Sana MÜSLÜMAN İsmi Verilmiş, MÜSLÜMAN İsmiyle ÖLMELİSİN

Allahü Teala (c.c), insanoğlunu en güzel şekilde yaratmış, o’nu yeryüzünde kendisine halife kılmış ve sayılması bile mümkün olmayan nimetleri de kendisine ihsan kılmıştır.

Bütün verilen nimetler, insanoğlunun, daha önceden kazandıklarının karşılığı veya yaptıkları işlerin mükafatı olarak verilmiş değildir. Her ne verildiyse birer ‘imtihan vesilesi’ olarak sunulmuştur. Yüce Yaratıcı, sözkonusu bu imtihanın bütün insanlar için müşterek olan soruları’nı da, onların (insanların) içlerinden ‘seçtiği’ peygamberler vasıtası ile ‘tebliğ’ edilmesini de sağlamıştır.

Gönderilen bütün peygamberler, Allah’ın; emirlerini, nehiylerini, rahmetini ve de inkar edebilecekler için azabını da haber vermişlerdir:

“(İman edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri cehennemle) korkutucu olarak

     peygamberler gönderdik ki, bu peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın)

     kıyamette :-Bizi imana çağıran olmadı, diye Allah’a bir hüccet ve özürleri

     olmasın...”  / Nisa (4) 165

Yukarıdaki ayet, peygamberlerin gönderilme sebebinin, hesap gününde insanoğlunun, Bize tebliğ edilmedi gibi bir bahanelerinin olmaması olduğunu da izah etmektedir.

Rahmet Müjdecisi” ve “Azap Habercisi” olan peygamberler, insanoğlunu Allah-û Teala’ya ibadet etmeye ve O’nun dışındakilere kulluktan kaçınmaya davet etmişler, kendilerine (akla) ölçü olabilecek değişmez prensipler de ortaya koymuşlardır. Genel bir ölçü olarak da, yeryüzündeki “ilk insan/ilk peygamber” olan Adem aleyhisselam’dan itibaren bütün peygamberler, insanları tek bir istikamete (aynı/tek dine) sevk etmek için mücadele vermişlerdir.

Kur’an’ı Kerim de bütün peygamberlerin vaaz ettiği dinin ‘tek (aynı) din’ olduğu, sözkonusu bu dinin ‘İslam (Tevhid) dini’ olduğu haber verilmiş bulunulmaktadır:

“İşte sizin dininiz olan bu İslam dini (Tevhid dini, bütün peygamberlerin) tek bir

     din’dir.” / Enbiya (21) 92                                                                           

Adem aleyhisselamdan itibaren bütün peygamberler, söz konusu bu Tevhid (İslam) dinini insanoğluna tebliğ etmişlerdir. Bu görevi yerine getiren peygamberlerden bir kısmının ismi Kur’an-ı Kerim’de zikredilmiş ve müjdeleri anlatılmış, diğer bir kısmının ismi ise bildirilmemiş ve kıssaları anlatılmamıştır:

“...Öyle peygamberler de vardır ki, sana onların kıssaların bildirmedik.”

      / Nisa (4) 164

“... biz senden önce birçok peygamber gönderdik, onlardan kimini sana haber verdik

     ,kimini de sana haber verip anlatmadık.”  / Mü’minun (23) 78

Kronolojik olarak da ortaya koyduğum “Peygamberler Şeceresi”isimli çalışmamda da izlenebileceği gibi (Bkz. http//www.ahmetmusaoglu.org) Kur’an-ı Kerim’de ismi bildirilen peygamberlerin sayısı 25’tir. Bunlar;

1-Adem, 2-İdris, 3-Nuh, 4-Hud, 5-Salih, 6-İbrahim, 7-Lut, 8-İsmail, 9-İshak, 10-Yakub, 11-Yusuf, 12-Eyyüb, 13-Zülkifl, 14-Şuayb, 15-Musa, 16-Harun, 17-İlyas, 18-Elyesa, 19-Davud, 20-Süleyman, 21-Yunus, 22-Zekeriya, 23-Yahya, 24-İsa, 25-Hz.MUHAMMED’dir.

