Savaşın Afganlaşması, Afganlaşan atölyeler

Kültür ve sanata destek vermeyi sürdüren “Yerel Yönetimler” gençlere kapılarını, “sinema üzerinden” de açıyor. Son yıllarda üreyen “Sinema Atölyeleri”ne başvuran gençler, ön eleme sınavından geçtikten sonra ders başı yapıyor. Sonrasında sınavı kazanan gençler, ‘ücretsiz sinema eğitimi’ alıyor. Eğitimlerinin ardından “başarıyla” mezun olan öğrencilere ise, hem “Sinema Atölyesi” hem de “Milli Eğitim Bakanlığı” onaylı sertifikalar veriliyor.
Bu durum, başta kızlarımız, ama erkeklerimizin de; “Sinema (resim-heykel vb..) sektöründe” yetişmesinin (!) istenilmesi oluyor. Bir “kurs”tan sonra da, “şip şak sinemacı” olup çıkılıyor. “Sinema atölyesi”nden mezun olmanız sonrası da, kendinize yerel’de, dahası da, “evden kaçan kız olduğunuzda da”, ulusal medyada da “iş hayali” ya da “iş” bulabiliyorsunuz.
Son yıllarda üreyen genç senarist, reji görevlisi ve kameraman gençlere, ama özellikle de kızlarımıza/kadınlara bakınız, “atölye çalışmaları ürünleri” oluyor…
***
Peki de neler oluyor?
Henüz hiçbir film deneyimi yaşamamış gençlerimizden, “atölye çalışmaları” sonunda “bir film çalışması üstlenilmesi” neden isteniliyor? Ne “bonkörlük ki”, katılımcılara bireysel ve ortaklaşa kısa film de neden çektiriliyor? Sinemacı veya Sanatçı olmak bu kadar niye ucuzladı ki?
Ya da gençlerimize “çeşitli atölye çalışmaları” neden yaptırılıyor?
Bir başka şekilde söylersek: Kızlarımız ve kadınlarımızdan, haliyle erkeklerimizden de, neden kimse, “Dünyada neler olup bittiğini” bilmesini; “BİLGİ SAHİBİ OLMASINI” istemiyor?
Şöyle sorarsak da; kız ve erkek, gençlerimiz, “bilgi sahibi olmasınlar” diye mi “atölyelere sokuluyor”
Sahi.. Sorduk, cevap alacak kimse neden yok? Ya da soracak “Molla Kasım” sadece neden benim!.. İş başa düştü, başladık bir kez; yazımızı sürdürüyoruz…
***
Hatırlayınız..
Bir “Pop Star yarışması” denilen “atölye” çalışmasını.. Bayhan isminde genç neydi ki “Popun Starı” olmuştu?
Ya da şimdilerde –sanırım- “çiğ köfte” neden satıyor?
“Sinematik” ya da genel anlamda, “Zanaatik atölyelerden yetişenler” Bayhan’dan çok farklı mı olacak/lar?
Sahi ne isteniyor kızlarımızdan?..
Az olsalar da erkeklerimizden de?..
Kim/ler gençliğimizi “evden kaçan kız-erkek” konumuna neden düşürmek istiyor?
***
“Atölye” çalışmalarının arkasında "Birleşmiş Milletler (BM)" denilen “ABD taşeronu”nun bulunduğunu bilebiliyoruz.
Peki de, BM denilen “Sözde Barış örgütü”, sinemacı/sanatçı (denilen) kadın istiyor da, neden “bilim kadını” istemiyor? Neden sinemacı, ressam, heykeltraş kadın/zanaat(çı) üretmek istiyor? Ya da Somali’de ölmekte olan insanlara neden yardım etmiyor da, kadınımızı neden “atölyelerde” görmek istiyor?
Bu sorularımın cevabını kim/nasıl verecek?
“Atölyelere giren” kadınımız ve erkeğimiz de, “bu sorumu” hiç aklettiler mi?
Ne yetkililer, ne de etkililerden cevap alamayacağımız için de, “Molla Kasım” rolümüze devam ediyoruz..
Ankara’nın köklü sinemacılarından İrfan Demirkol, basına yansıyan bir haberde; Mars ve AFM ortaklığının “sinema sektörüne hakim olmasıyla” tüm ülkede “TEK TİP FİLMLER” gösterilecek diyor..
Yapılan bu açıklama, Tekelleşmenin/Küreselleşmenin “milli kültüre” darbe vuracağı; Tek Tip Filmlerin, “TEK TİP İNSAN-Tek Tip Toplum ÜRETİMİ” demek olduğu oluyor..
İster “sinema”da olsun, istenirse de “resim-heykel” veya “başka atölye" çalışmalarında olsun; “TEHLİKE” bu oluyor. “Atölyelerde” yetişenler, “gerçek istihdam olmayacak”,   “Sanatçı” olunacağı zannedilirken, olan, “ORTAK BİLİNÇ (aynı düşünülmesinin)” YERLEŞTİRİLMESİ” oluyor. Hâl bu olunca da, “evden kaçan kız-erkeklerin”, kendileri “asimile” olup “kendilerine yabancılaşacakları” yetmezmiş gibi, içinde bulundukları “toplumun asimile olmasına” da katkı koyması da yaşanıyor, yaşanacak. Gençlerimiz “kendilerine yabancılaşınca” da, kendi kültürüne “savaş açacak!!..”..
