Kerpiç evlerin kıyısında

Temeli kazılmış, su basmanı atılmış sıra güneşe serilen kerpiçlerin kuruması beklenmeye başlamıştı.
Ne demek:
“Dünyada mekân, ahirette iman.” İçin atılan adımdır bu.
“Hele bir bismillah de gerisi gelir. Sen hiç yuvasız kuş gördün mü?” Dilekleri çıkılan hayırlı yolun umut dileklerine dönüşür.
Çamura şekil, taşa biçim veren insanın çıkış noktası mağara kovukları değil miydi? Daha mutlu yaşamak için insanoğlu az mı zor yollar aştı ve bugünlere geldi.
Şimdi huzur aramanın zamanı geldi derken hep kerpiç evlerin kıyısındaki mutlu günleri anımsarım. O zaman daha mutluyduk. Kat kat yükselen konutlar, göğün karnına açılan balkonlar, kerpiç evlerin duldasındaki eşiklere yayılan çulların üzerinde kurulan komşu, dost söyleşilerinin güzelliğini rezidanslar alabildi mi? Sanmıyorum? Çünkü insan denen yaratık sahiplendikçe dostluk ve arkadaşlık üzerine var olan tüm değerleri elinin tersiyle itmeye başlıyor.
Kerpiç dedim de öyle eften püften yapı gereci değil kerpiç… Çamuru özel, çamurun güneş önünde bekletilmesi sabır, yoğrulması, çiğnenmesi süreç isteyendir. Sonra tahta kalıplara doldurulan çamur yarımlık ve bütünlük kerpiçlerin kesimi emek ister 
Kerpiçten yapılmış evler; kışın sıcak tutar, yazın da serin. Ustaların ustası Abbas dayım malasına yaydığı çamuru temel üzerindeki taşın üzerine çalıp, ilk kerpici koydu mu bilirdiniz ki tez zamanda iki odalı bir salonlu ev yükselecek demektir.
Çimento bulunup, briket icat edildikten sonra kerpiç evlerin şanı şöhreti gölgelenir oldu. Ama kerpiç ev yerine beton evi tercih edenler gördüler ki o cilalı yapı araçlarının sağlıkta bıraktığı izler hiç de yadsınacak gibi değildi. Isınma sorunu ve rutubet beton evlerde sorun olurken, kerpiç evlerde sıfır ihtimalli ve sorunsuz bir yaşam alanı oluşuyordu.
Ancak kerpiç evler için deprem tehdidi vardı. Ustası fasa fiso olan bir kerpiç ev tehlikeliydi. Ama ustası yetkin olan kerpiç evlerde uygulanan tecrübeye dönük mimari yöntemler tehdidi kaldırıyordu.
Her şeye rağmen bir konutun yapısındaki mimari tarz ne olursa olsun, kullanılan araç ve gereçler ne kadar modern olursa olsun o dört duvar arasında huzur ve ağız tadı yoksa metelik etmez bir yapıdan öteye geçmez.
Bugün çıktıkları toprak damlı kerpiç ya da ahşap evleri unutanlar, dünyanın en değerli sanat eserleriyle donatılmış saraylarında otursalar bile, gazeteleri açıp, sayfalarını çevirdiklerinde, televizyonların haber kanalarını izlediklerinde, yurttaşlarının acı yaşamları karşısında şaşalı hayatlarının zerre kadar değeri yoktur. Asıl olan onurdur. Merzifonlu Şehit Binbaşı Arslan Kulaksız’ın kerpiç evine asılan bayraklar gibi…

 

Yayın Tarihi
29.07.2015
Bu makale 366 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!