Sanatçının ölümü

Sanatçı demek yaratıcı, biçimleyici, yön verici demek…

Dünden bugüne iki sanatçı türünü tanıdı dünya halkları.

Birincisi saraydan, egemenden, hegemonyadan, varsıldan yana olan sanatçılar.

Düzende yaşanan yanlışlar bu türdeki sanatçıları etkilemez. Hedefleri daha fazla kazanmak ve kazanırken ünlerini kalıcı tutmaya çalışmaktır.

İkincisi halktan yana…

Halk gibi yaşayan… Halkıyla gülen ve halkıyla ağlayan… Halkının sorunlarını sanatın etkin gücünde yansıtan bu sanatçılar yoksullaşabilir, maddi sıkıntılar içinde kıvranabilirler. Ama asla haksızlığın ve zalimliliğin öncülerinin borazanlığını yapmazlar. Onlar için en utanç kaynağı tavır:

“Aman efendim, tamam efendim.” Tavrıdır.

Eğilmezler, bükülmezler, sanatsal yetkinliklerini haraç mezat satmazlar.

Öyle oldukları içindir ki ölümsüzdürler. İsimleri hiçbir zaman unutulmaz, yapıtlarıyla yaşamaya devam ederler.

Ötekileri biliyorsunuz.

Halk onlar için:

“Kemik yalayıcıları.” Tabirini kullanır.

Saray çevrelerindeki şakşakların ötesinde kulaktan kulağa fısıldayan gerçek adları:

“Soytarılar, şaklabanlar.” Olarak konuşulur.

Nemaları egemenlerin artıkları, cilalanmış payeleridir.

Balon gibidirler.

Şişirildikçe şişerler ama mutlaka patlarlar.

Aynalara:

“Söyle bana benden güzeli var mı?” Diye soran çirkin prenses gibidirler. Yalancı aynaları pembe ışıklar yansıtsa da halkın gönül aynasındaki değerleri:

“Metelik etmez.” Kavramından öteye geçmez.

Gün gelir bir varmış bir yokmuş olurlar.

 

Yayın Tarihi
05.12.2014
Bu makale 373 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!