Korkunun egemenliği

Eski bir çeyiz sandığını düzenlerken rastlamıştım ilk korku aracına.

 

Bir kurtayağıydı kesilip kurutulmuş... İrkilerek sormuştum anneme:

 

—Bu ne diye?

 

“O mu?” Demişti muzipçe gülerek. Sonra da:

 

“O olmasaydı çok daha emecektin memelerimi. Üç yaşına kadar ana memesi emilir miymiş, emdin! Sonra nenen bulup getirdi kurtayağını da koynuma soktum. Emme vaktin geldiğinde göğsümün kenarından çıkarıp gösterince korkup, irkildin, bir daha ilişmedin.” Demişti.

 

Kurdun çirkin patisini o zamanlar memeden vazgeçirmek için analar göğüslerinin arasına koyar ısrarcı meme emici çocuklar bir daha yanaşmazlarmış annelerine.

 

Korku bir kurtpençesiyle bitmiyormuş meğerse. İşin içine ğeleme ğozanlar, öcüler ve onlarca hayali korku objeleri de katılıyormuş. Aklınız kesti mi, korkmanızı gerektiren söylenceler mantığınızdan döndü mü yerini daha boyutlu korkular alıyormuş.

 

“Bak bunu yaparsan Allah cezalandırır!”

 

“Cehennem ateşinde yanarsın!”

 

“Çarpılırsın!” Gibi mistizm içerikli korkular hayatınızın içinde sahne almaya başlıyor. Ve anlıyorsunuz ki toplum sessiz ve uyumlu olsun diye egemen güç hayali ve dinsel temalı bütün korkuları ustaca kurgulamaya devam ediyor.

 

Oyunlarımızın ve şakalarımızın içine de sinmiştir korkutmak.

 

“Hım! Baban gelirse söylerim!”

 

“Çıkar okuluna gelir bir bir anlatırım öğretmenine.” Gibi tehditkâr yaklaşımlar sıradan korkular yaratmak olsalar da yüreklerinizi sinsice korkuya alıştırırlar.

 

Eğer çarpık çurpuk bir düzenin vatandaşıysanız işin içine; sınavlar, iş, eş, aş, geçim kaygıları girer.

 

Ya kazanamazsam?

 

Ya işsiz kalırsam?

 

Ya da çalışırken işimi kaybedersem?

 

Doğal afetler, açlık, yoksulluk, savaş tehdidi altında yaşamak, trafik kazaları, toplumsal çatışmalar, bulaşıcı hastalıklar, karanlık, mezarlıkta tek başına yürümek, asansör, uçak gibi fobileriniz de korkularınızın çoğalmasına neden olur.

 

 

 

Bugün yaşadıklarımız da korkuyu çöreklendiriyor yüreklerimize…

 

Sen ve ben, mezhep kavgası, kültürel ve etnik ayrımcılıklar derken işin içine tek başına iktidar olamayanların aba altından sopa göstermeleri de giriyor devreye.

 

“Ya dört yüz milletvekili ya da!”

 

Ya da ne?  

 

Korku, ta annenizin memesinden koparılmanızdan, barış içinde bir arada yaşayamama kaygılarınızdan, seçim sandığına giden yola kadar her yanınızı sarıp, kuşatıyor ve fena halde bilinçaltlarınıza hükmetmeye başlıyor.

 

Kokunun panzehiri var biliyor musunuz? O da korktuğunuz o şeyin üzerine gitmek.

 

Her şeye rağmen hayatlarımızda kaybetmek, yenilmek gibi korkular da mutlaka olacaktır.

 

Ta ki:

 

“Büyük korkular korkusuzluğu getirir.” Sözünü kavrayıp, anladığınız zamana kadar…

 

 

 

 

 

 

Yayın Tarihi
22.09.2015
Bu makale 405 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!