Müslümanların İLK KIBLESİ Mescid-i Aksa DEĞİL, KABE?dir

Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa için, “Müslümanların ilk kıblesidir” denilmesi Kur’an-ı Kerim “bildirilerine” aykırıdır…

Böyle bir durum, İmran/96 ayetini İNKÂR demek olurken, Kur’an’a aykırı olarak daHz.Adem ile Hz.Muhammed (Sav.) arasındaki dönemde yaşayanlar arasında Müslüman yoktu” demek de olur ki, bu da pek çok Kur’an Ayetine aykırı olmaktadır..

Aşağıdaki Ayetler de zaten, “Müslüman OLMA’nın Hz.MUHAMMED(Sav.) ÖNCESİ” yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla da bu durum zaten ‘Mescid-i Aksa’yı “İlk Kıble” yapmamaktadır:

[Bakara/2-127,128]  “ve o vakit ki İBRAHİM beyitten temelleri yükseltiyordu İSMAİL birlikte şöyle dua ettiler: Ey bizim Rabbımız kabul buyur bizden, daima işiten, daima bilen sensin ancak sen. Ey bizim Rabbımız HEM BİZİ yalnız senin için boyun eğen MÜSLÜMAN kıl ve zürriyetimizden yalnız senin için boyun eğen bir ÜMMETİ MÜSLİME vücude getir…”

Sözkonusu “Müslümanlığı/İslam dinini” Hz.İbrahim de Hz.Yakub da kendi oğullarına vasiyet etmiştir:

[Bakara/2-132]   “Bu dini İBRAHİM kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi YAKUB da vasiyet etti: Oğullarım «Allah sizin için o dini ıstıfa buyurdu, başka dinlerden sakının YALNIZ MÜSLİM olarak can verin dedi.

Aşağıdaki Ayette görülebildiği gibi de Yakub’un oğulları da ataları olan Hz.İbrahim ve Hz.İsmail ve Hz.İshak’ın inandığı din olan İslamı tercih edip Müslümanlığı seçtiler:

[Bakara/2-133]   “YAKUB’A ölüm hali geldiği vakit: oğullarına benim arkamdan neye ibadet edeceksiniz? dediği vakit? Dediler ki senin Allahın ve ataların İBRAHİM ve İSMAİL ve İSHAKın Allâhi ilâhi vahide ibadet ederiz, biz ancak ona boyun eğen MÜSLÜMLERİZ..

Ayetlerde okunan İslam dinine, “İbrahim’in milleti” de denildi:

[Bakara/2-130]  “İbrahimin milletinden kim yüz çevirir? Ancak kendine kıyan sefîh, hakikat biz onu Dünyada ıstıfa ettik, Ahırette de o hiç şüphe yok salâhile seçilenlerdendir

[Bakara/2-131]   Rabbı ona İSLAM EMRİNİ verince, teslim oldum Rabbilâlemine dedi

Hz. İbrahim için, Kur’an dışı bir şekilde, “Üç din!!..in atası” denilse de “Üç din” yok, Tek bir din sözkonusu, o da İslam dini oluyordu.

İşte, “İbrahimin milleti” tanımı da bu Hz.Adem’den itibaren gelen İslam/Tevhid dinini bildiriyordu.

Diğer taraftan, “İSLAM” kelimesi için Elmalı’lı Hamdi Yazır tefsirinde, “İbrahim’in teslimiyeti zamanından itibaren ‘İbrahim milleti’ demek oldu” denilse de (Bakz: Bakara-132 tefsiri), bu tanım eksik bir tanımlama oluyor. Doğru olan, bu tanımın Adem alehyisselama kadar çıktığı; haliyle de “Adem milleti/dini”, buna karşın da “Diğer milletler/dini” ayrımı bulunduğu  anlaşılabiliyor.

Aşağıdaki, “Hz.İbrahim’in, ‘Nuh’un Milletinden’ olduğunu bildiren Saffat/83 ayeti de bu düşüncemizi zaten doğruluyor:  

[Saffat/37-83]  “Şüphesi ki İBRAHİM de O’nun (NUH’UN) milletinden idi

Aşağıdaki, Hz.İbrahim’in hiçbir zaman müşriklerden olmadığı şeklindeki ayet bildirisi de “İslam milleti” denilenin, “İslam dini” olduğunu, inanlarının da Müslüman olarak tanımlandığını gösteriyor:

[Bakara/2-135]   Bir de Yehud veya Nasara olun ki hidayet bulasınız dediler, de ki: hayır, hakperest hanif olarak İbrahim milleti ki o hiç bir zaman müşriklerden olmadı

[Bakara/2-136]  “Ve deyin ki biz Allaha iman ettiğimiz gibi bize ne indirildiyse, İBRAHİM’e ve İSMAİL’e ve İSHAK’a ve YAKUB’a ve Esbata ne indirildise, MUSA’aya ve İsa’ya ne verildiyse ve bütün Pegyamberlere rablarından olarak ne verildiyse hepsine iman ettik, onun Resullerinden birinin arasını ayırmayız ve biz ancak onun için boyun eğen MÜSLİMLERİZ

Yukarıdaki ayette görülebileceği, aşağıdaki ayetten de anlaşılabileceği gibi Hz.İbrahim’in,  Hz.İsmail’in, Hz.İshak ve Hz.Yakub’un torunları da Yahudi ve Hıristiyan değil, Müslüman idiler:

[Bakara/2-140]   yoksa İBRAHİM de, İSMAİL de, İSHAK da, YAKUB da, Esbat da hep Yehud (Yahudi) veya Nesârâ (Hıristiyan) idiler mi diyorsunuz? Deki sizler mi daha iyi bileceksiniz yoksa Allah mı? Allahın şahadet ettiği bir hakikati bilerek ketm edenden daha zalim kim olabilir?..

