Seçime Doğru

Geçen hafta aldığım notlarda “7 Haziran Genel Seçimleri” ni işaret eden çok konu başlığı olduğunu gördüm. Bundan normal bir şey de yok zira seçim sathı mahalline girildi. Seçim süreci; onlarca “süreç” başlığı taşıyan sorunlu iç dinamiklerin ve Ortadoğu da, Müslüman coğrafyadaki sorunlu dış politik dinamikler ile başladı.

Türkiye’de köprülerin altından sular hızlı akıyor. Seçimlere aşağı yukarı 8 hafta kala neler gözüme takıldı bunları paylaşmak istiyorum.

2014 yılı TÜİK tarafından açıklanan İşgücü İstatistiklerinde özellikle genç işsizliği verilerinin hiç de iç açıcı olmadığı görüldü. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı %20,2 iken, 15-64 yaş grubunda bu oran %11,2 olarak gerçekleşti.(Bir sonraki rapor 15 Nisan 2015 de) 

5 milyon 690 bin işsiz genç var ve bu gençler 7 Haziran Genel seçimlerinin seçmenlerindendir.

İşsizlik oranının düşmesi için ne olması gerek? Evet, doğru cevabı duyar gibiyim: her yıl daha çok istihdam yaratmak gerek…

Bunu sağlamak için ise büyüme performansının sürdürülmesi ve istihdam artışının artarak devam etmesi gerek. Ancak ekonomistler Türkiye’nin büyüme sorunu olduğunun altını çiziyorlar ve büyüme sorunu olduğunu oynak istatistiklerden okuyorlar. Olumluya dönebilmesi için hedefleri belirlenmiş reformlara ihtiyaç var.

 

Bütün ekonomik hayatımızı endekslediğimiz ve bir anlamda ekonominin nabzını tutabildiğimiz piyasalara da bir uğrayı versek. Sıkı durun, uzmanlara yakışan bir dil kullanarak anlatmaya çalışacağım.

10 gün önce FED açıklamasında çok net olarak, enflasyon, hedef seviye %2.0 ye yakınsamadan faiz artırımını unutun diyor. FED’in geçen sene açtığı, faiz artırımına giden yol, petrol fiyatlarının hızlı düşmesi ve doların aşırı güçlenmesiyle, kapanır gibi oldu. Zira her iki etken de ABD de fiyatların daha da düşmesine neden oluyor. Diğer taraftan düşen petrol fiyatları ABD li enerji şirketlerinin karlılıklarını düşürdüğünden yeni yatırımların önünü tıkıyor. Bu da büyümeyi olumsuz etkiliyor.

ABD de faiz artırımı, en azından kısa vadede, rafa kalktığından $/TL kurunun aşağı gelmesi gerekiyor. Bizdeki ekonomi yönetiminin iddiasına göre, içeride dolar, dış dinamiklere bağlı olarak artıyor. Pariteye rağmen, önümüzdeki günlerde, $/TL kuru gerilemezse kurlardaki baskının iç dinamiklere bağlı olduğunu tescil etmiş olacağız.

Seçime az bir süre kala ekonomi ile ilgili sohbetlerde özellikle kentimizin ekonomik dinamiklerinin sıkı sıkıya bağlı olduğu dış politika dinamikleri çerçevesinde karamsar söylemler duymak daha kolaylaştı. Tam da bugünlerde 25 Martta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) konut satış istatistiklerini yayınladı. Türkiye genelinde konut satışları, 2015 Şubat ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %15 oranında artarak 95 021 olmuş. İpotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı ayına göre %53,6 oranında artış göstererek 36 952 olmuş. Merkez Bankasına baskı yapılarak uygulanan negatif reel faiz politikası, diğer ekonomik etkilerinin yanı sıra, başta konut projeleri, inşaat sektörüne büyük canlılık getirdi. Konut satışlarında görülen bu artışta, demografik nedenler ve hükümetin aldığı bazı kararların yanı sıra, negatif reel faizlerin ve konut kredilerinde ki artışın etkili olduğu söylenebilir.

Ancak küresel piyasaların etkisi altında kalmamak mümkün değil. Bu durumun baş aktörü küresel sermaye yatırım yeri ararken Türkiye’yi pas geçmemeli.

Hafta içinde “Türkiye Ekonomisi İleriye Bakarken” başlığında Antalya iş insanlarına ANSİAD çatısı altında konuşan Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. Baş ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, özellikle dış piyasalarda en çok merak edilen konunun genel seçimlerin durumu olduğunu belirterek, “Dışarıdan bakıldığında da sorulan sorular seçim sonrasını işaret ediyor. Yabancı yatırımcı ne olursa olsun yatırımdan uzak duralım demezdi. Yatırımcılar ilk defa seçimi bekleyelim dedi. Genel Seçimler, önemli dengeleri değiştirecek” diye konuştu.

Seçim doğru durumlara bakacağız tabi. Bu hafta benim gözüme takılan, not aldığım konular bunlar.

Nasıl bir şirket yöneticisi için şirketinin değerini artırmak önemliyse siyasetçi için de önemli olan toplum refahını ve gelir dağılımını iyileştirerek artırmaktır.

Sorun her iki taraf içinde kıt kaynaklarla en yüksek faydayı sağlamak değil midir?

Yayın Tarihi
30.03.2015
Bu makale 820 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!