Köylü “Tarlanı Ekme Kuraklık Var” Diye Uyarılıyor!

Türkiye’ de su kaynakları sınırlı. Ülkemizde toplam 98 milyar metreküp su kaynağı bulunmaktadır. Bu kaynağın 95 milyar metre küpü yurt içindeki kaynaklardan, 3 milyar metreküpü ise sınırı aşan sulardan sağlanıyor. 14 milyar metreküp yeraltı suyu potansiyeli olduğunu bilinmektedir.  Toplam 112 milyar metreküp su potansiyelimiz mevcuttur. Suyun yüzde 70’i tarımsal sulamada, kalanı kısmı içme, sanayi ve diğer alanlarda kullanılmaktadır.

Araştırmalara göre Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 1500 metre küptür.
Türkiye nüfusunun 112 milyonu bulması durumunda kişi başına düşen su miktarı bin metreküpün altına düşecektir. Bu hesaplama Türkiye için su bakımından kısıtlı ülke olduğunu ve yakın gelecekte su kaybı potansiyelinin bulunduğunu gösterir. Türkiye’nin su konusunda geleceği risk altındadır.
KURAKLIĞIN EN ETKİN DÖNEMİ 2001 İLE 2010 YILI ARASINDA OLDU

’Kuraklık artık ülkemizin bir gerçeğidir. Son 100 yıl içerisinde Türkiye’nin farklı yerlerinde, farklı şiddetle sürecek kuraklık hadisesi gözlemlenmiş, en fazla kuraklık dönemi ise 2001 ile 2010 yılında yaşanmıştır.

Son 50 yılın en ciddi kuraklığının yaşandığı, sıcaklıkların mevsim normallerinden 10 derece fazla olduğu, barajlardaki su seviyelerinin kritik eşiklere geldiği bir dönemdeyiz. Hükümetin bu duruma ilişkin çözüm önerileri ise ancak sorunu derinleştiren düzeyde kaldı. Hükümet yetkilileri konuyu başka havzalardan su taşıyarak ya da su kesintilerine giderek bu sorunu çözeceklerini söylüyorlar. Hâlbuki etkisini artıran kuraklığın asıl nedeni iklim değişikliği…

Mevcut iklim değişimini derinleştiren enerji politikalarını uygulayıp, bir yandan da kuraklıkla mücadele ettiğini iddia eden hükümet yetkilileri, bazı gerçekleri halen görmemeye devam ediyor. Geçen ithal ettikleri gemiler dolusu samanlar dahi onları uyandıramadı!

Türkiye’de su kullanımının en büyük kısmı endüstriyel tarımda ve sanayide kullanılıyor. Su, termik santrallerde buhar sistemlerinde ve kömürün yıkanmasında, kullanılıyor. Canlıların yaşam hakkı olan su, endüstriyel tarımın, sanayi ve enerjinin hammaddesi haline getirilmiş durumda. Ekolojik dengenin tahrip edilmesi, su varlıklarının yok edilmesinde kritik bir aşamadayız. Kötü gidişata dur demenin tek yolu su hakkımız için mücadele etmek ve somut taleplerle ilgililerin karşısına çıkmak olmalıdır.

YAĞMUR VE KAR YAĞMAZSA NELER OLACAK?

Eğer Türkiye´deki kuraklık devam ederse, birçok sektör çok büyük zararlar görecek. Kış aylarını yaşadığımız bu dönemde beklenen yağışların olmaması, hava sıcaklıkların mevsim normallerin üzerinde seyretmesi, tarımdan gıdaya, enerjiden perakendeye birçok sektörü derinden etkiliyor.  Yağmur yağmadı, perakende de kışlıklar elde kalırken mağaza cirolarında büyük kayıplar yaşandı. Yaşanan Kuraklık içinde bulunduğumuz bu ayda sürerse buğday ve ayçiçeği gibi ürünlerde yüzde 50’ye yakın ithalat gündeme gelebilecek. Üretilen enerjideki HES’lerin payının susuzlukla düşmesi elektrik fiyatlarının artmasında etkili olacak.

MART AYINDA TARIM TAMAMIYLE ZORA GİREBİLİR.

