Silahlara Veda

            Şu dünya üzerinde ve ülkemizde olan  bitenler beni  çok huzursuz ediyor.Gerçi yeni değil bu insan oğullarının vahşiliği,doymazlığı fıtratlarında milyon yıllardır var olmasına var da ,yine de benim canımı çok acıtıyor. Silah sözcüğü çok anlamlı bir kavram.Kâinatta silah olarak tanımlanabilecek o kadar çok olgu var ki saymakla bitmez.Şu  soğuk sevimsiz demir çelikten yapılmışlardan tutun da, göz yaşına kadın figürüne kadar say say tükenmez.

            Son zamanlarda içimden sık sık  insan yaşamının çok kısa olduğunu vurgulamak geliyor. Duyduklarım, gördüklerim beni zorluyor böyle hissetmeye ve düşünmeye. Bu gün ünlü ABD’li yazar Ernest Hemingway’ın  dünya çapında ses getirmiş olan romanı aklıma geldi. (Silahlara Veda) Yazar romanda savaştan ziyade, savaşın  içinde yaşayan insanları anlatırken savaşın acımasızlığını vurgulamıştı. Veda etmeli insanlar savaşlara  diyorum.  Neden olmasın?  Birbirlerini gırtlaklayarak acılar içinde bırakıyorlar da ellerine ne geçiyor.?!

             Yıkımlar, felaketler,  acılardan başka. Ha silah tüccarlarının da   kazançlarını  göz  ardı etmemek gerekir. Böyle gelmiş böyle gider ,boşuna çeneni yorma diyenler de çıkabilir…

            Ölenlerin nereye gittiğini  merak eder misiniz? Ben ederim. Umarım barış,mutluluk,huzur içinde bir  Âleme gidiyorlardır. Ünlü yazarımız Yaşar Kemal de göç etti. Öyle bir iki satırla geçiştirilecek bir değer değildi kocaman yazın ustası. Mütevazi, barış  ve  sevgi üzerine kurulmuş bir dünyası vardı. İnsanları anlatmaya sözcükler yetmiyor ne yazık ki. Belki gittiği alemde yazım yaşamını sürdürür kim bilebilir ?  Tüm  benliğimle  insanlara  yaşarlarken  gereken   ilginin , sevginin  gösterilmesinden  yanayım. Göçtükten  sonra ,  ne  fayda !  Bence  ustam   Nobellerin  en görkemlisini   okurlarının  yüreklerinden  kazanmıştır. İnce Memetlerin  elinden almıştır.

            Ah dünyalılar ; Gelin çocuklarımızın ellerini silah yerini ,kalem,defter,kitap , çiçek verelim. En büyük varsıllığım büyüdüğüm mahalledeki komşu çocuklarıyla olan arkadaşlıklarımdı. Sık sık  anlatırım,yine  anlatacağım .Tatarlar, Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar, Kürtler, Gürcüler, Türklerden oluşan insanların  bir arada yaşadığı mahallelerde, o insanların çocuklarıyla birlikte ,oynayarak  büyüdük. Bizler arkadaştık. Anneleri  de  komşu  annelerimiz ,  komşu teyzelerimiz. Babaları  da  öyle. Kimsenin aklının ucundan kimin hangi ırktan olduğu geçmez, kimse kimseden rahatsız  olmaz , herkes birbirini sayıp severdi. Birbirleriyle bahçelerinde açan çiçeklerini, pişirdikleri yemeklerini paylaşırlardı . Muhtaç oldukları için  değil ,  gönül zenginliklerinden,  pişirdiklerini komşularına tattırmaktan mutlu  olduklarından. O güzel  insan  büyüklerimiz  , ustamızın   dediği   gibi  güzel  atlara  binip  gittiler. Gittikleri  yerden   hali  melâlimizi  gözlüyorlarsa  inanın  çok üzülüyorlardır.

            Ey  insan  oğlu,  silkin ,  kendine   gel. Çok geç  olmadan   vedalaş  silahlarınla.  Azı çok say,  barış  içinde , hoş  görüyle, mutlulukla   yaşa. Duyar mısın, duymaz mısın bilmiyorum. Ben  yüreğimin    feryadını   paylaşıyorum…

Yayın Tarihi
03.03.2015
Bu makale 1655 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!