Sınav Kaygısı = Performans Anksiyetesi

Her çocuk bir görevde başarısız olmaktan korkabilir. Bu korku hafif düzeyde olursa beynin daha aktif çalışmasına neden olur. Ancak çocuğun korkusu reel değil ve çok yoğun olursa performans anksiyetesinden bahsedilebilir.

 Sınav, öğrencinin eğitimdeki seviyesini ölçer. Sınav kaygısında ise öğrenci öğrenme performansının olumsuz yargılanacağından endişe eder. Bu yazıda sınav kaygısıyla eş anlam taşıyan performans anksiyetesinden bahsedilecektir.

Performans anksiyetesi yaşayan öğrenciler, beklentilere cevap verememekten korkarlar. Kendileriyle ilgili olumsuz düşündükleri için asıl seviyelerinin altında bir performans gösterirler. Performans anksiyetesi yaşayan öğrenciler ikiye ayrılır: Bazılarının rahatlamak için ya da keyifli bir şey yapmak için hiç vakti yoktur, sürekli ders çalışır ve sanki yeterince öğrenemediği hissine kapılır. Bazıları ise başarısız sonuca inandıkları için derslerden uzak durur ve sürekli yapması gerekeni öteler. Kötü sonuç yerine hiç denememeyi tercih eder. Ancak içinde sürekli bir sıkıntı vardır ve meşguliyeti ne olursa olsun rahatlayamaz.

 

Performans anksiyetesine neden olan birçok faktör vardır: Çocuğun başarısı konusunda beklentilerin yüksek olması, hataların üstünde yoğunlaşılması, hata karşısında annenin çocuktan sevgisini çekmesi bu soruna zemin hazırlar.  

               

Kişinin karakteri korkuyu nasıl dışa vurduğunu belirler. Genelde performans anksiyetesi yaşayan öğrenci içine kapalıdır ve korkularıyla ilgili konuşmak istemez. Ancak öğrenci bağımlı bir yapıda ise tam tersine derdini söyler ve sürekli yardım arar. Bazıları da korkularını örtmek için sağlam duruş sergiler ya da espritüel davranışlarda bulunabilir. Performans anksiyetesi yaşayan öğrencilerin kendilerine güveni yoktur, benlik saygısı düşüktür ve başaramayacaklarından emindirler. Başardıkları zaman çevresel faktörlere bağlıdır (sınav kolaydır, tesadüfen bildiği sorular çıkmıştır vb). Başaramadıkları zaman ise kendi kapasitelerine bağlıdır. Kendilerinden beklentileri oldukça yüksektir ve mükemmeliyetçi yapılarından ötürü başarılarını küçümserler.

               

Kaygıları sınav öncesinde bazı fizyolojik belirtilere neden olur: Kalp çarpıntısı, titreme, terleme, sıcak basması, mide bulantısı, baş dönmesi ya da ağrısı, kaslarda gerilme, ağızda kuruma, halsizlik ve yorgunluk gibi. Öğrenci, duygusal anlamda huzursuz ve sinirlidir. Bilişsel anlamda ise konsantrasyon kaybı, unutkanlık ve hatta düşüncelerin bloke olması söz konusudur.

               

Performans anksiyetesinde öğrencinin kendisi ve sınavla ilgili olumsuz düşünceleri korku ve değersizlik duygularına neden olur. Bu düşünceler daha gerçekçi düşüncelerle değiştirilirse, öğrencinin özgüveni ve dolayısıyla sınavdaki performansı da artacaktır. Bir sınava nasıl hazırlanıp, nasıl başlanmasıyla ilgili yardım edilmesi ve rahatlama yöntemleri öğretilmelidir. Aksi takdirde performans anksiyetesi yaşayan öğrencinin korktuğu başına gelecektir. 

 

 

Performans anksiyetesi konusunda ailelerin dikkat etmesi gerekenler:

 

·        Ailenin kaygıyı ciddiye alması ve panik yapmadan anlayışla dinlemesi

·        Geçmişte kendi kaygılarıyla nasıl baş ettiklerini anlatmaları

·        Düzen, güven ve sevgi içeren bir atmosferin oluşturulması

·        Öğrencinin değeri ve kendisine olan sevginin onun başarısına bağlı olmayışı

·        Başardıklarından ötürü değil, varlığından ötürü değerli olması

·        Sadece olumsuz sonuçlar üstünde durmayıp, olumlu yönlerinden de        bahsedilmesi

·        İnsanların hatalar yapmasının son derece doğal ve öğrenmek için gerekli olduğunun sözel ve davranışsal olarak iletilmesi

·        Olumsuz geribildirimlerin öğrencinin şahsına değil, görevdeki davranışına yönelik yapılması

·        Yüksek beklentiler yerine, reel ve pozitif beklentilerin olması

·        Aşırı koruyucu olup, öğrencinin görevini elinden almak yerine, öğrenmesine fırsat verilmesi

·        Öğrencinin küçük başarılarının da fark edilip onurlandırılması

·        Öğrencinin küçük başarıyla da kendisiyle gurur duymasını öğrenmesi

·        Öğrencinin aldığı notun değil, gösterdiği gayretin esas alınması

·        Öğrencinin performansının başkalarıyla kıyaslanmaması, başkalarının örnek gösterilmemesi

·        Hazırlanmış çalışma programına uyularak vaktinde başlayıp vaktinde bırakılması, ayrıca dinlenmek ve rahatlamak için de vakit ayrılması (sinema, spor gibi etkinlikler).

·        Öğrencideki kaygının çok yoğun olduğu durumlarda ailenin ve öğrencinin bir uzmandan zamanında yardım istemesi. 

 

Çocuk ve Ergen Psikoloğu Seher Sayan

www.nevrotik.com

 


 

Yayın Tarihi
22.05.2011
Bu makale 10502 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!