Şangay 5’lisi hayallerinize neden sokuluyor!

Okudunuz veya duydunuz.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3 ülkeyi kapsayan Avrupa turunun ilk ayağı olan Çek Cumhuriyeti’nde/Prag’da, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine, Türkiye’nin AB süreci ile ilgili sert eleştiriler yöneltti..

Konu ile ilgili iyi bir değerlendirme yazısı yazacak değilim. Yoğun olmam, olan bitenler yanında çok da önemli bulmadığım için de,  zaman kaybı da olur diye de düşünüyorum. Bu sebeple, makale yazılarım gibi yazmayacak, ‘derin yazı’ okuyamayanlar anlamazsa da onlar için yapacak başka bir şeyim yok artık! Öncesinde şey, sayın Başbakanın açıklamalarını aynen yazacağım, sonrasında da görüşlerimi belirtip konudan çıkacağım!..

***

Erdoğan, resmi ziyaret çerçevesinde yapılan görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, bir gazetecinin; “Türkiye’nin AB süreci eğer umduğunuz istikamette devam etmezse size göre Şangay Beşlisi AB’nin bir alternatifi midir?” sorusu üzerine şunları söyledi (Bkz.Milliyet Gazetesi,05.02.2013):

- ADAMA SORARLAR NEDEN?: Türkiye’nin AB’ye müracaatı, 50 yılı aşmış durumda. Kapısında oluşumuz 59’a dayanıyor. Bu süre içerisinde Türkiye’nin bu kadar oyalanması hakikaten affedilir, dayanılır bir şey değildir. Adama sorarlar, ‘54 yıl siz Türkiye gibi bir ülkeyi bu kapıda neden bekletiyorsunuz? Yapamadığı veya yapmadığı, yerine getirmediği ne var?’ Maastricht Kriterleri noktasında AB üyesi ülkelerin bir çoğu dökülüyor. Eurozone içinde olanlarda şu anda ciddi manada bir bedel ödüyor. Halk da tabii isyanda; ‘Ben çalışacağım, sen öbür tarafta batanın gidip parasını, borcunu ödeyeceksin. Böyle şey olmaz’ diyor.

- OYALAMAYIN, BİTİRELİM: Türkiye, ekonomik açıdan ayaklarının üzerinde duruyor. AB üyesi ülkelerle olan bu dayanışmamızı, en azından AB bizi içine almamış olsa bile, bu ilişkilerimizi bu şekilde devam ettirelim istiyoruz.  AB üyesi ülkeler içerisinde 5 milyon Türk yaşıyor. ‘Oyalamayın, gelin bu işi bitirelim’ diyoruz.

- SORUNLAR AB’DEN: Bugüne kadar hiçbir AB üyesi ülkeye böyle bir yaptırım uygulandı mı? Hayır. Sadece Türkiye için. AB tarafının önümüze çıkarılan engeller nedeniyle ilerleme sağlanamadı. Sorunlar Türkiye’den değil AB’den kaynaklanan sorunlardır. Engeller, Türkiye’ye değil doğrudan doğruya AB’ye zarar verir. Engellere bakın. Makul, mantıklı olmadığını, adalet ve vicdanla asla açıklanamayacağını göreceksiniz. Bugün artık Türkiye’nin AB’ye değil, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var. Hükümet olarak AB hedefimizde bir sapma asla sözkonusu değildir.

- ARAYIŞLAR İÇİNDE DEĞİLİZ: Yeni arayışlar içinde değiliz. Şangay İşbirliği konusunu gündeme getiriyorum. Bundan bazıları rahatsız oluyor. Ya niye rahatsız oluyorsun? Şangay İşbirliği konusu AB’nin alternatifi midir? o ayrı bir yapılanmadır, bu ayrı bir yapılanmadır. Onlarla ticari ilişkilerini AB gayet güzel götürüyor. Ama Türkiye de her türlü arayışın içinde olacak. Niye? Ayaklarımızın üzerinde duracağız. Güçlü olmamız lazım.

- İLELEBET SÜRMEZ: Müzakerelerin de ilelebet devam edemeyeceğini, ilelebet sürüncemede bırakılamayacağını herkes görmeli ve anlamalıdır. Nereye kadar? 54 yıl, kolay değil. 54 yıl sabır çeken AB üyesi üklkeler içinde bir başka ülke yok. ‘ha gayret’ diyoruz. Sabırlıyız ama bir yere kadar.

***

Buraya kadar Başbakanın açıklamalarını okudunuz, imdi de beni okuyacaksınız:

- ADAMA SORARLAR NEDEN? (DEĞİL): Adama gerçekten sorarlar’; “11 yılı sizin bekletmeniz olmak üzere, ‘54 yıl siz, Türkiye gibi bir ülkeyi, ‘olmamamız gereken kapıda’ neden bekletiyorsunuz? ‘Halk Ben çalışacağım, öbür taraftan, batan ülkelerin gidip parasını, borcunu, “AB dolayısıyla” ödeyecek; böyle şey neden oluyor?” diye size soruyor!.

