Kısır döngü

Toplumda sınıfsal farklılığın altını kap kalın çizgiyle çizecek uygulamanın adı bedelli olarak gündemi sarsan haberler arasına çoktan yerini aldı.

En çok okunan, saygın gazeteci yazar Bekir Coşkun “Askerimiz fakirdendir” Başlıklı yazısıyla bedelli uygulamasını can evinden vurdu.

Yazar Bekir Coşkun’un sözünü ettiği Hozat yöresinden Ali Asker’in derlediği “Askerimiz fakirdendir” ya ünlü Yemen türküsünün sözleri şöyle akıp gider:


Kara çadır is mi tutar
Martin tüfek pas mı tutar
Ağlayalım anam bacım
Elin kızı yas mı tutar

Gitme Yemen'e Yemen'e
Yemen sıcak dayanaman
Tan borusu er vurulur
Sen küçüksün uyanaman

Yemen yolu çukurdandır
Karavana bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir

Gitme Yemen'e Yemen'e
Karışı'n toza dumana
Mektubunu sal kardaşım
Bacını koyma gümana

Tarlalarda biter kamış
Uzar gider vermez yemiş
Şol Yemen'de can verenler
Biri Memet biri Memiş

 

Yani parayı bastırdın mı “vatan borcu, namus borcu” görevinden yırtacaksın. Hani o meşhur:

“Alavere dalavere bizim Mehmet nöbete” Sözü de bir kez daha hayatla buluşacak.

Sosyal bilimciler için bu uygulama toplumsal ayrıcalıklar yaratmaktan öteye geçmiyor.

Nasrettin Hoca’nın “Parayı veren düdüğü çalar” saptamasını da hatırlatan bedelli uygulaması elbette ki ordunun da manevi yapısallığını yok edecek.

Ordu hızla özelleştirilmeye doğru itilerek zaman içinde paralı askeri birliklerinin yaratılmasını sağlanacak.

Ekonomik durumu iyi olan ana ve babalar, kırılgan bir dış politikanın hüküm sürdüğü ortamdan çocuklarını sıyırıp alırken, sıradan alt gelir bütçesine sahip olanların çocukları da “Gel tezkere gel tezkere” Diyerek kışlaların yolunu tutacaklar.

Tam bir sınıfsal ayrılık tablosu yaratılacak. Toplumdaki bireyler sınıfsal çelişkiyi iliklerine kadar hissedecekler.

Aslında en akılcı yol askerlik sürecinin kısaltılmasıdır…

 Bir zamanların kırk sekiz ay askerlik yapanları yeni uygulamayla çocuklarını askeri eğitimin dışında tutabilecek ama diğerleri ise ne yaman çelişkidir ki vatan borcu namus borcudur diyerek asker ocağındaki yerini almakta gecikmeyecekler.

 

“Senin oğlun askerliği ne yaptı?”

“Bedelliye basınca papelleri, askerlikten yırttı. Ya seninki ne yaptı?”

“Bizde bedelli parası ne gezer. Bizim oğlan paşalar gibi gidip kışlasına teslim oldu.

Bu uygulamada hedeflenen artı gelir, sizce de manevi değerlerin yıkımı olmaz mı?

Yahya Kemal Beyatlı’nın

“Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı ilerle

 Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” Dizelerinin yer aldığı Akıncılar şiirindeki şehit olma manasını yok etmez mi?

Sınıfsal çelişkileri uzlaşmaz çelişkiye dönüştürmez mi?

Dünyadaki güç dengelerinin ne kadar kaygan bir zeminde yapıldığını anlatan:

“Barışı korumak için en güçlü orduya sahip olmak gerek.” Sözünü tartışma ortamına taşımaz mı?

Eskiden askerliğini yapmayana ne iş ne de eş verilirdi. Askerliğini yapmayana yarım adam gözüyle bakılırdı.

Şimdi her şey ne yazık ki paranın güç eksenine toplanmak isteniyor.

Parası olan dağları, tepeleri aşıp, ovaları geçme hakkına sahip oluyor.

Mademki askerlik alanında reformlar yapmak peşindesiniz...

O halde toplumsal düzeyde bu konudaki yaklaşımınıza askerlik süresini kısaltmaya çaba gösteriniz.

Yayın Tarihi
06.12.2014
Bu makale 324 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!