Öp de geçsin acısı yaramın anne!

İki çocuk sevdim gözlerimle dün…

 

Birisi halk otobüsündeydi annesiyle. Yürüyordu ama annesi sıcak diye bebeklikten kalmış arabasına bindirmişti.

 

Elinde namlusu uzun, toplu tabanca vardı plastik. Tam karşımdaydı nişan aldı alnımdan.

 

Adını sordum, söylemedi.

 

Annesi:

 

“Söylesene oğlum, Sergen olduğunu söylesene” dedi. Omzunu silkti Sergen ve plastik tabancasının namlusunu tam alnıma yönlendirerek:

 

“Bam!” dedi.

 

Otobüs Anafartalar Caddesinde tam da A.Ferda Kahraman Okulunun önündeki durakta yolcu indirmek ve almak için durdu... İleride de T.R.T Caddesi vardı. Hareket etti otobüs ancak sözünü ettiğim T.R.T Kavşağında kırmızı ışık yanınca durdu. Sağ yanımızda saz, flüt, keman ve diğer enstrümanları satan mağaza vardı.

 

Küçük Sergen’e:

 

—“ O tabancayı bana verirsen, annen sana onlardan alacak” diye mağazanın önünde sergilenen çalgılı aletleri gösterdim.

 

Annesine yaptığı gibi konuşmadı ve omzunu silkeleyip başını başka tarafa çevirdi.

 

Yeşil yanmıştı… Hareket etti araç…

 

Aydın Kanza Parkına geldiğimizde yeniden durak yerinde durdu halk otobüsü. Bu arada Sergen elindeki plastik tabancayı kendisine bakan her yolcuya çevirip:

 

“Bam!”  yapmaya devam ediyordu.

 

Duraktan binenler arasında orta yaşlarda bir hanımefendi ile dört beş yaşlarında bir oğlan çocuğu daha bindi. Tam o sırada otobüs kapısını kapatmış ve sarsılarak hareket etmişti. Kadının elini bırakan çocuk ansızın kapaklanarak düştü aracın koridoruna. Ayaktaki yolcular kaldırdılar çocuğu. Annesinin yüzü korkudan kül rengine bürünmüştü. Genç bir kız hemen oturduğu yerden kalkıp, hanımefendiye yer verdi. Düşen oğlan ağlıyor,  acıyan dizini tutuyordu. Annesi kucağına alıp, saçlarını okşadı sonra da:

 

“Dizin mi acıdı? Şimdi öperim hiç mi hiç kalmaz acısı sızısı yavrum.”Dedi.

 

Küçük Sergen de olan biteni bebek arabasından hayretle açılmış gözleriyle izliyordu. Düşen çocuğun ağlaması dinip de her şey normalleşirken O tekrar elindeki plastik tabancayı sağa sola tutup bam yapmaya devam etti.

 

İki kadına baktım…

 

İkisi de anneydi…

 

Birisi çok gençti diğer orta yaşlardaydı.

 

Birisi oğlunun eline plastik uzun namlulu bir tabanca tutuşturmuştu, diğeri de düşüp incinen oğlunun acıyan dizine şifa niyetine öpücük konduruyordu.

 

Ne garipti…

 

“Öp de acısı geçsin yaramın anne!” diyen çocuklarımızın sayısı nasıl da hızla çoğalıyordu…

Yayın Tarihi
13.09.2015
Bu makale 385 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!