Şehrin çığlıkları

Yazın ortaya çıkardığı en önemli şehir gerçeklerinden biri çevre ve gürültü kirliliğidir.

 

Hürriyet Gazetesi’nin Akdeniz ekinin birinci sayfasında gazeteci Alper BEYAZ bu önemli gerçeği  “Vırooom zırooom” Başlıklı haber olarak okurlarına sunmuş. Gazeteci arkadaşımı bu çok önemli sorunu gündeme taşıdığı için kutluyorum.

 

Susturucusu çıkarılmış motosikletler dünya kenti Antalya’nın sokaklarının ve caddelerinin sessizliğini paramparça etmeyi sürdürüyor. Sadece Antalya mı? Bahse girerim ki yurdun dört bir yanında aynı sorun güncel hayatın bir parçası olmuş durumda.

 

Sadece işitsel anlamda bitmiyor sorunlar…

 

Kaldırım kenarları yerine kaldırımların üzerine park etmiş araçlar, yayalara nefes bile aldırmıyor.

 

Bir ara belediyelerin zabıtaları mahalle ve sokaklarda yapılan temizlikleri engelliyor diye anonslar yaparak kaldırım magandalarını uyardılar. Ama ne yazık ki bu yetmedi. Bir süre sonra uyarıyı kulak ardı eden araç sahipleri yeniden kaldırım üstlerini işgal etmeye başladı.

 

Muratpaşa Belediyesi gönülleri fetheden mahalle çalışmalarında çöp konteynırlarını yeraltına çekti. Geçen yıl bu alanlarda oluşan koku ve dolayısıyla sinek ve sivrisinek sorunu nispeten giderildi. Ancak belediyenin buraları sıkça dezenfekte etmesi şart.

 

Yaz boyunca dünyanın en değerli sahil şeritlerinden bir olan Konyaaltı Plajlarına takıldık.

 

Belediye önlemler almış. Geçen sene kapanın elinde kaldığı ücretsiz şemsiyeler görevlilere nüfus cüzdanları sunularak emaneten alınmaya başladı. Hizmet almak birazcık zahmetle olsa da o üzüldüğümüz manzaralar azaldı. Yeniden oluşturulmuş duşlar ve soyunma kabinleri de sıkıntıyı giderdi. Ama bu kez bir önemli sorun ortaya çıktı. Oda soyunma kabinlerinin hoyratça kullanılması oldu. Özel gün petlerini soyunma kabinlerine atan, kaş göz arasında işeyip kirletenler gülümseyen yüzlerimize gölgeler indirdi.

 

Bir diğer sorun da mahalle aralarında yapılan düğün ve nişan törenleri. Bu konuda birkaç yazı yazarak düğünlerin ve benzeri törenlerin sokak ortasına sandalyeler atılarak, trafiği engelleyerek yapılmasının sakıncalarını anlattık. Belediyelerin yurttaşlara bu etkinlikleri için mekânlar yaratması halinde sorunun çözüleceğine değindik. Ancak yazdıklarımız havanda su dövmekten ileri gitmedi. İşin içinde yurttaşları küstürmek ve oy kaygısı olunca belediyeler bana ne havası takındı.

 

Kent sorunları belediye ve polis sorumluluğunda elbette ki çözülemez. Yurttaşların çevre değerlerine önem vermeleri de gerekiyor. Bu konuda muhtarların ve apartman yöneticilerinin sorumlu oldukları mahalle, sokak ve caddeler, apartmanlar için sürekli gözlemler yapmak zorundalar. Bilinçli olarak çevre değerlerini tahrip edenleri yetkileri dâhilinde yasal yükümlülüklerini kullanarak uyarmalılar.

 

Yazın son ayını yaşıyoruz…

 

Bir ay sonra havalar değişecek ve ardından sonbahar ve kışa dönüşecek. Yakında kalitesi düşük kömürler de piyasalara arzı endam eyleyecek. Kış kapıyı çaldığında da o bilindik hava kirliliği muhabbeti başlayacak. Sen getirdin, ben getirdim laf dalaşı içinde karbon monoksit soluyarak yaşamaya devam edeceğiz.

 

Her zaman çalışmalarından olumlu söz ettiğim Antalya belediyelerine sesleniyorum. Lütfen bir koordinasyon içinde kentimizin çığlığını duyunuz ve sorun çözücü adımlar atınız.

 

Yayın Tarihi
18.08.2015
Bu makale 354 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!