BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Sanat ve toplum...

Sanatla toplumun uyumu, uyuşturulması gerekir ki belli temel ilkeler yerine otursun. Nelerdir bu temel ilkeler, diye sorgulanmalıdır, elbette..

Bunun ifadesi zor geliyor insanlara.
Dolayısıyla bir boşluk ortaya çıkıyor.
Yerel değerler ile ulusal sanatsal değerler çoğu kez birbirine karıştırılıyor.
Her birinin kendi mecrasında anlam bulduğu unutuluyor.
Batı ile Şark anlayışının sanata yansımasını kıyasladığımız zaman, toplumsal sanatçımızın teslimiyetçi olduğunu görmek mümkün.
Yeni arayışlarla irdeleme ve sorgulama özentisi az...
Buna karşın teslimiyetçi olmayan, irdeleyen, sorgulayan, bir anlamda isyan eden bir Batı sanatçısı örneği... Ülkemde de bunun ışığını görüyoruz...
**
Batılı sanatçı isyancı olmak mecburiyetinde, çünkü isyanı anlattıkça sanatı zirveye ulaşır... Medeniyet, bilim insanı ve sanatkarların aykırı fikirleri sayesinde gelişmiş ve ilerlemiştir. Bunda kadının rolü çok büyük olmuştur. Örneğin toplumumuzda kadın ikincil varlık olarak topluma sunulurken, çağdaşlaşmaktan, uygarlıktan bahisle bir algı da oluşturuluyor. Fakat mızrak çuvala sığmıyor. Bir hatırlatmayı yapmalıyım çağımız mı daha çok uygar, yoksa binlerce yıl önce kadınların felsefe okulları açtıkları çağlar mı?
**
Çağımızda düşünceyi, düşünmeyi kaybetti insanlık...
Felsefeyi, mantığı unuttu...
Din dersi ile fizik, matematik dersini kıyaslayan idareci kılıklılar türedi...
Kadınını reklam objesi olarak gören, onun örtüsünü politik ikbal aracı olarak kullanan, onun üzerinden "pazarlama" yapan bir zihniyet var...
İnsanlık, düşlediği güzelliklerin tamamını kaybediyor...
**
Bizde ise işin tam tersine işlediği görülüyor, biat kültürü ile köleleşen bir toplumun algı kapasitesi kendi sınırlarında halleşirken teslimiyet artıyor, arttıkça da toplumda sanatsal algı geriliyor, buna karşın uygar toplumlarda sanat zirveye ulaşıyor. Örneğin, Bethowen Batı müziğin zirvesinde olan bir sanatçıdır. Çünkü, en çok isyan eden, en çok sorgulayan sanatçıdır... Dolayısıyla sorgulamadan, aykırı fikirler üretmeden toplumun gelişmesi çok zor... Biat kültürü ile yeteneksizlik ve kapasitesizlik prim yapar... Uygarlıkta ileri ülkelerde sanatçı biatçı değildir, olmamıştır da...
**
Klasik sanatı ortaya koyarken belki Baach insana huzur verir ve Bethowen gibi insanı sarsmaz, yıpratmaz. Mozart, Vivaldi ise şıkır şıkır birer sanatçıdır, insanın ruhunu harekete geçirir gibidir. Böylece sanatsal uyanışın sonucu meydana gelen dürtülerin, coşkuların insan yapısına ve sonuçta ürününe yansıması...
**
İnsanımız kendi sanatını tanımaz, teslimiyetin ne anlama geldiğini bilmezse, ulaşacağı hedef de olmaz. Bati ile farklılık bu teslimiyete dayanıyor... Ruhun derinliklerinde “dini” ve “mistik” bir anlam derinliği yakalamaya çalışır... Doğu ile Batı arasındaki en önemli fark budur; mistik anlayışla materyalist anlayış her ortamda çatışır, özellikle sanatsal ortamda...
**
Materyalist felsefe boyutu ile mistik felsefe arasında sürekli bir kıyaslama yapıla gelmiştir... Batı, materyalist gidişten memnun değil, buna "dur" diyecek güç yok ellerinde. Ama, Türk toplumunda bu materyalist gidişe dur diyecek güç var. Bunu, mistik düşünceyi sanata yükleyerek, uygulayarak yapabilir...
Sanatçı sanat eseri üretir...
Bunun icrası, yorumu onun elindedir...
Boyutlar farklıdır...
Açık, berrak sanat Batı sanatı, rasyonel temellere oturduğu için kabul edilebilir sanattır. Yoruma ihtiyacı yoktur...
Doğu anlayışta yorumcuya ihtiyaç var ve esneklik de var...
Eseri yapan ile icra eden arasında bir kısıtlama oluyor mu?
Bunun cevabı çoğunlukla verilemiyor. Mistik felsefe egemenliğindeki bir sanatçı, acaba Shekspir'le, Molyer'le aynı kefede mi, diye sorgulanması gerekir...
Sanat içinde sanatın, sanat eserinin kendi içinde bir standardı vardır. Nasıl ki bilim insanları bilimsel ahlâktan uzaklaşınca sosyal dokuyu tahrip ediyorsa, sanat da ahlâki kural ve değerlerden uzaklaştıkça sosyal sorunlar olarak topluma yansır...
**
Sanatsal anlam derinliği anlaşılmadan, anlamadan yorum getirmek işin istismar boyutunu gösterir; böyle durumlarda bu sanatsal değerler üzerinden rant kazanma girişimleri kendini gösterir...
**
Sonuç olarak, toplumdaki değer yargılarıyla çatışmadan toplumla bütünleşmeyi sağlayan aykırı fikirlerle beslenen sanatsal girişimler her zaman itibar bulur...
Yeni ufuklara doğru kanatlanmış yetenekli sanatçılarımız vardır, daha da artacaktır...
 

Yayın Tarihi
25.11.2014
Bu makale 1014 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!