Savaş rüzgârlarına hayır!

İnsan şaşırıyor değil mi?

 

Tarihte onca savaşın nedenleri ve sonuçları sayfalarca yazıldı. Yetmedi filmlere çekildi. Sonunda:

 

“Hiçbir savaşın galibi yok!” Ana fikrinde bütünleşildi.

 

Anadolu sayısız savaşlara tanıklık etmiş toprakların bir bütünü. Hani her ayak bastığınız toprak parçası insan kanıyla yıkanmış. Ne var ki tarihin tekerrürünü görmezden gelen kör zihniyetler ve paylaşımcı ulusların aşağılık uşakları savaş türkülerini söylemekten geri kalmıyorlar.

 

Ulusal Kurtuluş Savaşından zaferle çıkan, Anadolu halkına barışı taç yapma düşüncesindeki sarı kafalı, gök gözlü oğlunu dualarıyla karşılayan Zübeyde Hanım:

 

“Onca galibiyetlerin komutanı oldun. Son olarak Selanik’i de kat vatan topraklarına. Oralar senin doğduğun yerlerdir.” Deyince oğul Mustafa Kemal anasının ellerini öper:

 

“Savaş dünyanın en kötü olayı. Çok insan hayatını kaybetti. Hem bizden hem onlardan nice civan evlatlar hayatlarından oldu. Varsın Selanik yerinde dursun biz kazandığımız topraklara sarılalım. Savaş korkunç ve kötü. Savaşın içinde yaşamayanlar bilemez!”

 

Çanakkale Zafer yıldönümünde kürsüye çıkıp bol keseden hamaset nutukları atmak yerine o korkunç savaştan geriye kalanları incelemek hiç mi akıllarına gelmez. Kurşunun kurşunu delip geçtiği, kafataslarının şarapnellerle paramparça olduğu geride kalan savaş sonrası buluntular bugün müzelerdeki yerlerini koruyorlar.

 

Ömrünü savaş meydanlarında geçiren askerler savaşın nasıl kahreden bir olgu olduğunu bilirler. Sadece onlar değil geride bıraktıkları anaları, eş ve çocukları da bilir.

 

Anadolu çocuklarını, Kore’de ideolojik amaçlar uğruna kırdırtanları tarih bugün saygıyla mı yoksa lanetle mi anmaktadır? Bence lanetle!

 

Hiçbir madalya yurt savunması sonunda alınan madalyadan üstün olamaz!

 

Tarihimize isimlerini ölümsüzlükle yazdıranların ortak düşüncesi ise hep:

 

“Vatan toprağı tehlikeye düşmedikçe savaşa hayır!” Olmuştur.

 

Ülkemizi haksız savaşların içine çekmek isteyenler kim olurlarsa olsunlar, kimlerin kan değirmenine can taşımak çabasında bulunurlarsa bulunsunlar affedilmezler listesine adlarını yazdırmakta gecikmeyeceklerdir.

 

Savaş rüzgârlarını estirenlere karşı sarsılmaz tavrımız da:

 

“Barış içinde savaşsız ve sömürüsüz bir dünya!” Utkusu ile:

 

“Yurtta barış, dünyada barış!” İlkesi olmalıdır.

Yayın Tarihi
29.06.2015
Bu makale 271 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!