Rüyaların Dili Olsaydı….

     Bir melek iner gökyüzünden ve  “anne karnında yaşadığın bir travma sende düşme korkusu yaratmış” der… ve gider…

   Arkasından bakakalırsınız. Seslenerek uçtuğu gökyüzüne “ ama ben düşmekten korkmuyorum ki” dersiniz.

    Tekrar iner melek aşağıya muzipçe gülerek… “Peki neden yükseğe çıkmaktan ve başarmaktan korkuyorsun” der…

    Sorarsınız yine” ama benim başardıklarım da var”

   “O zaman neden hep en zor yollardan geçiyor ve asıl başarmak istediğin hedefine doğru yürümüyorsun” der ve uçar gider…

    Çok yakında insanların rüyaları da, böyle açık ve anlaşılır olacak. Tabii ki görmek isteyenlerin… Düşme korkusu olan kişi yükseğe çıkmaktan, başarılı olmaktan ve tepede olmaktan korkar. Çıksa da tedirgindir ve düşüşler inişler çıkışlar yaşar. Düşme korkusunu bulduğu anı bilinçaltından temizlediğinde yükselmek ve başarmak artık kolaylaşır. Teslimiyet için de tırmanacağı dağı değil, çıkacağı yürüyen merdivenleri görür rüyalarında…

    Başarmak zordur...Kolay olursa adına başarı denmez…Yükseğe çıkmak öyle sanıldığı gibi kolay değildir…Kolay çıkan,kolayca da iner…Tüm bu düşünce kalıpları ve değer yargıları anne karnından itibaren duyduğumuz ve toplumun sürekli tekrarladığı şeylerdir. Doğru mudur peki sorgulamak gerekir. Ama şunu biliyorum toplumun çoğunluğu buna inandığı için bu enerji yayılıyor ve bu enerjiyle başarı elde ediliyor. Kolay başaran biri de kendini bu toplumda suçlu görebiliyor çünkü toplum bu enerjiyi yayıyor. Dalgalar halinde “zor olan değerlidir, kıymetlidir….zor olan değerlidir, kıymetlidir… zor olan değerlidir, kıymetlidir… dir… dir…rrrrr…”

   Hadi gelin hep beraber “KOLAY OLURSA NE OLUR?” sorusunun cevabını arayalım. Kolay olursa her istediğime rahatlıkla sahip olurum. Kolay olursa mutlu olurum. Kolay olursa ve herkes buna inanırsa kimse kimsenin başarısını eleştirmez, saygı duyar. Zor olana saygı duymak yerine koyla olana saygı duyar. Veya ikisinin birbirinden farkı olmadığını düşünür ve ikisine de saygı duyar. Kimse kimseye, ben şu zor yollardan geçtim başardım, demez( sen ne yaptın kıyaslaması yapmaz) . Parantez içinde ki cümle genelde iç sestir…Herkes kendi yolunda yürümeye alışır… Biraz sizi zihin alanında düşünmeye çektim. Gerisini sizler kendi içinizde düşünün. Her olumsuz düşüncenizin, zor olan düşüncenizin karşısına olumlusunu ve kolay olanını yazın, bakalım neler oluyor.

     Rüyasının saçma olduğunu düşünen anlatma ihtiyacı hissetmeyen bir danışan var. Onun yerine annesi önemseyip anlatıyor. Annesine teşekkürler çünkü kızının doğru bir ilişkiye adım atmasını sağladı.

RÜYA: Babamın evindeyim. Ablası yani halam üst katta oturuyor. Bardağa çay koyup halamın evine gidiyorum. Halam kapıyı açıyor ama yüzüme bakmadan, hoş geldin demeden içeri giriyor. İçerde eniştem Şerafettin var. Karşı dairede dedem Şerif oturuyormuş. Normalde orda oturmuyor. Dedem “Ben bu ailenin damadıyım diyor.” Yerde oturan sarışın mavi gözlü iki erkek çocuğu var. Onları kucağıma alıyorum. Babamın yanına dönüyorum. Halamı şikayet ediyorum babama. Babam divanda yatıyor, yanına sıkışıp yatıyorum. Sonra da çok sıkıştım biraz geri git baba” diyorum.

ANALİZİ: Selen rüyasında halasına kızgın ama halası gibi davranıyor. Kızgın olduğumuz her neyse karşımızdakilere, bizde de olduğu için ya da içimizde bastırdığımız o duyguyu çözemediğimiz için kızarız. Halasında kızdığı şey; hayatın keyfini yaşayamaması ve hayatına babası gibi bir erkek çekmesi. Hatta; babası ve kocasının rollerini birbirine karıştırması. Bu mesajı kim veriyor, direk dede Şerif veriyor. Ve işin ilginç olan tarafı, halası gerçekten babası gibi biriyle evlenmiş ve isimlerinin seslenişleri, anlamları bile nerdeyse aynı… Selen’in de erkek arkadaşı var ve sohbet sırasında öğreniyoruz ki (annesi bile o zaman öğreniyor); Selen erkek arkadaşına hep “babam gibi ol” diyormuş. Babası Selen’e prensesim, güzel kızım dermiş. Selen de erkek arkadaşından bunları bekliyor ama erkek arkadaşı ruhsal düzeyde babası olamayacağının farkında ve Selen’e hiç güzel sözler söylemiyor. Neden mi? Babası olmak istemediği için. Peki bilinçli düzeyde bunların farkındalığını yaşıyor muyuz? Farkındalığını yaşayamadığımız için rüyalar bize mesaj veriyorlar. Selen birkaç özel “Kuantum Düşünce Tekniği” uygulaması  yaparak bu durumdan kurtulacak. Ve babasını babası, erkek arkadaşını da erkek arkadaşı ve hayatını paylaşacağı sevgilisi gibi görebilecek. Bir genç kız babası gibi olmasını beklediği biriyle evlenirse, onu evinin “erkeği” gibi görebilir mi? Aynı zamanda bir erkek de annesi gibi davranan veya annesi gibi gördüğü  kişiyi evinin “kadını” olarak görebilir mi? Bunlar hayatın ince ayarlarıdır.

     Selen’e göre rüyası saçmaydı ama bana göre açık ve çok net “kolay” bir rüyaydı.

                Sevgiyle ve Rüyalarla kalın

Yayın Tarihi
12.01.2012
Bu makale 9442 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!