Son bir yıldır Türkiye olağanüstü günler yaşıyordu...
7 Haziran 2015 seçimlerinde “OHAL kalktı baskılar bitti” diyen A.K.P.’ye oy verenler, dün meydanlarda OHAL’in ilan edilmesini kutladılar!
***
Bir yılda 800’ün üzerinde şehit... Ankara Gar Meydanı, İstanbul Sultanahmet, Ankara Kızılay, İstanbul İstiklal caddesi, İstanbul Vezneciler bombalı saldırıları... Güneydoğu’da yerle bir olan şehirler, kasabalar... PKK ve IŞİD belası... Rusya krizi... Tutuklanan on binlerce insan... Vahşi, aptalca ve rezilce bir darbe girişimi!
Aslında hükümet mevcut “olağanüstü” durumumuzun adını koydu!
***
2014 yılının Ağustos ayında Antalya Beyaz gazetesinde “Paldır... Küldür...” başlıklı yazımda, yazmaya başlama nedenimi şöyle açıklamıştım;
“Endişeli, mutsuz, kendilerini baskı altında hisseden, içleri dolu… Korkan, susan, umursamayan, gözünü kapatan, kulağını tıkayan, kaçan, açık-gizli konuşan, benim gibi yazarak rahatlamaya çalışan insanlar var... Otuz yıllık Diş Hekimiyim (32 oldu), fahri değil “harbi” doktoram var… İki ayrı üniversitede Sosyoloji ve Felsefe öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum (Sosyoloji diplomamı aldım)… Bu kadar okul ve kitap sevgimden gelen “okurluğum” zaten vardı. Üzerine gazete köşe “yazarlığı” da eklenince, artık rahat rahat “Hem okudum, hem de yazdım” diyebilirim...” (*)
***
Gazetede yazmaya başlarken kendime ve aileme bir söz vermiştim; Yazmaktan keyif almadığım veya onlar istedikleri zaman ya ara verecektim, ya da yazmayı bırakacaktım...
Ülkenin durumu ortada; İnsanlar korku içerisinde!
“Jandarma Genel Komutanlığı Bilişim Suçları” adında bir bölüm olup olmadığını bile araştırmadan “durum çok ciddi” bildirimleri paylaşarak kendilerini koruduklarını sanan eğitimli insanlar, profesörler... Dün Zonguldak’ta, A.K.P.’li bazı isimlerin eskiden Fetullah Gülen hakkında söylediklerini sosyal medyada paylaştığı için, Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanan vatandaş... Ailemden ve arkadaşlarımdan yazmamı istemeyenlerin artan sayısı...
Hem moralim bozuldu, hem yazmaktan keyif almaz oldum, hem yoruldum, hem de tırstım!
(Tırstığımı açık açık söylüyorum diye ayıplayanlar, bir zahmet bunun benim değil ülkeyi yönetenlerin ayıbı olduğunu düşünsünler!)
Çiçek, böcek de yazmak istemedim...
Yazılarıma ara vermeye karar verdim. Bu ara ne kadar sürer, tekrar yazar mıyım, dayanamayıp arada sırada yazı gönderir miyim, bir daha hiç yazmaz mıyım, ben de bilmiyorum?
Geldiğim gibi, paldır, küldür gidiyorum!
***
Bana gazetesinde iki yıl yazma fırsatı veren Antalya Beyaz gazetesinin sahibi Sayın Ahmet Dökdök’e; Yazılarıma bir yıldan fazladır Antalya Bugün İnternet sayfalarını açan Sayın Erdoğan Kahya’ya ve her iki gazetenin tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum.
İki duayen gazetecinin bana güvenerek gazetelerinde yer vermelerinin onur ve gururu anlatılamaz!
Okuyan, destekleyen, yorum yapan, yazılarımı beğenen, paylaşan, özel mesaj atıp dertleşen tüm okurlarıma da teşekkür ediyorum. Umarım yazılarımla çok keyfinizi kaçırmamışımdır?
***
İnsanın yaptıkları ve yapacakları bitmez. Yeter ki sağlığı yerinde olsun.
Kütüphanemde beni bekleyen, okumak istediğim daha birçok kitap var... İzlemediğim, merak ettiğim daha birçok film izleyeceğim... Elim, ayağım, kafam, vücudum izin verdiği ve hastalarım istediği müddetçe, severek yaptığım işime devam edeceğim... Yeni şeyler öğreneceğim... Görmediğim yerleri göreceğim... Arkadaşlarımla gerçek hayatta veya sosyal medyada bir şeyler paylaşıp, dertleşmeye devam edeceğim?... Belki bir üniversite daha bitireceğim?... Sevdiklerimle vakit geçireceğim... Elimden geldiğince iyi yaşamaya gayret edeceğim...
Ve biliyorum ki; Sizleri çok özleyeceğim!
Ne diyelim?
Sağlık olsun!
------------------------------------------------------------------
(*)Paldır... Küldür... (19 Ağustos 2014): http://www.antalyabeyaz.com/yazarlar/paldir-kuldur/