İşte, “atölye çalışmalarından” böyle bir nesil çıka(cak)geliyor! Birleşmiş Milletler (BM) demek de zaten, “ABD’nin istemediği şeylere/ülkelere- SAVAŞ AÇIN!” demek oluyor..
***
Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler, “üye” ülkelerdeki tüm “Yerel Yönetimleri”, karar alma, planlama ve uygulama süreçlerine “kadınların ve gençlerin” etkin olarak katılımını sağlayacak programlar geliştirmeye ve uygulamaya koymaya “mecbur kılması” sonucu; “Kadınların ve Gençlerin Rolünün Güçlendirilmesi” başlıklı öngörüler de doğrulltusunda “atölyeler“ açılması ile,  “Küresel (TEK/ORTAK) İşbirliği (BİLİNÇ) Ağı” YEŞERTİLMİŞ bulunuyor. “Dünyada neler olup bittiğini” görebilen “idarecileri bulunmayan” bizim gibi ülkelerde, “bilgiden yoksun -sinematik/SANATİK- kadın ve gençliğin” üremesi; dahası, kendilerini “sanatçı” zannetmeleri ve “karar alma mekanizmalarında” bulmaları, “Ortak (Tek) Bilinç Tuzağına” yakalanmaları; ‘kimliklerinin kırılması’ sonucu doğmuş bulunuyor. Bu durum, “Sinemanın” ya da daha genel ifadeyle, “Afganlaşmış atölyeler” demek oluyor..
***
“Afganlaşma” tabirini, Afganistan’a yapılan “NATO/ABD saldırısında” kullanmış, “Savaşın Afganlaşması” demiştim. “NATO KAFA… ‘go home’” başlıklı, 18.02.2010 tarihli yazımda; “..ABD, İngiltere, Fransa, Kanada ve Estonya (Haçlı) güçleri ile, ‘Conileşmiş Müslümanlığın’ Afgan temsilcileri olan Afgan birlikleri; yeri göğü inleten büyük savaş makinelerinin eşliğinde NATO saldırısını başlatıyor, ön saflarda ise Afganlı askerler bulunuyordu. Dün Kore’de başka inanç insanlarına karşı kullanımdan farklı olarak bu defa NATO, aynı ülke/inanç insanını ‘karşıt cephede’ birbirine kırdırıyor. “Savaşın Afganlaşması” modası, Türkiye’nin de istediği “hem konuş hem savaş” taktiği de deniyor…‘Savaşın Afganlaşması’ ile sürdürülen Haçlı Seferine, “kendilerini Müslüman olarak tanımlayan” insanlar da katkı koyuyor” diyordum…
***
“Savaşın Afganlaşması”; “Fundemantalist Anglosakson-Judea ortaklığı” demek olan ABD’nin, dış politikası uygulaması olan, “KIRK KATIR (BOP-SOPA-SERT/Silahlı Güç) Modeli” ile, “KIRK SATIR (AB-SOROSCULUK-YUMUŞAK- KÜLTÜREL/Silahsız Güç) Modeli”nin “sentezi” olan, “AKILLI GÜÇ Modeli” oluyor. “Küresel Isınma Tuzağı” isimli eserimde –s.407- belirttiğim gibi de, sözkonusu bu “üç model”den hangisi olursa olsun tüm bu modeller -KüreselciNler arasında zaman zaman tartışma konusu olsalar da-, esasta hepsi aynı amaçlı; her üçü de, ABD’nin, “KÜRESEL TEK YAPI” amacı uğruna “BM LOKOMOTİFİ” ile insanlığa yaptırdığı ‘Babil Yolculuğu yolun sonunda varılacak olan, ‘Birleşmiş Hayaller Ülkesi’, yani, “Babil Sendromu çözümü (Tek Dil-Devlet-Din)” düşüne ulaşma yolunda kullanılan ‘yol haritaları’ oluyor…
 “Savaşın Afganlaşması modeli”, “aynı ülke/inanç insanlarını karşıt cephelerde birbirine kırdırma” demek oluyor. Sözkonusu bu “kırdırma”; Mısır, Libya vb.. örneklerinde olduğu gibi, ya “Silahlı Güç modeli/Dünya halklarına MÜDAHALE EDEREK ÖNDERLİK ETME” şeklinde ya da “Afganlaşan atölye çalışmaları” şeklindeki “Silahsız-Akıllı Güç modeli/ÖRNEK OLARAK ÖNDERLİK ETME şeklinde) sürdürülüyor.. 
Bizim gibi ülkelere uygulanan model, “Örnek olarak önderlik etme” modeli oluyor..
Holywood artık filmleriyle bize pek gelmiyor. İçimizdeki “atölyeciler”; yani, “bizden kişiler/bilinç kayması yaşamışlarla” artık bize geliyor!.. Ya da bizim “Sahte Zanaatçileri” kendilerine çağırıp ödüllendiriyor!..
Her iki şekli de, ülkemizin “milli birlik ve beraberliğinin kaybolmasına” yetiyor!..
Asıl “Eyvah Eyvah” da zaten bu oluyor…
http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
27.12.2013
Bu makale 7265 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!