Demek ki de; “AB’ye değil, size sormamız” gerekiyor. 

- SORUNLAR AB’DEN (DEĞİL): Sorun sizlerden; yoksa, hem “Sorunlar Türkiye’den değil AB’den kaynaklanan sorunlardır.” deyip, hem de, “Hükümet olarak AB hedefimizde bir sapma asla sözkonusu değildir.” denir mi? Dendiğine göre, “sorun AB değil, siz/Hükümetimiz” oluyor.

Demek ki de; “50 yıllık sorunu yaşatan Hükümetler sorun” oluyor.

- ARAYIŞLAR İÇİNDE DEĞİLİZ (DEĞİL): “Şangay İşbirliği konusu AB’nin alternatifi midir? o ayrı bir yapılanmadır, bu ayrı bir yapılanmadır.” diyorsunuz ama, AB de dahil, “Şangay İşbirliği” dediğiniz veya benzeri “Bölgesel Yapılanmaların” hepİsi, “Küresel Tek Devlet/Babil Senndromu Çözümü” kurulumu için kullanılan yapılanmalar oluyor; II.Dünya Savaşı sırası-sonrası, o dönemin “Yeni Düzeni Düzeni (Babil Sendromu Çözümü amacı)” için, AB’yi, Dünya Bankasını, IMF’yi vb.. kuranlar şimdiler de dünyanın hemen tarafında, “Bölgesel Yapılanmalar” kuruyorlar ki; bu sebeple ‘ayrı yapılanmalar’ değil, “Anglosakson-Judea ortaklığı” eliyle sürdürülen ‘amaç esasında’ aynı projeler oluyorlar. II.Dünya Savaşı sırasında-Sonrasında kurulan yapılanmalar ; 1990’la başlayan “Yeni Dünya Düzeni/Küreselleşme” çalışmalarının “Üçüncü Milenyum”daki ‘uygulamasında’, tıpkı NATO, BM, IMF vb.. gibi, “AB’yi” de, ‘yeni model’ uygulamasına göre ‘yeniden revize’ ediyorlar; ‘ulusalcı’ sahtelikler değil, mutlaka “gerçek milli” bir arayış içerisinde olmalıyız.

Demek ki de; de, bu ülkede “benden başka bu konuyu yazan-konuşan” olmadığı için ‘ayrım/fark olmadığı’ görülemediği için, ‘çözümü de’ görülemiyor.

- İLELEBET SÜRMEZ (DEĞİL): Sürer, çünkü, “değişim” diye görülecek veya gösterilecek şey; BM ‘emri’ olan, ‘Sürdürülebilirlik’ ile de ‘kurulumu’ sürdürülen “Küresel Tek Devlet” için, ‘katkı’ konuluyor.

Demek ki de, ‘herkes görmeli, anlamalı ama, kimse göremiyor!!.”

***

Son zamanlarda “IMF’ye para vereceğiz”, sesleri duyuyoruz.. “AB’li olduk” diye “sevinilirken” ve halka da, “sevinin” denirken, artık; “AB’ye de (tabii ki oradaki Protestan ülkelere değil, Katolik ülkelere; başta Fransa, Almanya’ya) kafa tutuyoruz!.”..  

TL Zone” benzeri doğacak “Bölgesel Yapılarımız!.” İçin, “Şangay 5’lisi” de hayallerimize neden sokuluyor!.. 

Sahi neler oluyor!..

Olan bir şey yok, “olmakta olan bildirilmiş olan” oluyor!..

Medeniyetler Çatışması” adlı kitabı büyük yankı yaratan, ABD Harvard Üniversitesi Politik Bilimler Akademisi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Samuel Huntington; 2005 yılında CNN Türk’te, canlı yayınlanan Manşet programında; Mehmet Ali Birand’ın sorularına verdiği cevaplarda, Türkiye’nin “Avrupa Birliği'ne (AB) giremeyeceği” görüşünü savunarak, "Çünkü Avrupalılar (-Katolik Hıristiyan Fransa-Almanya) Türkiye’yi istemiyor. Ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Türkiye’nin üyeliği Avrupa’da daha çok bölünmelere yol açar" demişti.

Eşi Ermeni, kendisi ise, Amerikan Yahudisi olan Huntington; “TÜRKİYE İSLAM DÜNYASINA LİDERLİK ETMEK İÇİN EN İYİ KONUMA SAHİP ÜLKE OLDUĞUNU” da söylemiş; 2005 yılında, “ne olmamız gerektiğini”; ‘AB ile işimiz olmaması gerektiğini bize bildirmişti.

