Seefeld’in verdiği ders

Sanırım bu yıl leyleği havada gördüm, bir türlü Antalya’da duramıyorum. Uzun bir Hindistan gezisinin ardından, Antalyaspor’un kampını izlemek için Avusturya’ya gittim. Bu seyahat de oldukça enteresan geçti. Önce Almanya’ya Münih’e gittim. Oradan Insburg’un Seefeld kasabasına geçtim. Bu arada, seyahatlerimin arasına Antalyaspor ile İtalya’yı da sığdırdım. Sonra yeniden Almanya ve oradan da Antalya’ya döndüm…

Bugün size Seefeld’de şahit olduğum bir çiçek festivalini anlatmak istiyorum. Bu küçük kasaba da, Antalya gibi her yıl belirli bir günde çiçek festivali düzenliyor. Şans eseri bu festivallerin 50’ncisi ben Seefeld’deyken gerçekleştirildi. Başından sonuna kadar izlediğim bu festivali, Antalya’daki festival ile kıyaslama şansı buldum…

Her şeyden önce bizim bu tür organizasyonlarda çok yetersiz kaldığımızı söyleyebilirim…

Küçücük bir kasaba bile Antalya’daki organizasyondan çok daha profesyonelini ve güzelini yapıyor.

Seefeld, 2-3 bin nüfuslu küçücük bir kasaba… Kışları kayak merkezi olarak faaliyet gösteriyor, yazları ise sıcak havadan kaçan yaşlı turistleri ağırlıyor. Müthiş güzel bir yer. Düzenlenen çiçek festivali de çok görkemli. Onbinlerce çiçek kullanılarak yapılan dev şekiller, otomobillerin üzerlerine yerleştiriliyor. Çevre kasabalardan, şehirlerden gelen binlerce insan meydanı dolduruyor. Geleneksel kıyafetli müzik gruplarının konserleri eşliğinde kortej geçişi yapılıyor. Kortej geçişi antika arabalar ve geleneksel kıyafetlerini giyip traktörlere binmiş üreticilerle süsleniyor.

Festival çerçevesinde her yıl bir yarışma yapılıyor. Oluşturulan jüri, kortej geçişine katılan arabaları değerlendiriyor ve en güzel dizaynı kim yaptıysa birinci, ikinci ve üçüncüyü belirliyor.

İnsanlar eğleniyor, kasabada renk cümbüşü yaşanıyor…

Yaklaşık yarım gün süren bu organizasyonu izlediğim zaman, bizdeki çiçek festivalinin ne kadar sönük ve zorlama olduğunun farkına vardım.

Antalya’daki çiçek üretiminin yüzde 1’ine bile sahip olmayan bir kasabada yapılanlar, bizde bu tür işlerin ne kadar amatörce yapıldığını ortaya koydu.

Kepez Belediye Başkanı Erdal Öner, Antalya Ticaret Borsası Başkanı İlhami Kaplan ve Kesme Çiçek İhracatçıları Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu’na önerim, gidip Seefeld’deki organizasyonu izlemeleridir.

Eğer seneye kadar beklemek istemezlerse, benim çektiğim bol miktarda fotoğraf var. En azından fikir sahibi olmalarına katkı sağlar. Eğer bu organizasyonu devam ettirmekte kararlıysalar, en azından bundan sonrakileri Antalya’ya yakışır yaparlar…

 

 

----------------------

 

 

Aspendos rantiyecileri

 

SABAH Akdeniz’in Aspendos Antik Tiyatrosu ile ilgili hassasiyetini tüm okuyucularımız iyi bilir. Yıllardır bu konuda uyarıcı haberler yapıyoruz. Biz, Aspendos kullanılmasın demedik, Aspendos önce restore edilsin, risk giderilsin, sonra da bu mekana yakışır gösteriler ile turizme hizmet versin görüşünü savunduk… Dün ne diyorsak, bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Bizim için şahıslar değil, ülkemizin tarihi miras önemlidir. Hiç detaylara takılmadık…

Geçtiğimiz günlerde Aspendos yeniden gündeme geldi. SABAH Akdeniz de haberciliğindeki dürüstlüğünü ve tutarlılığını bir kez daha gösterdi. Bir yıl önceki vurdumduymazlığa ve hoyratlığa gösterilen tepki yeniden ortaya kondu…

Ancak bu bazı kişileri mutlu etmedi. Dün Aspendos’un korunması için yanımızda görünenler, bugün aniden çark etti. Çünkü onlar da bu tarihi mekanın rantına kendilerini kaptırdılar… Bazı insanların çıkarları doğrultusunda fikirlerinin değişmesini anlayabilirim… Ancak, kendi tutarsızlıklarını ve para hırslarını görmezden gelip, konuyu farklı yönlere çekmelerini ve olayı kişiselleştirip belden aşağı vurmalarını asla kabullenmem…

SABAH Akdeniz’in yaptığı habere bir şey diyemeyenler, aslı astarı olmayan bir takım iddialarla benim özel hayatıma saldırıyorlar… Çamur at, izi kalsın mantığına karşı hiçbir zaman sessiz kalmadım, yine kalmayacağım…

Yapılan çirkin hareketin hesabı yargı önünde mutlaka sorulacaktır…

Ancak, bu kişilerin vicdanları hep ‘karanlık’ kalmaya devam edecektir…

 

-----

                                       

 

Turizm sezonunda bu olur mu?

 

Dün sabah bir iş için Belek’e gidip geldim… Yollar kazılmış, sözüm ona bakıma alınmış… İyi de bu işin şimdi zamanı mı? Turizm sezonunun en civcivli zamanında, yüzbinlerce turistin gelip geçtiği yolların şantiyeye çevrilmesi hangi mantığa sığar?

Geriye döndüm, muhabir arkadaşlarımızın yaptığı bir haber önüme getirildi…

Antalya’ya gelen turist sayısı 5.5 milyonu geçmiş…

Turist sayısı artıyor, ancak mantığımız değişmiyor…

Bindiğimiz dalı kesmeye inatla devam ediyoruz…

Sözüm ona turizm bölgelerinde inşaat yasağı uygulanıyor… Zaman zaman bazı politikacılılarımız da bu yasağı siyasi söylemlerinde kullanıyor… Ancak hiç kimse, yüksek sezonda, turizmin en önemli bölgelerinde yol yapım çalışmalarının sürdürülmesine sesini çıkarmıyor.

Dozerlerin, grayderlerin, kamyonların çalışması, inşaat yasağıyla bağdaştırılmıyor…

Sezon öncesi aklınız neredeydi?

Bu yolu kış aylarında yapamazmıydınız?

Sayın Valim, hiç Belek’e gidip gelmiyor musunuz?

Bu rezilliği görmüyor musunuz?

Yazık…

Hem de çok yazık… Turist sayısı artıyor, mantığımız değişmiyor…

Yayın Tarihi
12.08.2008
Bu makale 8386 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!