Rövanşı benimle yapacaksın

- Ya arkadaşlar hala aramadılar. Bari aramalarını beklerken hazırlıklarımızı bir daha gözden geçirelim de vakit geçsin. Kırmızı çizgilerimiz nelerdi? Birincisi... Atatürk!... Her devlet dairesinde bir Atatürk resmi olsun diyecektik değil mi?...

- O zaten var efendim. Sadece "Atatürk'ün hangi poz fotoğrafı olacağına biz karar verelim" diyecektik. Çok ısrar ederlerse, istedikleri pozu seçmelerine ses etmeyecektik...

- Doğrusu da o... Durduk yerde rövanşist olmaya gerek yok... Peki ya bayramlar...?

- "23 Nisan sizin olsun. 29 Ekim ve 30 Ağustos bizim" diyeceğiz. Çok ısrar ederlerse 30 Ağustosu'da bırakacağız. Malum, Genelkurmay Başkanı...!

- Evet. Bu iyi. Çok rövanşist de görünmeyelim!... Ya 4+4+4...?

- Pazarlığı 4+4+2'den başlatıyorsunuz. 4+4+3.5 yıl derlerse razı oluyorsunuz...

- Tamam. Böylece 6 aylık rövanş almış olacağız. Olmaz derlerse 3.75'e bırakayım mı?...

- Bırakmayın. Çünkü İmam Hatip 'e çevrilen okulların tekrar eski hallerine dönmeleri konusundaki kırmızı çizgimiz daha kalın.

- O konuda çok ısrar edersek, rövanşist olacak gibi geliyor. "İlk İmam Hatipleri Atatürk açmıştı" der, seçmenimizi ikna ederiz...

- Nasıl isterseniz efendim. Ama Saray ve Başkanlık sistemi hakkındaki kırmızı çizgilerimizi koruyalım.

- Tabi, tabi. Onları koruyalım. "Sarayda kalsın ama bütün elektrikleri aynı anda yakmasın. Başkanlık sistemine geçmesin ama isterse 'Cumhurbaşkanı' adı 'Başkan' olarak değiştirilsin" diyeceğiz. En rövanşist olmayan çözüm bu. İyi ki aklımıza geldi!..

- Çok doğru söylediniz. 4 eski Bakan ve yolsuzluklar konusunu da onlar açmazsa siz açmayın. Hem misafire ayıp olur hem de bizi rövanşistmişiz gibi gösterir.

- Açmam, merak etmeyin. Uyanıkların seçimden bir gün sonra Baykal bombasının pimini çekip ortamıza attıklarından da bahsetmeyeceğim...

- Bombayı şimdilik camdan geri attınız ama hala bizim bahçede duruyor unutmayın. Bu arada; Geldiklerinde, Ramazan diye bir şey ikram etmeyelim diyoruz ama her ihtimale karşı bir şeyler de hazırlattık Gönüllerini hoş etmezsek belki dümenlerini MHP'ye döndürürler...

- Ondan ben de korkuyorum. Bahçeli surat sallandırıp isteksiz göründükçe, bunlar hırs yapmasın?. Ben de biraz surat assam mı diyorum?

- Yok efendim. Bizim seçmenimiz asık surattan hoşlanmaz...

- Genel Başkan yardımcımız Erdoğan Bey onları kandıracak bir şeyler düşünür... Biz kırmızı çizgilerimize devam edelim. İnternet sansürü...

- Efendim pazarlığa "Tivitır sizin olsun, Mivitır bizim" diye başlayalım... Unutmadan; Geldiklerinde ne renk takım giyeceksiniz? Lacivert fazla istekli, siyah fazla rövanşist gösterir. Biz diyoruz ki; koyu gri...

***

Seçimden önce seçmen HDP'den şüpheleniyor, "A.K.P. ile koalisyon yaparlar mı?" diye soruyordu...

CHP ve MHP'den böyle bir çark beklemiyordu...

İki büyük korkum vardı: Birincisi: A.K.P.'nin yeniden tek başına iktidar olması ve sistemi değiştirmesi... İkincisi: CHP'nin tek başına iktidar olması ve mevcut başarısız yönetimiyle bir daha seçim kazanamayacak şekilde tarihten silinip gitmesi...

Şimdi iki büyük "korkum" bir arada iktidara gelme planları yapıyor!...

Bu koalisyon gerçekleşirse:; Kazananı A.K.P., kaybedeni CHP ve Türkiye olur...

A.K.P. avantajlı, çünkü; MHP ile koalisyon yaparsa, MHP'nin tabanı kendisine kayacak. CHP ile koalisyon yaparsa CHP'nin seçmeni partisiyle vedalaşacak. Her ikisiyle anlaşamazsa, MHP tarafından yüzde 60'lık muhalefetten dışlanmış olan HDP, çantasında çözüm teklifleriyle kendisini bekliyor olacak...

Seçim sonrası A.K.P. karşıtı muhalefetin oyun bozanı MHP, oyuna gelmek üzere olanı CHP'dir...

Rövanşist olmayacağını söyleyerek A.K.P.'ye göz kırpan CHP, asıl rövanşı bir sonraki seçimde kendi seçmeniyle yapacaktır...

Ve eminim ki seçmeni CHP'ye rövanşist davranacaktır!