Kibir

İnsanı aklın yolundan çıkaran garip duygunun adıdır kibir.

 

Zayıfsa kişilik; goygoyculuk, pohpohlama, yalakalık ve tüm şakşakçılık gösterilerinde kibir ortaya çıkar…

 

Muhteşem yüzyıl denilen Osmanlı’nın yükselme döneminin padişahı Kanuni Sultan Süleyman; beş kıtanın, yedi iklimin sözü geçen muktediri olduğunda karakterindeki değişimleri fark eder. Tanrılaştırılanların heyulasını görerek müthiş bir özeleştiri yapar. Kazdırdığı bir mezara uzanarak kendiyle konuşur:

 

“Ey Süleyman sen ki bir fanisin ama ayakların yere basmaz oldu… Başın göklere erişti sanırsın... Bunun adı kibirdir. Vazgeç seni tanrılaştıranların gün gelince boş kubbede hoş bir seda olarak kalacak alkışlarına aldanmaktan… Kendine dön!”

 

Tarih nice hükümdarların, politik liderlerin, diktatörlerin kibirlerine yenildiklerinin sonuçlarını yazar. Kibri yenenler gün gelir halklarının gönül kahramanı olur… Kibrine yenilenleri de halklarını kan denizlerinde yüzdürüp, acılara boğar.

 

Bir haftadan beridir 15 Temmuz 2016 tarihinin başarırsız darbe girişiminin başlangıcı, sonrası ve geride bıraktığı acıyı ve halkın seçtiklerine nasıl sahip çıktığını, küçümsenen kalabalıkların cesaretini konuşuyoruz. Ama tüm bunlara neden olan başarısızlıkların, aymazlığın temel nedenindeki kibir olgusunu tahlil edemiyoruz.

 

Eğer devlet ehli ellerde dört dörtlük yönetilseydi; kışladaki asker kandırılmaz, aklı fikri gücü ellerine geçirmek isteyen fesatlar komplo teorileri üretmez, insanlarımız hayatlarından olmazdı.

 

Köprüler, yollar yaptırdım şişinmelerinin hamasetiyle böbürlenilmeseydi, benden sonrası tufan kibirlenmesine takınılmasaydı, istihbarat örgütleri tıkır çalışsaydı, şer odaklarının maskelerinin altındakileri takibe alınsaydı bütün bunlar olur muydu?

 

Yüzde elliyi aşarım, muhalefetten bir iki milletvekili koparırım hesabı yaparak sadece oy verenlerine aşk söylevleri çekenlerin ve diğerlerini ötekileştirenlerin, olağanüstü günler yaşatan Gezi Eylemlerinin neden ve sonuçlarına bile akıl yormak yerine tehditler savurarak geçiştirenlerin kibirlerinin tutsakları olduğunu söylersem yanlış bir değerlendirme mi yapmış olurum?

 

Hayır!

 

Bugün ülkemizi derinden etkileyen, insanlarımızın hayatlarından olmasına neden olan tüm bu gafletin içinde insanın o insanlıktan çıkaran kibir olgusu yatmaktadır. Ve hala o kibir devam etmekte, hayatlarından olan insanların yüreğine merhem olmak yerine kutuplaşmalara davetiye çıkarılan söylemler dillendirilmektedir. Sokak ve caddelerde halkının akan kanı kurumadan tutup Taksim Topçu Kışlası vaadi ile soru işaretlerini çoğaltmak hangi izana dayanır bir bilen varsa bana söyleyebilir mi?

 

Hiç kimse kem küm etmesin ülkemize bu sıkıntıları yaratanlar milletin iradesi mecliste muhalefeti küçümseyen, adam yerine koymayan, baskın toplantılarla kendi pusulalarına göre yol haritası çizenler yani kibirlerine teslim olanlardır.

 

Onlar şükretmelidir!

 

Mecliste itip kaktıkları gerçek muhalefet gösterenlere şükretmelidirler. Ki onlar her söylemlerinde darbeci olarak suçlandılar ama 15 Temmuz’da darbe girişimine zerre kadar prim vermediler, ülkenin geleceği için tek yolun demokratik bir düzen olduğu mesajını verdiler.

 

Elinde kutsal kitabımızı düşürmeyenler kibirlerine yenik düştüler. Çünkü o kutsal değerler sadece onlar için malzemeydi. Darbe girişiminde bulunarak gerçek inançları yerine kof inançlarını gösterdiler, alaşağı etmek istedikleri yol arkadaşları da tarihin sayfalarına gaflet ve delalete düşmüşlüğün fotoğrafı olarak yansıdılar.

 

Ununu elemiş, eleğini duvara aşmış, bu dünyada barıştan başka hiçbir sevdası olmayan bir yazı adamı olarak hala başı dumanlı olan iktidar yöneticilerine sesleniyorum.

 

O tepeden tırnağa sizi esir etmiş kibrinizi bırakınız!

 

Şakşakçılarınızı bir kez daha gözden geçiriniz!

 

Ve unutmayın bir bütünü yalnızca yüzde elli diye düşünmek sizi her daim çıkmaz sokaklara sürükler!

 

Ve bir saat olsa bile…

 

Aklınızın ve yüreğinizin mezarına tıpkı Kanuni Sultan Süleyman gibi yatıp:

 

“Biz sadece bu sonsuz evrende bir toz zerresi kadar bile değiliz. Faniyiz… Kimseye kalmayan dünya bize de kalmaz. O halde hep beraberiz.” Deme cesareti gösterin.

 

Artık ülkemiz insanı kanlı maceraların başrolünde olmak istemiyor.

 

Ya sahip olun bu ülkenin tek vücut olmasına ya da düşün yakasından.

 

Sokaktaki bir vatandaş olarak size böyle haykırıyorum.

 

Giydiğiniz kibir gömleğinden hemen kurtulun!

 

Yayın Tarihi
23.07.2016
Bu makale 270 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!