Tarım alanında sektör temsilcileri mart ayında da yağışların az seyretmesi halinde özellikle buğday ve ayçiçeği gibi ürünlerde büyük sıkıntılar yaşanabileceğini ifade ediyorlar. Akdeniz Bakliyat Yağlı Tohumlar Birliği Başkanı Mahmut Arslan “Üretici mart ayına kilitlendi. Şu anda üretimde yüzde 10-15’lik kayıp var. Yağış olmazsa ayçiçeği ve buğday gibi ürünlerde tehlikeli günler bizi bekliyor. Eğer mart kötü geçerse söz konusu ürünlerde yüzde 50’ye yakın ithalat gündeme gelebilir” dedi.

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin ise, “Sadece hububatta yüzde 20 ürün kaybı var. Saman sorunu olabilir, yem fiyatlarındaki artış tetiklenebilir, kuraklık hayvancılığı da etkileyebilir” ifadelerini kullandı.

2014 YILINDA ENERJİ KAYBI YAŞANACAĞI ŞİMDİDEN GÖZÜKÜYOR

Türkiye’yi etkisi altına alan kuraklıkla ilgili endişeler artıyor. Baraj ve nehirlerde su miktarı, son yılların en düşük seviyelerine indi. Resmi verilere göre, 2013 yılsonu itibariyle Türkiye’nin yaklaşık 64 bin megavatlık (MW) kurulu gücü içerisinde HES’lerin payı 22 bin MW seviyelerinde ve toplam 910 santralin neredeyse yarısını HES’ler oluşturuyor. Kuraklığın devam etmesi halinde HES’lerin üretimdeki payının düşecek, bu durum, daha yüksek maliyetli doğalgaz ve kömür santralleri ile ikame edileceğinden, elektrik fiyatlarının yükselmesi söz konusu olabilir. Elektrik üretimimizin yüzde 25’ini HES’lerden karşılıyor. HES’lerin üretiminde yüzde 5’lik bir azalmanın karşılığı 12-13 milyar kilovatsaat (kWh). Yani yaklaşık 1 milyar dolarlık zarar oluşacağı hesaplanıyor.

SU KONUSUNDA SANAYİ “AÇİL ÖNLEM” ÇAĞRISI YAPTI

Organize sanayi bölgeleri yönetimleri, ihtiyaç duydukları su kıtlığı konusunda ‘üretim etkilenmesin’ diye harekete geçti.

Sonuç olarak; Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık değerleri sadece konutunda oturan tüketici için değil, genel olarak ekonomi için de tehdit oluşturuyor. Eğer ilerleyen günlerde yağmur yağmazsa, kuraklık birçok yönden ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek. Köylü ürünü ve tarlasını sulayamayacak. Sulasa bile yeterli oranda mahsulüne su veremeyecek. Dolayısıyla, tarım ürünlerinde yıllık ürün düşüşleri yaşanacak. Sanayide de su yetersizlikleri nedeniyle üretimde yavaşlama veya üretime ara verme gündeme gelecek.

Su ve kuraklık konusunda Akademik çevreler, yaz aylarında büyük su sıkıntısı olabileceğini, acil tedbir alınması gerektiğini belirtmekten daha ileri gidiyorlar “Derhal açil önlemler alınmalıdır” Diyorlar…

KONYA’NIN EREĞLİ İLÇESİNDE BELEDİYE ANONS YAPIYOR?

Kritik kuraklık ve ileri aşaması bu sene tarım rekoltesini düşürecek. Krizde olan çiftçi ekonomik olarak daha zora gidecek geçtiğimiz hafta sonu Konyanın Ereğli ilçesinde tarım ilçe müdürlüğü belediyeye anons yaptırarak köylüyü, çiftçiyi tarlasını kuraklık nedeniyle ekmemesi için uyardı.

Samsun da barajlarda su 100 metre geriye çekildi. Kuraklık ben geliyorum diye her türlü göstergesini veriyor, ama hükümet ve ilgili bakanlık ‘sıkıntı olmayacak’ açıklamalarında bulunuyor. Bir taraftan kuraklık için “acil önlem” toplantıları yapıyor…

YEREL SEÇMLERDE “KURAKLIK” NEDEN GÜNDEME ALINMIYOR?

İçinde bulunduğumuz yerel seçim sürecinde ülke genellinde ve yakinen takip ettiğim Antalya, Samsun ve Alanya da şimdiye kadar “Bütünşehir”  ve ilçe belediyelere aday olanların kendilerinin, partilerinin su ve kuraklık konusunda bir cümlelerini ben daha duymadım. Önerim yerel seçimde kentlerimizi yönetmek için aday olanlara öncelikle “yaşam hakkı olan su konusunda ne yapacaksınız ?” sorusunu sormanızdır

Yayın Tarihi
10.03.2014
Bu makale 6256 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!