Markayız ama ‘Tursil’iz!

Alanya’nın en güçlü olduğu siyasal dönemin sonuna yaklaşıyoruz.
Haziran’da yapılacak genel seçimlerde nasıl bir tablo çıkar bilemem ama, Alanya’nın bugünden daha güçlü olacağını sanmam.
TBMM Başkanı bizden biri…
Belediye başkanlarımız birer birer AKP’ye geçince, Başbakan’ın teveccühüne mazhar olduk.
Hükümetin en kudretli üyesi Bülent Arınç akrabamız.
Milletvekilimiz Avrupa’nın zirvesinde…
İktidar partisinin en etkin isimleriyle kankayız adeta…
Bu koşullarda Alanya’nın beklentilerine karşılık bulamıyorsak bir yerlerde bir yanlışlık var demektir.
Havalimanı konusunda mesafe alıyoruz belki ama “final”i yapamıyoruz bir türlü…
Devletin kasasından bir kuruş çıkmadan pist uzayacak, pistin uzamasıyla charter uçuşları başlayınca devlet ekstra para kazanacak, fakat buna rağmen onay alamıyoruz.
Her yolu deniyoruz ama başaramıyoruz.
Gazipaşa’da “mania” var uçaklar pas geçemiyor varsayalım…
Manavgat Ulualan’da mevcut bir pist var halen zirai ilaçlama uçaklarının kullandığı…
Uzamaya ve genişlemeye de müsait…
Oraya yapılsın yeni bir havalimanı…
O da bizim işimizi görür.
Ulaştırma Bakanı Binali bey isterse burası hemen ihale edilir ve bir yıldan önce de uçuşlara açılır.
Binali bey ister mi?
İşte asıl mesele bu?

Bir zamanlar, “Alanya, Türk turizminin Tursil’idir” demiştim.
Herkes adını bilir; yani en tanınan markadır.
Ama, çok az insan onu satın alır.
Pazar payı giderek azalmaktadır bu yüzden…
Yaratılan yeni markalara sürekli geçilirken, “marka” olmakla övünür.
Marka olmak tek başına bir işe yaramıyor oysa…
Marka olmanın yanı sıra iyi bir imaja sahip olmak da gerek…
Siyaseten de “Tursil”iz biz!
Herkes Alanya’yı biliyor, seviyor, tanıyor ve –güya- hizmet etmek için yarışıyor.
Ancak, ortada hiçbir şey yok…
Oysa, havalimanı ya da ulaşım sorununu bir halletsek Alanya uçacak; Alanya bir Alanya daha olacak…
Kimsenin hakkını yemeyelim; Alanya’da son yıllarda harikulade işler oluyor yerel bazda…
Keşke birileri bizi çok değil, on yıl öncenin Alanya’sına ışınlasa da bir kez daha bakıp geri dönsek, bugünü daha iyi anlayabilmek, özümseyebilmek adına…
İlk Avrupa’ya gittiğim yıllarda, “Ahh!” çekerdim içimden imrenirken… “Keşke” ile başlayan cümleler kurardım, “Bizim ülkemiz de böyle olsa…” diyerek…
Her yıl yine defalarca Avrupa’ya gidiyorum.
Ama son yıllarda imrenmiyorum.
“Ahh!” çekmiyorum, “Keşke” ile başlayan cümleleri daha az kuruyorum…
Nedeni gayet açık…
Alanya giderek bir Avrupa kenti oluyor…
Alanya’daki değişimi ve gelişimi görmemek için kör olmak gerek…
Duymamak içinse sağır…
Avrupalılar boşuna “Alanya” demiyorlar…
Alanya’dan mülk edinmek için nedensiz yere emlakçilerin kapısını aşındırmıyorlar…
Kabul etmeliyiz ki, Alanya da onların bu teveccühüne kayıtsız kalmıyor…
En başta yerel yönetimleriyle ve diğer sosyoekonomik dinamikleriyle, Avrupalılara çağdaş bir yaşam standardı sunabilmek için rekabet halinde Alanya…
Yolundan kaldırımına, kentsel alanların peyzajından işyerlerinin çağdaş formatına kadar her alanda aşama aşama Avrupalılaşan bir Alanya var.
Herkes şunu kafasına iyice sokmalı:
Alanya, “asgari müşterek”lerin kenti değil…
Alanya, “azami müşterek”lerle ve “bireysel ama başarılı hamlelerle” büyüyen bir şehir...
Aksini yapan ve düşünen kaybetmeye mahkum…
Herkes, “Ben daha iyisini yapacağım” demeli…
Diyor da…
Ekonomi hep daha kötüye giderken yeni yapılan işletmeler birbiriyle yarışıyorlar kalite adına…
Hele bir de işlevsel havalimanımız olsa!
Yoksa, “Tursil” olmaktan kurtulamayacağız asla!

Yayın Tarihi
10.12.2010
Bu makale 11487 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!