Kur’an’da ismi geçen bu 25 peygamber dışında, yine Kur’an-ı Kerim’de bildirilen (ismi geçen) fakat, Peygamber mi Veli mi oldukları hakkında görüş birliği olmayan üç kişi (zat) daha vardır. Bu zatlar,  Lokman, Üzeyir ve Zülkarneyn aleyhisselamlardır.

Kur’an’da ayrıca, ismi bildirilmiş-bildirilmemiş bütün ‘Risalet halkaları’nın (peygamberlerin) hepsinin ‘tek bir zürriyetten’ olduğu da bildirilmiş bulunmaktadır:

“Bu peygamberlerin hepsi birbirinden doğma tek bir zürriyettir.” / İmran (3) 34

Resul-i Ekrem (Sav)’in de, bir sual üzerine, “Peygamberler babaları bir kardeşler gibidirler. Dinleri birdir.” buyurduğu da malumdur. Bu sebeple de bütün peygamberlerin mücadelelerindeki davet (tebliğ) hep aynı (Tek dine) olmuş, tüm peygamberler bir tek dini; İslam dinini vaaz etmişlerdir.

Davetçi olan bu peygamberlerin hepsi aynı derecede ve meziyette değildir. “Ulül Azm” peygamberler vardır (Ahkaf Suresi: 46/35). Hz.Peygamberin bir hadisi şerifine göre; Nuh, İbrahim, Musa, İsa, MUHAMMED aleyhisselamlar peygamberlerin Seyyid’leridir. Hz.Muhammed (Sav) ise, bu Beş’in Seyyididir(M.A.KÖKSAL: Peygamberler Tarihi, 1992). Çok önemli bir fark da, geçmiş peygamberler sadece kendi toplumlarına (kavimlerine) gönderilmişken, Hz. Muhammed(Sav.) peygamberlerin (Risalet halkalarının) sonuncusudur ve bütün insanlığa gönderilmiştir:

“Muhammed (Sav)...Allah’ın Resul’u ve peygamberlerin sonuncusudur...”

      / Azhab (33) 40

İnsanoğluna en son gönderilen, Hz.MUHAMMED(Sav)’in’ ismi (gönderilecek olduğu), Kur’an’dan önce gönderilmiş bulunan Tevrat ve İncil’de yer almıştır:

“...Tevrat’ta ve İncil’de ismi yazılı bulunan ümmi peygamberdir.” / A’raf (7) 157

Risalet Halkalarının sonuncusu olan Hz.MUHAMMED (Sav.)’in, bütün insanlığa gönderilmiş olduğu; insanlığın ilk ve tek “evrensel peygamber’i olduğu da bildirilmiştir:

“(Ey Resulüm), biz, seni ancak bütün insanlara... peygamber  gönderdik”

        / Sebe (34) 28

Kur’an’da bildirilen bir başka şey de Adem aleyhisselam’dan itibaren vaaz edilen İslam (Tevhid) dinine inanan insanlara Allah tarafından verilen ismin,Müslüman” olduğudur:

“Bundan evvelki kitaplarda ve bu KUR’AN’da size müslüman ismini Allah taktı”.

      / Hacc (22) 78

Bu sebeple, her dönemdeki peygambere inanan o dönemdeki inanmış insanlar, ‘Müslüman’dırlar. İşte örnekler:

“(Nuh aleyhisselam)...Bir vakit kavmine şöyle demişti. Ben, O’nun birliğine ve

     emirlerine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.”/ Yunus ( 10) 71,72

“Bu dini, Hz.İbrahim kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi, Hz.Yakub’ta vasiyet etti.-Ey

     oğullarım şüphe yok ki, Allah rızası olduğu İslam dinini sizin için seçti. O halde siz

     ancak müslüman olarak can  verin-dedi.” / Bakara (2) 132

Yakub, oğullarına-ölümümden sonra neye tapacaksınız-dedi. Onlar-Ataların

     İbrahim’in, İsmail’in ve İshak’ın Allah’ı olan tek bir İlah’a ibadet ederiz ve biz, o

