Seçimle gelen seçimle gitmeli

Siyasetin kentine, ülkesine hizmet etmenin aracı olduğu bilinirdi hep. Ama öyle bir şey olmadığını yaşanan gelişmelerden öğrenmeye başladık.

Bundan sonra siyasetin tanımı yapılmak istenirse nasıl bir tanım yapılması gerektiğini insan düşündüğünde ortaya belki bu köşede yazılamayacak cümleler çıkıyor.

Bundan dolayı da insan siyasetten nefret etmeye başlıyor.

Neredeyse 14 yıldır “hükümeti yıkmak için sivil darbe yapılmak isteniyor” denilerek yüzlerce insan cezaevlerinde yattı, yargılandı.

5 Mayıs 2013 tarihinde Mısır’da “Dünyanın neresinde olursa olsun, seçimle gelmiş iktidara karşı yapılan darbeler kötüdür” yorumu bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı.

Bu yorum çok doğru bir yorumdu. Her kim seçimle gelmişse seçimle ancak gider ya da gitmez. Her ne tür darbe olursa olsun seçilmiş bir iktidarı indirmek demokratik ülkelerde olmaması gerekir.

Ama görüyoruz ki, Haziran 2015 genel seçimlerinde yüzde 40.87, Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49.5 oy alarak seçimle iktidar olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi ile gönderiliyor.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün yaptığı kısa açıklamada, “Demokrasi adına Davutoğlu’nu savunmak bize düşmüştür” demiştir. Burada ki söylemin açılımı aslında “Başbakanlık makamına yapılanları savunmak bize düşmüştür” anlamı taşır. Çünkü gerçekten de kimin başbakan olduğu ya da kimin başbakan olacağı değildir yaşananlar. Yaşanan, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyeti tartışılmayacak bir Başbakan’ın seçim haricinde görevden elini eteğini çekmesinin istenmesidir.

Türkiye’de geçmişte de Cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştır ama bugün yaşananlar geçmişte yaşananlardan çok daha farklıdır ve ilk kez yaşanmaktadır.

Bu gelişmelerin sadece “AKP içinde yaşanan bir durumdur” diyerek geçiştirmek de doğru değildir, çünkü bundan sonra ki süreç yeni bir erken seçim ve referandumu beraberinde getirecektir.

Bir yıl içinde 3 genel seçim bu ülkeye özellikle ekonomi ve istikrar açısından ciddi zarar verir.

“Yeni Başbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümetteki koordinatörü olacaktır” yorumları beni ilgilendirmiyor. Kimin Başbakan olması da beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in geçen gün söylediği “dünyada 800 milyon insan gece aç yatıyor” söylemidir.

Türk-İş’in verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin adam gibi geçinebilmesi için 4 bin 550 lira para gerekiyor. Ama ülkemizde asgari ücret bin 300 lira. Siz düşünün ülkemizde kaç kişinin geceleri aç yattığını.

İşsizlik almış başını gidiyor. İş dünyası ‘önümüzü görmüyoruz’ diyerek bırakın yeni yatırım yapmayı, küçülmeye bile başladı.

Türkiye artık krizler yaşamamalıdır. Siyasetin hizmet için yapıldığı ve makamların da geçici olduğu unutulmamalıdır.

 

 

Yayın Tarihi
07.05.2016
Bu makale 274 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!