Seriye Aba'nın ocağı

 

Anaerkil aile için örnek ver deseler Seriye Abla derim.

Güzel yürekli komşularımızdandı. Kadir bilir, parmağımıza diken batsa Sultan halamızla bir olup koşardı.

Oğulları vardı her birinin on parmağında on marifet. Memoş ağabey en büyük oğluydu. Asıl adı Ertan olsa da Seriye abla Memoş diye çığırırdı. 60–65 li yıllarda İstanbul’a gitmiş yüksek okul okumuş, Samatya Öğrenci Yurdunun en sevileni olmuştu. Ve hatta İstanbul’da gençler arası bilek güreşinde şampiyon olduğunu bile duymuştuk.

Hani sigortaları attığında elektriklerimizin, contası eskiyip su kaçırsa musluklarımızın bir seslenmenizde Hızır olur yetişirdi rahmetli.

Ya Ahmet ağabey? O da Ziraat Lisesinde okumuştu. Küçük bahçelerimizin budamasında, tek tük olsa da meyve ağaçlarımızın fenni aşılarında Ahmet ağabey koşardı.

Evlerimizin arasında sadece bir arktı sınır. Ve ark boyunca sıralanıp giden karaağaçlar…

Yazdan toprağa gömülmüş otlu peynir küplerini kış ortasında ilk o çıkarırdı topraktan. Ve tas tas dağıtırdı lezzet tutmuş koyun peynirini.

Annelerimiz komşu ziyaretlerine gittiklerinde en son evden çıkan Seriye abla olurdu. Müthiş titizdi. Etrafı kolacan eder ve öyle terk ederdi asma ağaçlı avlusunu.

O şirin bahçede Ertan, Ahmet, Azer ağabeylerin bağlamalarının sesi duyulurdu kimi zaman. Bir ninni gibi yayılırdı komşu avlularına.

Tüplü ocaklar icat edildiğinde bütün kadınlar bayram ederken Seriye abla pek aldırmamıştı. O semaverde kaynayıp, demlenmemiş çayı içmez, kerpiç evlerinin duldasındaki ocakta pişmemiş yemeği yemezdi.

Seriye ablaya abla demezdik. Kısaca abaydı adı.

Günlük işlerine koşturur, tavuğa toyuk der, selamsız geçmezdi kapılardan. Aslanlar gibi oğulları bir tek ondan korkardı. Bir seslendi mi, bir kaşını çattı mı esas duruşa geçerdi tekmili.

Onun içindir ki Seriye abla tam bir Osmanlı anasıydı.

Hani tüplü ocaklar, fırınlar gırla çoğalmıştı ya… Tenceresine yağını çalıp, soğanını kavuran ve içine etini, zerzevatını katan sonra da çekilip bir köşeye ateşteki yemeği unutan kadınlar uy havar çekerken Seriye ablanın duvar dibindeki usul usul kaynayan tenceresindeki hiçbir yemeği ziyan olmazdı.

Seriye abla yaşadığımız o güzel günlerden aklımızda ve yüreğimizde kalan güzelliklerden bir oldu hep. O’na sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum.

Yayın Tarihi
29.05.2016
Bu makale 290 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!