Seni Allah'a şikâyet edeceğim

Cuma namazı çıkışında Bilal-i Habeşi camiinin küçük bahçesinde oturduk. Ağustos sıcağına direnen incir ağaçlarının yaprakları hışırdamaya başlayınca başlayan serinlik için komşum o her zamanki şükür dualarını sessizce mırıldanmaya başladı. Sonra:

“Geçen gün ortanca torunum feysbok denen bir yeri açmış. Bak dede dedi. Bu savaş alanlarında paramparça olmuş insanların içindeki bir çocuk. Ne diyor biliyor musun? Seni Allah’a şikâyet edeceğim. Parmağını koyduğu fotoğrafı inceledim. Kan revan içinde belki de son nefesini vermek isteyen küçük bir çocuğun fotoğrafı. Yüreğim daraldı.” Diye konuştu.

Caminin küçük şadırvanından su şişelerini dolduran çocuklara uzattı işaret parmağını:

“Bunlar yaşındaki bir çocuk… Ve Allah’a şikâyet edeceğim diyor.”

Komşumun gözlerinin içine bakara yanıt verdim:

— Ben de her saat ve her saniye insanları savaştıran, birbirine düşüren, aldatan, sen ve ben kavgasına düşürenleri Allah’a şikâyet ediyorum komşum.

Son günlerde yaşanları konuştuk. Dertlerimiz ortaktı. Giderek kutuplaşan bir ülkenin huzurunu tehdit eden ölümler yüreklerimizi kanatmaya devam ediyordu. Tüm bunlar yaşanırken olup bitene duyarsız kalan ülke yöneticileri söyleşimizin odak noktasıydı.

Devam etti komşum:

“Kulun adaletine ve vicdanına güven kalmayınca sığınacak nokta elbette ki ilahi adalet olmalı. Ne var ki ilahi adaletin verdiği akılı kullanmayan, basireti ve iradeyi gösteremeyen bizler de suçluyuz. Haksızlıklara, uğursuz yönetimlere, beceriksizlere, beş para etmez vicdansızlara karşı duyarsız kalmaktan daha büyük vebal olur mu?”

Susmayı yeğledim. Çünkü komşum, söyleyeceklerimin misli kere mislisini içinden geldiği gibi konuşuyordu. Bir süre sessiz kaldık. Yine o aldı ilk sözü:

“Ne yaptın sen? İlk romanıma başlayacağım diyordun. Bismillah diyebildin mi?” Diye sordu.

“Seni Allah’a şikâyet edeceğim.” Diyen çocuğun fotoğrafına takılıp kalmıştı aklım. Komşumun sorusuyla silkindim.

—Kafamdaki yol haritası tamam. Yaşadığımız günlerin romanıydı tasarladığım. Adı ne olsun diye düşünüyordum galiba onu da buldum. Dedim.

Gülümsedi komşum…

“Sakıncası yoksa ilk ben öğrenebilir miyim?” Diye sordu.

Sağ elindeki, parmak uçlarında gidip gelen tespihini tuttum sevinçle:

—Adı Seni Allah’a şikâyet edeceğim olacak. İsim babası da sensin komşum. Dedim.

Yayın Tarihi
21.08.2015
Bu makale 504 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!