Huntington, 24.05.2005 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde de, “Türkiye, AB’ye giremeyecek” başlığı altında verilen haberde de görülebileceği gibi de; yaklaşık 7 yıl önce; “AB’ye kafa tutacağımızı!..” bize söylemişti! Türkiye’nin; kopuk durumdaki “İslam dünyasını birleştirmesi” gerektiğini belirten Huntington; ''İslam için önde gelen bir ülke, İslam dünyası için iyi olacaktır ve bana öyle geliyor ki Türkiye bu rolü gayet iyi üstlenebilir. Ama bu durumda Atatürk'ün mirası laik, batılı ülke misyonunun tehlikeye düşmesi sorunu var'' derken de, gelecek olan “Halifemizi” de; yani, “Amerikan Halifesine de” göndere çekiyordu!.

Gerçi, Halifelik ‘bayrağını’ göndere, Huntington’tan çok önce Eski ABD Başkanı, Bil Clinton çekiyor; 31.12.1994 tarihinde biz Müslümanlara (!) “müjde’sini” veriyordu:  Batı dünyası ile İslam dünyası arasında bir barış ve diyalog kurulmasına engel olan şey bir kanal eksikliğidir. İslam dünyasının başı (Halifesi) yok. Hıristiyanlığın Papalık gibi bir kuruluşu var. İslam dünyasının bu eksikliği, aklına esen her teşkilatın kendini İslam dininin temsilcisi, lideri olarak ortaya atmasına yol açıyor. İslam dininin gerçek bir lideri(Halifesi) olsa, onu Beyaz Saray’a çağırır diyalog başlatırdık..” diyordu..

Görüyor musunuz “Clintoncu diyalog” denilen laneti, bize nasıl da “Halife de” gönderiyor!..

Sorun asıl da bu… mesela, “Batılı Beyaz Adam” izin vermeden ‘halifemiz’ olabilir mi! O, “eskimiş çoraplarınızı/eski projelerimizden olan IMF’yi, AB’yi vb.. atın..atın” demezse, biz ne-nereye kadar atabilir, kafa da tutabiliriz!..

Akletmek” gerekiyor…

***

Müslüman “saf/bilgisiz OLAMAZ” da; Allah’ın, “AKLETMEZ MİSİNİZ?” çağrısına rağmen, aklını/bilgisini; hacısına, hocasına, siyasetçisine ‘teslim edenler; diğer taraftan da, ‘onlara karşı çıkanlar, yani, akıllarına daha sivillere teslim edenler’; ‘yaşam anlayışı’ anlamında söylersem de; “Haşemacılar” ve “Bikiniciler”, her “iki toplumsal katman”dan ilk’i, ‘saf saf’; ikincisi ise, ‘endişeyle’; “İslam geliyor” zannediyorlar ama; gelmiş ve gelmekte olan, “KüreselciNlerin amaçları uygulaması”; haliyle de, “İslamın reforme edilmesi” oluyor.. yani, ne sevinilecek, ne de endişe duyulacak bir hâl sözkonusu değil; sözkonusu olan; eğer “bilgilenmek için gayret sarfetmezsek”, ‘İslam/coğrafyasının yokedilmesini’ yaşayacak olduğumuz oluyor..

Ben şahsen yazmaktan-konuşmaktan yoruldum; “Anglosakson-Judea ortaklığı”, ‘Küreselleşme’ adı altında insanlığı; daha önce de yazdığım gibi; “Şangay 5’lisi” benzeri Bölgesel Birlikler (-hatta futbolda bile kurulacak Yeni Bölgesel Birlikler) üzerinden de, “Babil Sendromu çözümüne”; yani, “LEVİATHAN/Canavar Devlet/Küresel Tek Dil-Devlet-Din”e gittikçe daha yaklaştırmış bulunuyor…

***

Trabzon’umdan Türkiye’me, derslerim sürüyor; ‘oturun ev ödevinize’ çalışın..

Ülkelerin birbirlerine ‘bağımlı hâle’ getirilmeleri -KÜRESEL TEK DEVLET kurulumu- aşağıdaki esaslar üzerinden sürdürülüyor:

 

* Küresel Isınma (İklim değişikliği) iddiaları (PALAVRALARI) üzerinden…

* Politik/Uluslararası koordinasyon üzerinden…

* Küresel Şirketler, Küresel İlkeler Sözleşmesi üzerinden…

* Bilimadamları (gibi) olanlar üzerinden…

* Sorosculuk (STÖ’LER) üzerinden…

* Küresel (Ortak) Bilinç Ağı oluşturma üzerinden

* Din/ler (Tanrı), aynı oldukları iddiaları üzerinden

* Küresel Tek Kültür (İnsan sevgi) isteği üzerinden…

* Küreselleşen FİNANS HAREKETLERİ üzerinden

* Yerel, BÖLGESEL, Uluslararası BİRLEŞMELER ÜZERİNDEN

 

Ez cümle: Çılgın Proje 2: TL Zone”.. Şangay 5’lisi” vb… sözkonusu amaca ‘katkı payı’ olur, başka bir şey olmaz, olmuyor..

Tarihe not düşmek için” yazdığım ise, zaten bilinebiliyor…

 

http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
07.02.2013
Bu makale 11725 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!