Tabii ki Hz. İbrahim ve onun yolundan giden Müsümanların “Kıblesi” Mescid-i Aksa değil, “Kabe” idi.

Diğer taraftan, Hz.İbrahim, “Kabe’nin ilk kurucusu” değildi. Kabe’nin İlk kuruluşu Hz.Adem’indi. Zaten, İmran-96 ayetinde Kabe’nin, “yeryüzündeki en eski mabed olduğunun” bildirilmesi de bu demek oluyordu.

[Âl-i İmran/3-96]  “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabed), Mekke’deki (Kabe)dir” (Âl-i İmran/3-96

Yeryüzünde inşa edilen “ilk mabed ve dolayısıyla ilk kıble” olma özelliğine sahip olan “Kabe”, Hz.Muhammed(Sav.)’in atası Hz.İbrahim’in “kıblesi” olduğu gibi, Hz.İbrahim’nden evvel yaşamış -Kur’an’da ismi geçen peygamberlerden- Hz.Salih, Hz.Hud, Hz.Nuh ve Hz.Salih’in ve de Hz.Adem’in de “Kıblesi” olmuştu.

Hz.İbrahim ile Kabe’nin yapılması ilişkisine gelince: Kabe, Hz.Hud’un kavmi olan AD Kavmi ve Hz.Salih’in kavmi olan Semud Kavmi  bölgesel helâkları sonrası, Hicaz-Arabistan yöresinde “örtülü” kalmış, bu sebeple Hz.İbrahim, Kabe’nin ‘ilk değil, ikinci kurucusu’ olmuştur. Şöyle de ifade edersek: Kâbe ilk önce Âdem Aleyhisselâm tarafından yapılmış, daha sonra “kaybolan yeri” İbrahim Aleyhisselâm'a Allah-u Teâlâ tarafından gösterilmiş, o da oğlu İsmail Aleyhisselâm ile birlikte onun temellerini yükseltmiştir.

Mescid’i Aksa’nın “Kıble olmasına” gelince: Bu noktada soru şu oluyor: “Namaz ilk defa farz kılındığında” Peygamber (a.s) Beyt-i Makdis’e doğru mu, yoksa Kabe’ye doğru mu kılıyordu?”

Bu konuda iki farklı görüş bulunuyor. Birinci görüşe göre, namaz farz kılındığında Beyt-i Makdis’e doğru kılıyordu. İkinci görüşe göre ise, namaz farz kılındığında Kabe’ye doğru kılıyordu. Mekke’de kaldığı sürece de Hz. İbrahim ve İsmail’in namazları gibi Kabe’ye doğru kılmaya devam etti. Medine’ye geldiğinde ise, on altı veya on yedi ay Beyt-i Makdis’e doğru kıldı, sonra Allah onu Kabe’ye döndürdü.

Berâ b. Âzib hazretlerinden rivayet olunuyor ki, Resul-i Ekrem Efendimiz Medine'ye gelmiş ve onaltı ay “Beyt-i Makdis” tarafına namaz kılmış idi. Daha sonra ise, namazda Kâ'be'ye dönmesi emredildi. Bu Kıble'nin çevrilmesi olayı, Bedir Gazası'ndan iki ay önce Recep ayı içinde öğleyin güneşin zevalinden sonra meydana geldiği, Resulullah, Beni Seleme mescidinde ashabı ile birlikte öğle namazını kılarken âyetin geldiği; kılmakta olduğu öğle namazının ilk iki rek'atini Mescid-i Aksa, son iki rek'atini ise Mescid-i Haram tarafına kıldığı, hatta Peygamberimizin yer değiştirip Kıblenin değiştiğini bildirmesiyle erkeklerle kadınların da yer değiştirip birbirlerinin yerini aldıkları ve bundan dolayı o mescide "Mescidü'l-Kıbleteyn" adı verildiği dahi zikredildi (Bakz:Elmalı Tefsirinde, Bakara-144 ayetinin açıklaması).

Bu açıklama da zaten, Mescid-i Aksa’nın “İlk Kıble” olmadığını gösteriyor.

Bu süreç sonrası (Mescid-i Haram semti tam ortasındaki) Kabe kıble olmuş; Kabe yeniden kıble olmuştur.

Mescid-i Aksa kıblesinden Kabe kıblesini dönülmesini bildiren aşağıdaki ayet de Mescid-i Aksa öncesinde varolan Kıble olan Kabe’ye zaten işaret ediyor:

[Bakara/2-149]   “Resul'üm! Biz senin, yüzünü çok kere göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye elbette çevireceğiz.” (Bakara/2-: 144)

Bu suretle “geçici kıble” kaldırılmış ve "İstikbâl-i Kıble" farz olmuş oldu. Yoksa, Allah-u Teâlâ kıbleyi önce Beyt-i Makdis yapıp, sonra onu Kâbe'ye çevirmemiştir…

[Bakara/2-149]   Hem her nereden sefere çıkarsan hemen Mescidi harama doğru yüzünü çevir, bu emir şüphesiz hak, rabbından olduğu muhakkakdır.., Allah amellerinizden gafil de değildir

[Bakara/2-150]   Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescidi harama doğru çevir ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin

Haliyle de Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi değildir, olmamıştır…

 

http://www.ahmetmusaoglu.org

 

Yayın Tarihi
31.05.2015
Bu makale 872 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!