülüyor.

Demem o ki…

Bugün Kerbela ile Dersim’ı kıyaslamaya alanların yaşanan yeni Kerbelalar karşısındaki duyarsızlıkları devam ediyor.

Kerbela demek ölüm, acı, gözyaşı, ağıt demek…

Şimdi Kerbela’yı doğaya karşı işlenen suçlarla, maden ocaklarındaki göstere göstere gelen ölümlerle, Güneydoğu sınırlarımızda yaşananlarla yaşıyoruz.

Kerbelalar bitmedi…

Farklı biçimde farklı isimlerle gözyaşı döktürmeye devam ediyor.

Kobanı… Kudüs… Soma… Ermenek… Fırtına Vadisi… Validebağ…

Bugün kendi ülkemizdeki sosyal olayların sorunları kördüğümlülüklerini korurken yaratılan mülteci(sığınmacı) problemleri büyük kentlerin yaşamlarını tehdit eder boyuta geldi. Başka bir ulusun iç sorunlarından kendimize vazife çıkararak ülkesinden kaçanlara kapılarımızı ardına dek açarak sıkıntılarımıza yeni bir sıkıntı eklemiş olduk.

İnsanlık onuru kendi özgürlüğüne ve yaşam hakkına sahip çıkmadığı sürece de Kerbelalar devam edecek.

Bence; sönmüş ocakların, alınan canların olduğu ve kan ile gözyaşının aktığı her yer birer Kerbela’dır…

Havanda su dövenler sanmasınlar ki gündem değiştirmek ve günü kurtarmakla ülkelerin iç ve dış politikaları sona erecek. Tam aksine çelişkiler giderek keskinleşmekten öteye geçemeyecek…

Yayın Tarihi
11.11.2014
Bu makale 1900 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!