     Allah’a boyun eğen müslümanlarız dediler.” / Bakara (2) 133

Yusuf aleyhisselam ise şöyle hitap etti:

“Ey Rabbim !.. Beni müslüman olarak vefat ettir...” / Yusuf (12) 10

Musa aleyhisselam ise kavmine şöyle dedi:

“...ihlas ile teslim olmuş müslimlersiniz, artık Allah’a tevekkül edin” / Yunus (10) 84

Hz.İsa’ya bağlı olan Havariler ise şöyle dediler:

“...sen şahit ol ki, biz gerçek müslümanlarız dediler.” / İmran (3) 52

Kur’an-ı Kerim’de, tevhid (İslam) akidesine inanan insanlara Müslüman ismi takılmasının yanında; Müslüman olarak can verilmesi de istenilmiş (bildirilmiş) bulunulmaktadır:

“Ey Müminler Allah’tan korkup sakının ve her halde müslüman olarak can verin”

      / İmran (3) 102

İşte, genel olarak ‘İslam anlayışı’ budur, ‘Müslüman olan’ın; sosyalist, kapitalist, Müslüman Sol, Milliyetçi, Liberal, Demokrat vb.. ismiyle anılamayacak olması da budur. Bu aynı zamanda, ‘insanlık (peygamberler) tarihi’, Kıyamete kadar sürecek hâl de oluyor.

Yaşamakta olduğumuz evren sisteminin yokoluşu olacak olan Kıyamete/Big Crunch kadar sürecek bu tarihte, gelecek olan “başka kurtarıcı/lar” yoktur. İmtihan soruları sorulmuş, sınav, halen de ‘imtihan salonu’nda sürmektedir. Bu sorular içerisinde Üçleme ahlakına(Nüzül-i İsa, Mehdi, Deccal anlayışına) yer yoktur. İslam itikadı açısından zaten bu iddiaya inanma mecburiyeti yoktur. Deccal’in çıkışı, Mehdi’nin zuhuru ve Hz.İsa’nın gökten inişine dair iddialar, Kur’an’la sabit olmadığı gibi mütevatir hadislerle de teyit edilmiş değildir (İslam Ansiklopedisi, Kıyamet Alametleri maddesi, s.524, 525).

Kıyamet öncesinde bütün insanlığın Müslüman olacağı, yeryüzünün adaletle dolacağı, bolluk bereket bulunduracağı, insanlığın Altın Çağ (yeryüzü cenneti) yaşayacağı (gelecek olanların, “son peygamber” dahil bütün peygamberlerin yapamadığını yapacağı) düşü-hurafesi öngören Üçleme İnancı, Hz.MUHAMMED (Sav.) ile İslam tamamlanmadı mı (?) ya da Hz.Muhammed’siz (Sav.) İslam nasıl olabiliyor (?) sorusunu da beraberinde getirir ki, ‘yoldaki işaretler’i doğru okumak gerekir.

Hz.Nuh dönemi öncesi yaşanıp bitmiş ‘Altın Çağ’ı yeniden aramadan ya da Mesih, Mehdi beklemeden, ‘Risalet Zinciri’nin son halkası olan Hz.MUHAMMED’in (Sav.) müjdesine sarılmak, boğulma (azap) gelmeden önce Tevhid (İslam) yoluna dönmek ya da o yoldan ayrılmamak gerekir.

Bildiğimiz gibi de, hayatımızda yapacağımız “doğru (tercihler) seçimler”, suda boğulma esnasında iman ettim diyen Firavun’a verilen cevaba; Şimdi mi (elinden bütün kuvvet ve imkan gittikten sonra mı) iman ediyorsun?” cevabına (Yunus:10/91) muhatap olmamak için de gerekli olmaktadır.

http://www.ahmetmusaoglu.org

 

Yayın Tarihi
13.03.2015
Bu makale 681 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!