Siyasette yeni bir dönem

26.Dönem Milletvekili erken seçimi sonuçlandı.

 

Sonuç tablosuna yansıyanlar; siyasi hamlelerini iyi yapanlarla, işi:

 

“Bana ne!” Teranesinde sürdürenleri sıralandırdı.

 

AKP % 49’u aşan liderliğiyle birinci parti oldu ve sadece ülkemizde değil, dünyada şaşkınlık yaratmayı başardı.

 

AKP’nin Haziran seçimindeki yenilgisini başarıya dönüştürmesinin hamleleri şöyle oldu.

 

Birinci olarak son beş aylık zaman zarfındaki terör eylemlerinin sarsıcı etkisini korku olgusu ekseninde tutarak kitlelere:

 

“İnisiyatifi benden alırsanız acılı günler hayatınızın bir parçası olur.”Mesajını verdi.

 

İkinci hamlesi de MHP içinde Meral Akşener’in dinlenmeye alınmasıyla birlikte kaynayan, koalisyon görüşmelerinden uzak duran liderinin hayırcı pozisyonu ile birlikte kaynayan parti kazanın içinden Tuğrul Türkeş’i transfer ederek milliyetçi oyların önemli bir bölümünün kendisine kaymasını sağladı.

 

Üçüncü olarak Haziran seçiminde çekimser kalan sempatizanlarını örgütsel çalışmalarıyla sandık başına çekti.

 

C.H.P bütün bu oluşumlarla ilgili olarak çalışmalarını sosyal ve ekonomik sıkıntılar üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak AKP’nin terörle başlayan korku ve endişeyi iyi kullanmasıyla sosyal ve ekonomik umutlar arka plana düştü. HDP’ye barajı aşsın diye Haziran seçiminde kayan oylarının geri dönüşünü sağlayamadı. Ve Kılıçdaroğlu tüm çırpınışlarına rağmen bu seçimde de ağırlığını hissettirmeyi başaran Erdoğan’ın önüne geçemedi. Seçim sonrası yaptığı konuşmasında partisinin ivme kazandığını söylese de sonuç tablosuna yansıyan sayısallık sözcüklerini teselliden öteye geçiremedi. Kadrolarının partisinin değişimiyle ilgili kitlelere bilgi taşımasındaki başarı seçim sandıklarından çıkan oylar da görülemedi. Ve anlaşıldı ki Kılıçdaroğlu’nun liderliği C.H.P gibi bir büyük partiyi taşımaya yetmedi.

 

HDP ise bir önceki milletvekili sayısını düşürürken barajı aşmayı yine başardı. Ancak terör eylemleriyle ilgili geçici hükümetin suç ve sorumluluk yükleyen imalarını güçlü olduğu Doğu ve Güneydoğu’da yeterince göğüsleyemedi. Barışçı ve halkların kardeşliği sloganlarında inandırıcılığı AKP’nin taktik politikaları ile geniş halk yığınlarına ulaştıramadı. Ancak bütün bunlara rağmen barajı aşarak yeni iktidarın tek başına buyruk olmasını ve Anayasa’yı değiştirme çoğunluğunu sağlamasında önemli bir engel oluşumu sağladı. Ve artık Türkiye’nin dördüncü partisi olmaktan üçüncü ve etkili parti olmaya terfi etti.

 

Baraj altında kalan diğer partilere gelince…

 

İslamcı partiler o her zamanki kıvrak geçiş rolünü başarıyla uyguladılar, oylarını AKP’ye kaydırdılar.

 

Soldaki partiler ise o bilindik ve dogmatik tavırlarıyla kendi hanelerine oy yüklenmesini, Ana Muhalefet Partisi CHP’yi desteklemeye yeğ tuttular.

 

Kısacası şimdi ne konuşulursa konuşulsun, atı olan Üsküdar’ı geçti misali siyasi manevraları ustaca yapanlar iktidarın sahibi oldu.

 

Peki, bundan sonrası ne olacak derseniz?

 

Türkiye’nin dünya politikalarındaki eriyen saygınlığı önemli bir sorun.

 

Komşu Suriye’den ülkemize akıp gelen sığınmacıları Avrupa üzerimize yıkmaya çabalıyor. Almanya’nın lideri Merkel’in ziyaretindeki ana konu Türkiye’nin Ortadoğu Halklarının mülteci kampına dönüştürülmesiyle ilgiliydi.

 

Yükselen ve ülke ekonomimizi tehdit eden Dolar bir sürelik düşecektir. Ancak ülkemizdeki üretim ilişkilerindeki dengesizlik yok edilmediği sürece biraz rehavete kapılacak olan Dolar yine yükselişe geçecektir.

 

Demokrasimizi derinden etkileyen özgürlüklere yönelik ve özellikle yargı ile hukuk üzerindeki otoriter tutuma bir son verilmediği sürece özgür dünyanın bize olumsuz bakış açısı devam edecektir.

 

Saray ve parlamento arasındaki diyalog anayasal çerçeve içinde tutulmadığı sürece ise partiler arasındaki tartışmaları büyütecektir.

 

Yüzde kırk dokuza sahibiz diyenler unutmamalıdırlar ki Haziran seçimlerinde milletin iradesi kendilerine çeki düzen vermelerinin mesajını vermişti.

 

O halde yeni kurulacak hükümet yüzde ellilik gücünün karşısında diğer yüzde ellilik muhalefet gücün olduğunu asla unutmamalıdır.

 

Özet olarak seçim sonuçlarının ülkemize hayırlı olmasını diliyor; içinde olduğumuz süreçte barışa, huzura, iş, ekmek ve hürriyete en çok ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istiyorum.

 

 

Yayın Tarihi
02.11.2015
Bu makale 345 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!